
KANADI KIRIK KUŞ
Kardeşleri yuvadan uçtuğunda hep o evde yollarını bekledi onların… Dağlar ovalar aşılmayan yollara doğru kanatlanamamak ne büyük bir cezaydı… Anne ve kardeşleri de olmasa kim destek olurdu ona…
Kavuşmak istercesine, tutkulu ve delicesine…
Çok sevilmesi bile gökyüzüne olan aşkına engel olamamıştı…
Sevilmek kadar sevmeyi de istiyordu o artık…
Deniz kucaklamalı, gökyüzü alnından öpmeliydi…
Artık her şey ona engeldi… Mavinin tüm renklerine, denize ve gökyüzüne olan hasreti günden güne büyüyordu… Hasret duymak ne demekti… Sevmek kadar hasret içinde emeğe ihtiyaç vardı… Gösterdiği emek onu bu aşka kavuşturabilecek miydi?
Umutsuz yaşanmıyordu, hele hayalsiz…
En çok maviyi seviyordu biliyordu ki mavi özgürlüğün rengiydi…
Rengârenk gökkuşağının altında olamamak, çölleri aşıp sahrada kızgın kumlara uzanamamak içinde derin bir yara oluşturuyordu… Kendi başına olduğu zamanlarda hayalindeki ülkelere kanatsız yolculuklarda bulundu… Ama tüylerinin rüzgâra karşı uçuşmaması dert oldu içine…
Rüyasında gördüğü ülkelere gitmenin hayali öyle büyümüştü ki içinde tek tesellisi biliyordu her şeyi olanların hayal edememekti tek engeli…
10 -16 Mayıs tarihleri arasında her yıl engelliler haftasını kutlamaktayız. Dünyada ve ülkemizdeki tüm engellilerin bu değerli haftalarında yapmış oldukları etkinliklerle yaşadıkları zorlukları, hayallerini ve yapmış oldukları başarılarını paylaşmış olmaktadırlar.
Bu değerli haftanın hatırına kanadı kırık kuş hikâyesini sizlerle paylaşmak istedim. Diliyorum ki beğenmişsinizdir. Dostça kalın…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.