
AYNADA ZAVALLI, SOKAKTA VIP
Neden bayanlar hakkında bu kadar yazı yazdığımı soranlara şunu söylüyorum: Kadınlar genellikle erkekleri anlayamazlar. Çünkü akıllarını kullanma istekleri eksiktir. Erkekler de bazen kadınları anlayamazlar. Çünkü fazla komplekstirler. Buna rağmen, kadın psikologlarının çoğu erkektir. Olanca karmaşıklıklarına rağmen, onları anlamak zorundayız. Çünkü onlarsız bir hayat düşünmekten aciz yaratılmışız. (Bayanlar, bu tanrısal ironiye intikam gülücükleri savururlar). Kişisel olarak, kadınlardan iyi bir erkek psikoloğu olabileceğine ciddi bir olasılık tanımam. İlişkilerde tarafsız olacaklarına ve istikrarlı bir tahammül sınırında duracaklarına inanmam, tez zamanda ellerine yüzlerine bulaştırırlar. Nesnel bir bakış açısına ulaşabilmeleri için, aşağı yukarı atmış yaşına gelmiş, elden ayaktan düşmüş olmaları gerekir. Kadınlar daima eksiktir, defoludur. Bunu ben söylüyorum; ama kendi iddiam değildir, onların bakış açısından söylüyorum. Örneğin bir kadın Miss World seçilmiş olsa bile, emin olun ki yalnız başına aynanın karşısına geçtiğinde kendinde bir sürü kusur buluyordur. Ona göre her şey okeydir; fakat dikkat edilirse(!), başını önüne eğdiğinde gıdısı gereğinden fazla çıkıyordur, gerdanında fazla sayıda ben vardır, burnu hafifçe sola çekiyordur, çenesi biraz yamuk ya da basıktır, ayakları büyüktür, poposu hafif düşük olduğu için bikinide iyi durmuyordur, yüzü vücuduna göre büyükçedir, elleri yeteri kadar kadınsı değildir, parmakları küttür, kirpikleri kısadır ve daha neler neler… Bunları yanı sıra, dışarıya hiç yansıtmadıkları doğuştan gelen birtakım sorunları vardır. Adet dönemi ve ağrıları, doğum ve müteakip olaylar, nedense normal zamanlarda bile bitmek tükenmek bilmeyen baş ağrıları, karın ağrı ve şişmeleri ve benzeri şeyler. Kadınlara sorsanız, dünyada kadın olmak kadar zor bir şey yoktur, garip bir şekilde devamlı şikayet ederler, devamlı söylenirler. Erkeklere verdikleri pozların tam tersine, genellikle aciz ve zavallı bir durumdadırlar. Kısacası, doğal olan sorunlar dışında, kendilerinde kusur yoksa bile, onları icat etmekte son derece azimkar ve uzmandırlar; ne var ki sokak boylarında salına salına yürürken her şey mükemmeldir. Erkeklerin ağzının suyunu akıtabilmek, pek parlak bir zaferdir. Vip (Very Important People) moduna girilir, egolar derhal tavana vurur. Doğrusu, bozuntuya vermenin anlamı da yoktur! Herkes rolünü oynayacak, yapılan gösteriye asla gölge düşürülmeyecektir… Daha önceki yazılarımın birinde de belirttiğim gibi, olayları öncelikle ve genellikle negatif boyutlarından algıladıkları için, kendileri hakkında yapılan yorumlar (dikkat edin, “eleştiriler” demiyorum) karşısında aşırı derecede alıngandırlar. Kötüye yormasınlar diye, yaptığınız olumlu yorumları, dahası iltifatları, aptalların bile anlayabileceği kadar açık seçik bir dille yapmanız gerekir. Taraflı olduğum gerekçesiyle bana ateş püsküren bayanların duygularını çok iyi anlıyorum. Onların yerinde olsaydım, ben de öyle davranırdım… Bir haber, bir sorun: Konuyla doğrudan bir ilişkisi olmayabilir; ama aklıma gelmişken, dün büyük bir gazetede okuduğum klasikleşmiş bir erkek salaklığından da söz etmeden geçemeyeceğim. M… adlı bir güney kentimizde bir süredir işsizlik nedeniyle boşluğa düşerek nasıl ve ne hikmetle oluyorsa genelde olduğu gibi kendini kafayı rakıya vurma alışkanlığına kaptıran bir adam bir akşam yine içip içip eve gelmiş ve gül gibi eşine basmış dayağı. Eşi de haklı olarak çocuğunu kaptığı gibi babasının evine gitmiş. Bizimki sonradan içine doğan pişmanlıkla gidip evin kapısına dayanmış, af dilemiş filan. Sonuç alamamış. Ardından gitmiş dev bir binanın tepesine çıkıp kendini atmaya teşebbüs etmiş. Kurtarıcı olarak olay mahalline intikal eden kalabalığa ve emniyet görevlilerine karısını getirmelerini istediğini söylemiş. Diyormuş ki, “Karım gelsin, beni affettiğini söylesin, yoksa kendimi buradan atarım!” Neyse ki karısı insaf edip gelmiş, kendisini bağışlamış da aziz vatan delicesine seven bir kalbin durması gibi dehşetli bir felaketin kıyısından dönmüş… Ailesini geçindirmeye parası yok; ama her akşam içkiye para bulmayı biliyor. İçip eve gelince de, lütfedip kendisini hala terk etmemiş olan, evde uslu uslu oturan karısını dövüyor. Neymiş? Efendi hazretleri işsiz olduğundan dolayı ağır bir bunalımdaymış… Haberi okuyunca, şimdiye dek erkeklerin aptalca hatalarına karşı yeteri kadar duyarlı davranmamış olduğum izlenimine kapıldım. Bundan böyle daha duyarlı olmaya çalışacağım. Ancak şimdi ben bu adamın nasıl bir tip olduğu konusunda biraz afalladım ve ne diyeceğimi şaşırdım. Bilen varsa lütfen önden buyursun, minnettar olurum…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.