Alaaddin Tepesinde çekirdek çitle!

 

Alaaddin Tepesi’nde çekirdek çitle, kabuğunu yere at!

    Bayramın 3. günü yani bugün, evde sıkılmışlığın verdiği bir istekle, şöyle bir dolaşalım deyip, çocuklarla çarşıya çıktım. Gençler arkadaşlarıyla buluşacaklarını söyleyip ayrıldılar. Bense, Alaaddin Tepesi’ne çıktım. Keşke çıkmasaydım. Moralim fazlasıyla bozuldu.

        Tepeyi yıllardır süsleyen ağaçların yer yer kurumuş olmasına ve hastalıklı görünümlerine bakarak üzülürken, bi de ne göreyim, banklara ve çimlerin üzerine oturmu,ş şık giyimli hanım efendiler, delikanlı ve aslanparçası oldukları imajını vermeye çalışan kızlı erkekli gençler ve aileler çekirdek çitliyorlar, kabuklu yemiş yiyorlar ve de evden getirdikleri nevalelerini zevk ve keyifle, çiçeklerle bezenmiş, zümrüt yeşili bir ortamda, etrafı seyir ederek atıştırıyorlardı. Ama kabuklarını ve ürün ambalajlarını bankların altına, önüne ve çimlerin üzerine atıyorlardı. Sanki bir kullanımlık bir ortammış gibi.

    
        Bir an içimden, bu toplum bu güzellikleri hak etmiyor dedim. Sonra, onları suçlamaktan vazgeçtim; eğitim kurumlarının verdiği “eğitimi” eleştirmeye başladım ve “suçu” onlara yükledim.
    
        Medeni olmak, şehirli olmak, insan olmak nasıl bir şeydi acaba? “Bilinç nedir, çevre sevgisi ve duyarlılığı nedir acaba”, diye kendime sordum. “Medeni olmak, bilinçli olmak, toplumsal yaşamın farkında olmak , bir gelişmişlik kriteri ise eğer, bu uğurda daha çok alacak yolumuz var bu ülkede sanki”, diye düşündüm.
   
            Azımsanmayacak oranda hala sokaklarda yere tüküren, yolda yürürken boğazını ve burnunu temizleyen, izmarit atan, tükettiği ürünlerin kabuğunu yere atan insan (!) var bu ülkede. Tasvip etmesek de, buna genelde ses çıkarmıyoruz.
 
            İnsan, hele hele Müslüman insan, yaşadığı ortamın farkında olan, yalnız olmadığının ve etrafında başka insanların da varlığının bilincinde olan, bu nedenle de insanların ortak kullanım ve yaşam alanlarını kirletmeyen, hatta umumi alanlara kendi özel mülkünden daha fazla itina gösteren kişidir. Çünkü Müslüman, elinden, dilinden, ve sair azasından hiçbir kimseye, canlılara ve doğal çevreye  zarar vermeyen ve verebilirim endişesi taşıyan kişidir.
 
          Gelişmiş ve eğitimli diye tanımladığımız toplumlarda böyle bir durum vaki olur mu? Hemen hemen hiç olmaz.

Peki, bizde niye oluyor ki?

Benim gördüklerimi yabancı turistler de görüyordu; ne düşündüler bilmiyorum.

 
Kendi yaşam alanlarını kirleten bir toplumu siz beraber yaşamak için, içinize kabul eder miydiniz?

Sizi bilmem, ama ben kabul etmezdim.

Turistleri bir tarafa bırakalım; biz çevresi temiz olmayı hak etmiyor muyuz?

 
Hayırlı Bayramlar!...

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Dr. Ali Can Arşivi