Rennan Hocanın uzay macerası...

 

Geçtiğimiz haftalarda haberlere konu olan, Profesör Rennan Pekünlü’ye iki çift laf da ben etmeden geçmek istemedim.  Zira üniversite dönemimde okula başörtülü girmeye yeltendiğim için disiplin cezası alan ve ” top10” listesinde ilk 3’e girmiş, dönemin karanlık kişilerinden biriyim. Ne yalan söyliyeyim, dinazorların bile neslinin tükenebilmiş olması içimde hep bir ümidi canlı tutuyordu... Taa ki Rennan Hoca’yı görene kadar.  

Çok film izlememden mütevellit, biryerlerde birilerinin yediğimiz içtiğimiz şeylere kimyasal bileşimler karıştırıyor olduğuna inanmaya başladım. Bu senaryoya göre manevi anlamda bağışıklık sistemi çkömüş olanlar mutlak bir mutasyon sürecine giriyorlar. Bizim yaşadığımız dünyaya paralel bir evrene geçiş de bu süreçten sonra başlıyor. Tüm tarih,felsefe,inanç sistemlerinin alt üst olduğu bu bilmem kaçıncı boyut, her iki yaşam türünü de etkileşim içine alıyor.

 
Hımm... Biraz daha devam edersem bu kurgudan iyi bir senaryo çıkar 

Şaka bir yana, yaşadığımız yeryüzünün de ötelerine uzanan astroloji  ve uzay bilimi alanında profesör olmuş birinin; güneş sistemleri, yıldız kümeleri  yerine fotoğraf makinasıyla başörtülü öğrenci takibine çıkması içler acısı. Türkiye’de bu alanda çalışma yapan; İstanbul, Ankara ve İzmir olmak üzere sadece 3 üniversite var. Profesörlerimizin uğraşlarını da göz önüne alırsak, uluslararası bilimsel araştırmalarda neden yeterince yer almadığımızı, Bulgaristan’ın bile içinde olduğu Cern’e  üye olmak için neden yıllardır beklediğimizi anlamak zor değil.

 
Hani desem ki; adam tüm uzayı, galaksileri, değişik yaşam formlarını falan çözmüş. İlgi çekici ve gizemli başka şeyler aramış kendine. Derken birgün başlarını değişik şekillerde örtülerle bağlayan tuhaf bir canlıya rastlamış. Üniversitesini ve çağdaş öğrencilerini de pek sevdiği ve sahiplendiği için, zarar görmesinler diye kapıları kitlemiş. Dost mu, düşman mı bellemek istemiş önce. Fotoğraflarını çekmeye, okul bahçesinde nöbet tutmaya falan başlamış...
 
Tamam... Bu da olmadı. Empati yeteneği güzel şey, ama bu kadar abuk sabuk bir mevzu da işe yaramıyor malesef. Sonra da bunun adı ironi oluyor.

Bakınız oldu bile

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Rabia Taşcı Arşivi