
Dr. Ali Can
Baykal'ın ipini kim çekti ?
Yayınlanma:
Yıllardır Baykal’ın siyasi söylem ve eylemini eleştirmeyi bırak, ne söylemişse körü körüne savunan bazı statüko yanlısı gazetelerin köşe yazarlarının iddia ettiği gibi, Baykal CHP genel başkanlığından istifa etti.
İki gündür Baykal’a yakın köşe yazarlarının “Baykal mutlaka istifa edecek” demeleri aklıma Baykal’ın ipinin çekildiği düşüncesini getirmişti. Ben bu düşüncem de, onlar da iddialarında haklı çıktılar. Normalde böyle bir kaset olayında bile Baykal’ı haklı çıkarmak için ve aklanması için her türlü olmazı yapabilecek bu köşe sahipleri, ne oldu da, bir anda söz birliği yapmış gibi, Baykal’ın istifasından yana kalem oynatıyorlardı. Yoksa bir yerlerden bir direktif mi gelmişti. Bence evet gelmişti.
Görünürdeki neden, kendisiyle ilgili bir çirkin kasetin ortaya çıkmasıdır. Ancak, Baykal’ın açıklamalarının satır araları okunduğunda ve beden dilinin verdiği görüntüye bakıldığında, bu kaset, temenni etmeyiz ama, sanki gerçekmiş gibi geliyor. Gerçek veya gerçek değil, bu beni şahsen hiç ilgilendirmiyor.
Yalnız, dün Önder Sav’ın “Baykal’a Suikast yapılacaktı” iddiası, bana göre gündemi değiştirmeye, dikkatleri başka alanlara çekmeye ve Baykal’ı kamuoyunda kıymetlendirmeye yönelikti. Ama bu, İstanbul valisi ve emniyet müdürünün açıklamaları sonucunda çok komik ve yapmacık kaldı. Ayrıca Mustafa Sarıgül’ü suçlaması ise, işi daha da büyüttü ve olayın gündemde kalmasına yarayacağa benziyor
Baykal kendisine isnat edilen kasete hiç değinmeden, kasetin ortaya çıkmasını iktidarın bir komplosu olarak değerlendirmesi ise, ikinci bir hata olmuştur. Eğer Baykal bu kasetin sahte olduğuna gerçekten inanıyorsa, gerçekten montaj ve modern teknoloji ürünü diyorsa, gönderir kaseti TUBİTAK’a, incelenir ve hakikat ortaya çıkar. Kendisi de aklanır ve kamuoyunda saygınlık kazanır. “Onurlu mücadeleyi” de belki bu şekilde yapmış olur. Ama suç bastırır gibi orayı burayı suçlaması, ses tonunu yüksek tutarak, kendinden eminmiş gibi davranması, olayı kendi ve CHP lehine dramatize etmesi, inandırıcılıktan ve mantıktan yoksun olmakla birlikte, ironik bir görüntü de sergilemektedir.
Hükümeti suçlamakla da, yetkililerin bu konunun üzerine daha fazla gitmesine ve gerçeğin en kısa zamanda ortaya çıkmasına neden olacaktır. Bu ise, hükümeti şaibeden kurtarırken, Baykal’ın yüzünü daha da kızartabilir.
Bence, Baykal’ın bu duruma düşmesinin nedeni, avukatlığını yaptığı kişilerin beklentilerini yerine getirememesi ve Ak Parti’ in üstesinden gelememesinden kaynaklanmaktadır. Baykal, Türkiye’nin geçmişindeki bir takım faili meçhul olayların her geçen gün daha da aşikar olduğu ve birbirinden bağımsız gibi görünen olayların faillerinin aynı kişiler olduğu iyice açığa çıktığı bir zamanda, hala Ak Parti’ nin iktidarda olması ve buna karşın Anayasa değişiklikleri de dahil, Baykal’ın ve CHP’nin toplum nezdinde iktidara alternatif olacak hiçbir somut politika ve proje üretememesi ve bu gidişle üretemeyeceği de şimdiden belli olması sonucunda, ancak böyle bir nedenle yerinden edilebilirdi. CHP delegelerinin Baykal’a yakın kişiler olması nedeniyle başkanlıktan indirmek bayağı bir zor olurdu.
Sonuç olarak, Baykal, duygusal ve dramatik açıklamalar yaparak “onurlu” bir davranışta bulunduğunu düşünebilir ama kamuoyu buna ne kadar inanır bunu zaman gösterecektir.
Her ne kadar, suikast iddiası ve siyasi iktidarı komploculukla suçlaması şık ve inandırıcı olmasa da, bunu olayın şok edici etkisine bağlıyarak kendisine derin üzüntü ve geçmiş olsun dileklerimi sunarım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.