Ümmiye Yılmaz Erçevik
Ümmiye Yılmaz Erçevik

GÜÇLÜ KADINLAR

Ne istediklerini ve aynı zaman da ne istemediklerini çok iyi bilirler…
 Çoğunlukla tüm işlerini kendi başlarına halletmek zorunda kalırlar…
 Güçlü kadınlar çoğunlukla sömürülen kadınlardır…
 İlk uçağı kullanacak kadar cesurdur…
 ilk tiyatroda sahne alacak kadar yenilikçidir…
 Çözüm vardır. Çare vardır. Başarı vardır…
Peki, güçlü bir kadını ilk görüşte nasıl mı tanırsınız? Kendi ayakkabısını mesela kendisi alabiliyordur. Sosyaldir toplum içinde kendisini fazlasıyla iyi ifade edebilmektedir. Bir erkeğin sırtına gizlenmeyi tercih etmezler. Falancanın kızı, gelini, eşi diye değil kendi kimlikleri ile anılırlar. Kolay kolay bir erkeğin omuzlarında ağladıkları da gözlenmez.
 Aşk ve evlilik yaşamları ise sanılanın aksine oldukça başarısızdır. Biten bir ilişkide önemsenmezler. Özellikle çocukları varsa bu ilişkilerinden erkeğin gözü arkada bile kalmaz. Nasılsa çocuğuna da en güzel şekilde bu mükemmel kadın bakabilecektir. Güçlü kadınların çocukları da güçlü olmak zorundadırlar. Anneleri ile birlikte onlarda kolay terkedilirler.
 
 Kadın çalışıyordur ve hayatını sürdürüyordur. Kendi parasını kendi kazanabildiği için bir erkeğe köle olacak özelliklerden mahrumdur. Bütün gün çalışıp kapris yapmadan yorgun döndüğü işinden evine geldiğinde halen eşine gülümseyebiliyordur. Kariyerleri hiçbir zaman destek görmez bolca kıskanılırlar…
 
 Erkekler ise kadınların nazlanma, ağlanma, dert yanma ve çıt kırıldım yapılarından şikâyetçi olmalarına rağmen güçlü bir kadınla karşılaştıklarında ondan korkarlar. Hep kendilerine bir şekilde bağımlı olacak kadınlarla ilişki yaşamak isterler. Onlar için güçlü kadınlar sadece ya rakip ya da sıkı dost olabilecekleri kadınlardır.
 
 Güçlü kadınlar eşlerinden sürekli istek ve talepte bulunmazlar. Kendi kredi kartlarıyla aldıklarını yine kendileri ödemeye çalışırlar. Çalıştıkları paralarından yeri gelir eşlerinin de borçlarını kapatırlar. Çünkü güçlü kadınlarla güçsüz erkekler birlikte olurlar. Çınar ağacı vazifesi de aynı zamanda görürler. Sorumluk sahibi yapıları etraflarını da anaç bir şekilde korumalarını, düşünmelerini sağlamaktadır. Maalesef hiç düşünülmezler hep düşünmek zorundadırlar…
 
 Güçlü olmayan kadınlar ise hayatında bir hafta toplam çalışmamış, tek faturasını kendisi ödememiş kadına denilmektedir. İlle dış işlerde çalışmak değildir kasıt evde iki kutu konserve yapmayı bilmeyen kadın güçsüz kadındır. Onların kutsallığı acizliklerinden ileri gelmektedir. Asla terkedilemez ibaresi üstüne etiketlenmiş, yardıma muhtaç varlıklardır. Onlara erkekler bayılırlar. Çünkü o kadınların sarmalanmaya, kollanmaya ihtiyaç duyan bedenleri erkeklerin kendilerini güçlü hissetmelerini sağlamaktadır. Erkekler bu kadınlardan vazgeçemezler. Çünkü onlara kıyamazlar vicdan yaparlar.
 
 Güçsüz kadınlar bütün gün yan gelip yatarlar. Gün içinde de kendileri için ya da toplum için özel şeyler yapmak için uğraşmazlar. İki satır kitap okumazlar. Dünya yansa umurlarında olmaz. Zaten ne gerek vardır. Önemsemek değil önemsenmek isterler. Gün içine sıkıştırılan iki çay saatiyle gün biterken akşama yetişmesi gereken evrakları bulunmamaktadır. Ev ekonomisinden anlamazlar. El işi, resim, sanat hiçbir etkinlikten haberleri yoktur.
 
 Şimdi bu kadar kolay bir yaşamı anlatınca ne yalan söyleyeyim insanın güçlü olup güçsüz görünesi var… Kadınların güçlüleri belki eşitlik naraları yerine yardım talepleriyle dolu olsalardı halen toplum yapısında yozlaşmaya varan bir bütünlük bozulması yaşanmazdı.

Ben güçlü olmanın ya da dik kendinden emin bir duruşun maalesef kadınlara zarar getirdiğini düşünenlerdenim. Zarif, naif ve kırılgan bir mizacı yormak bölmek ve son hadde getirene kadar zorlamak kadın ruhaniyetine ters düşmektedir. Erkekler içindeki ham varlıklar ise kendi ego manyalarında başka güç barındırmak istememektedirler. O zaman güçsüz mü olunmalı? Hayır, güçsüz görünmeli…!

Kadınları böyle güçlü olmaya zorlayan neydi peki? Sanırım erkeklerin ezici ego tatminin bir sonucu, ezilmeye karşı çıkan kadınlar tarafından bu akım doğmuş oldu. Hep itilen geri plana atılan kadınların acımasız intikamıydı. Zararlı çıkansa iki taraf oldu. Ortada bir zarar varsa ; zaten tek bir tarafın etkilenebileceğini düşünmek büyük budalalık olurdu.

Ne tuhaf şimdiyse kendi elleriyle yarattıkları kadınları erkekler beğenmemektedirler. Oysa güçlü kadınlarında tek istekleri okşayan bir el, kendilerini anlayan bir beyin yapısı ve seven bir kalpten ibaret olmasıydı. Yoksa amaçları saçma bir rekabet peşinde koşmak değildi. Dostça kalın...

                                                                                    

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ümmiye Yılmaz Erçevik Arşivi