Sakat Zihniyet , AK Parti ve Sivil Anayasa

Okuyucularımın da farkında olduğu gibi çoktan beri yazmıyorum. Nedeni ise, canım Ak Parti ‘nin getirmiş olduğu bazı bürokratların icraatlarından dolayı fena halde sıkılmış olmasıdır. Biraz eleştirecektim. Fakat bütün bir partiyi haksız yere suçlamış olabilirim diye tereddütler yaşadım ve bazı merciler nezdinde soruna ilişkin girişimlerde bulundum. Bu arada da Lokman bey nedenini bayağı bir merak etse de, hiç yazmamayı tercih ettim. Çünkü önceki yazılarımdan da anlaşılacağı üzere, ben AK Parti’nin makro bazdaki politikalarından ülke adına, millet adına, demokratikleşme ve özgürlükler adına çok büyük umutlar içindeydim ve destek verdim; hala da öyleyim. Memleketin menfaatine kendilerinden büyük icraatlar beklediğimiz bu hükümetin yıpratılmasına alet olmadığım için, yazmamam belki de hayırlı oldu. Böyle bir bekleme içinde iken, şu darbe haberleri ve planları çok fena bir şekilde moralimi bozdu ve tekrar bu mesele hakkında yazmaya karar verdim.

 

Ben her şeyden önce şunu bir daha söylemek istiyorum: Bu ülkede toplumu dikkate alan bir devlet yapılanması ve zihniyeti yoktur. Bir devletin en önemli otorite kaynağı, yani güç kullanma kaynağı, anayasadır. Eğer bir devlet sistemi halkın hizmeti için oluşturulmuşsa, o zaman anayasa halkın iradesine dayanır. Eğer halk anayasayı anlayamıyor ve içeriği konusunda bir bilgiye sahip değilse ve en önemlisi de önüne konulan bir anayasayı zor ve silahlar gölgesinde “evet” diyerek onaylamışsa, kusura bakmayın o devletten halka bir yarar gelmez, beklemek de abesle iştigaldir. Bir ülkenin anayasasını kim hazırlamışsa veya farklı söyleyelim, bir ülkenin anayasası kim(ler) in emriyle ve direktifiyle hazırlanmışsa, “devletin” varlığı da on (lar) a hizmet eder. Zaten, eğer halkın iradesine dayanmıyorsa bir toplumsal sistem, bana göre orada halkın kafasında canlandırdığı anlamda bir devletten bile söz etmek mümkün değildir.

 
Şimdi Soruyorum: BU ÜLKEDE HALKIN HİÇ KENDİ ANAYASASINI YAPTIĞI VAKİ MİDİR?

Hayır, ama birileri yaptıklarını halka korku salarak onaylattığı bir gerçektir. Onaylamasın da bir görsün, ne oluyormuş.

 
Efendim, bu ülkede darbe olur mu? Elbette olur. TSK, nın en önemli savaş çalışmaları ve stratejileri kendi halkına karşıdır. Çünkü toplum üzerinde kurdukları egemenliğe ve oluşturdukları devlet sistemine ve en önemli köşelerine yerleştirdikleri şahsiyet ve kurumlara karşı tek muhtemel ve potansiyel tehlike halktan gelebilecektir. Öyle ki, halkı uysallaştıran ve bütün kurumlarıyla, başta sözde eğitim kurumlarıyla, halkın bu uysallığının devam etmesine ve kendi egemenliklerinin devamını sağlamaya dönük bir sistem.  Kim bu sistemin dışına çıkarak halkı ve çocuklarını gerçeğe dönük bir bilgilendirme hareketi içine girmişse, o kişi, grup, cemaat, herhangi bir sivil toplum örgütü hemen vatan hainliğiyle yaftalanarak, özellikle devlet yönetimi konusunda olmak üzere belli konularda bilinçli cahil bırakılmış toplum nazarında, itibarları düşürülerek suçlanmaktadır. Bu da yetmez;  kendileriyle ortak çalışma içinde olan ve aynı sistemden kendilerine menfaat sağlayan hukuki kurum ve kişilerce cezalara çarptırılmaktadır.

Devletin karşı karşıya olduğu tehlike iddialarının çoğu, kendi kurdukları ve sadece kendilerine hizmet eden bu mevcut sistemin halkın lehine olan çalışma ve gelişmelerdir. Dışarıda düşman ülkeler üretmeleri ise, halkın kendilerini sorgulamalarını engellemek ve kendilerini meşrulaştırmak adına ve halkın kendi hastalıklı ve egoist, sadist zihniyetlerine sahip çıkmaları ve benimsemelerini amaçlamaktadır.

 
Bu ülkede, halkı sömüren ve köleleştiren bu sistemin devam etmesi için  başbakanlar bile sudan bahanelerle idam edilmiş, cumhurbaşkanları şüpheli ölümlere maruz kalmıştır.      Geçmişte de bu yeniçeri zihniyeti, padişahları katletmiş sonra da intihar diye tarih kitaplarına yazmıştır. Padişahlara karşı komplolar kurmuş, sonra padişahı korumak adına padişahı tahttan indirmiş, devleti savaşlara sokmuş, ülkeyi yağmacılara parçalatmış, sonra da suçu kendini savunamayacak olan padişaha atmış ve bütün bu yaşananları da ters yüz ederek, bu halka ve çocuklarına tarih diye yutturmuş ve halka dedesini, atasını, düşman olarak belletmiştir.
 
Bu ülkenin ihtiyacı olan acilen sivil bir anayasayadır. TBMM her şeyi bir tarafa bırakarak sivil bir anayasa hazırlamalıdır. Ancak sivil bir anayasayla mevcut tehlikeli gündemden selamete çıkabiliriz. Bunu yapacak olan da bu meclis ve AK Parti hükümetidir. Halk, Ak Parti ‘den de bunu beklemektedir ve gereken desteği de vermektedir. Ancak Ak Parti halkın kendine olan güven ve desteğinin devam etmesi için, kendini, yine kendi hükümetinin atadığı, bir takım ekonomik ve statü gibi menfaatler peşinde koşan ve güya Ak Parti ‘ye hizmet etmek adına, Ak Parti’li bile olsa kendisi gibi düşünmediğinden dolayı insanları dışlayan veya düşündüğü için kayıran idareci ve  kişiler aracılığıyla yıpratılmasına izin vermemelidir. Aksi takdirde bu millet kendini temsil ettiğini düşündüğü kişilere bundan sonra güvenmeyecek ve oy vermeyecektir. Bu sakat ve insanları köleleştiren zihniyet bu milleti sömürmeye ve aldatmaya maazallah devam edecektir. Bu vebali alabilecek bir babayiğit var mı ola dersiniz?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Dr. Ali Can Arşivi