
Kanunlar ve sinekler
Son günlerde mide bulandıran, karmaşık ve akçeli kirli işlerle ilgili haberlerin ardı arkası kesilmiyor. Bu tür işlerin tarihçesi bayağı gerilere gidiyor ama toplum bunu fark etmiyordu; haberdar değildi olup bitenlerden. Elbette şüpheleniyordu. Öyle ya, yıllardır kendisi de bu ülkede ekmek parası için çalışıp çabalıyordu ama yanındaki aynı işi yapan bazıları ekonomik ve statü olarak kendisini sollayıp son surat yol alıyordu. Bu nasıl oluyordu? Kapalı kapılar ardında neler olup bittiğini, kimin kiminle milletin malını kırıştığını, kimlerin oturdukları makamları, babalarının malıymış gibi kendi lehinde , kimlerin aldıkları yetkileri bazı yandaşlarıyla birlikte daha çok menfaat elde etmek için basamak olarak kullandıklarını da biliyordu. Ama bunu ispat edemiyordu. Açığa çıkaramıyordu. Fakat şimdi medyanın ve iletişim araçlarının çeşitlenmesi, bilgiye erişiminin kolaylaşması ve yaygınlaşması, ihbar mekanizmasının çalışması ve duyurumun yaygın kitlelere ulaştırılması bir çok kirli ve gizli işleri alenileştirdi.Önceleri kamufle edilebilen ve bastırılabilen ahlaksızca ve utanmazca yapılan yolsuzluklar ve failleri afişe olmaktadırlar artık. Her geçen gün bu tür haberlerin sayısı artacağa benziyor.
Bu duruma bir taraftan lanet ederek sevinirken, diğer taraftan yıllarca bu milleti yönetmek adına nasıl soyduklarını yakinen bilmek acı veriyor insana.
Devlet dediğiniz mekanizma, bürokratlardan ve makamlardan, onlar da insanlardan oluşan bir teknik kadrodur. Sonuçta insan vardır işin içinde. İnsan her yerde insandır, beklentileri, hırsları ve karakteri bilinen bir şeydir. Koca koca makamları teslim ettiğimiz insanlar, tıpkı toplumsal hayatta olduğu gibi her türdün insanlarla doludur. Bu insanlar devletin kanunları dediğimiz- ancak bu kadar karmaşık ve içinden çıkılmaz olabilir- hukukçuların bile çoğu zaman anlamadıkları ve her yöne çekilebilen muğlak yazılarla kararlar almakta ve halk diliyle “kitabına uydurarak” güya bu makamları halkın adına ve menfaatine yönetmektedirler. Maalesef bu böyle olmamaktadır.
Devletin bir çok kurumunda, çalışanları arasında kıran kırana bir menfaat çatışması veya menfaat birlikteliği yaşanmaktadır. Devlet yönetiminde bir çok makamlarda oturanlar, güya bu kurumları halkın lehine yönetmek adına oradalar.
Doğrusu , olması gereken bu. Ama gerçek hiçte öle değil.
Şurası bir gerçek, bu makamları işgal edenlerin çoğu, her ne şekilde gelmiş olurlarsa olsunlar, kendi menfaatleri için oradadırlar. Sadece kendilerinin kısa ve uzun vadeli çıkarlarını düşünmektedirler.
Milletin kendilerinden hizmet bekledikleri kişiler, millet sırtından hangi haksız kazançları elde ettikleri ortada. Ama halkın karşısına çıkınca dürüstlük ve vatanperverlik örneği sergilemeye çalışırlar.Bunların açığa çıkması için İlla bir şikayet olmalı veya medyada geniş ilgi görmesi lazım ; değilse yaptıkları yanlarına kar kalıyor.
Bizzat başımdan geçti. Vakıa, yağmalanan bir çevre, kaçırılan vergi, sahte evrak vs vs. Hepsini, Cumhurbaşkanlığına, Bakanlığa, İl Sekreterliğine, Valiliğe ve ilgili il müdürlüklerine kadar şikayet ettim. Her şey kanun ve yönetmelik dışı olduğu halde, haksız kazanç ve kabahat meşrulaştırıldı ve hırsızlık devam ediyor. Duyarlı olmamın sonucu ise, benim tehdit edilmem oldu. Sayın Cumhurbaşkanı ve Bakanlık doğal olarak ilgili yerlere havale ediyor meseleyi. Fakat bu yanlışı yapan da zaten o ilgili yerler.
Bu sistemi işletenlerin çoğu kirli işlere bulaşmış ama herkes her şeyi bildiği halde, pekte bir şey olmuyor. İki gün sonra tertemiz çıkıyorlar.Alo ile aklanıyorlar, Omo ile de paklanıyorlar. Nasıl ama? Pırıl, pırıl yine halkın içinde, eski saygın yerlerini alıyorlar.
Ne mekanizma ama değil mi?
Gücün varsa bu ülkede kimseye bir şey olmuyor. Olan yine sıradan gariban insanlara oluyor.
Suç işleyene bir şey olmuyor, ama suçu gören paçayı kurtaramıyor.
Konfüçyüs, “ kanunlar örümcek ağına benzer, eşek arıları deler geçer, ama sinekler ağa takılır kalır ve örümceğe yem olur” der.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.