
ÇİKOLATA YALNIZLIKLARI
Çoğu insanın, çikolata yalnızlığında sabahları olur. Mutlu olmaya ihtiyaç duyduğumda aklıma gelen birkaç efsunlu kelimenin ardına saklanmış tarumar kelimenin acısını ancak o yok edebilir.
Geçici ve sahte mutluluklar vardır birde çikolatadan çok öte. Henüz karşılaşmamış iki nokta, belki iki sevgi yüzü… Anlamsız bağların kopartamayacağı cinsten, adlandırılamayan bir yoksunluktaki çikolata izleri…
Çocukların kirli yüzlerinde savaşın değil çikolatanın izleri olmalıydı. Bir öyküdeki başkahramanın bulunduğu şehir çikolatadan inşa edilmeliydi. Hayallerde hep o sıcak tat boğazlara dokunmalıydı. Çikolatanın sahte mutluluk gülüşleri iki gamzeye konmalıydı. Neden kuşkuları çocukça sayılabilecek oyunlarla değil de büyüyünce insanlar savaşlarla yok etmeye çalışıyorlardı?
Adam “Ölmek falan istediğim yok.” Diyor. Namlunun burnuna dayanmış çocuk oysa ondan daha cesur. Kanatları olmayan bir özgürlüğün gölgesinde bu çocuk, adama kafa tutabiliyor. Belli ki ölümü daha anlayamıyor. Hayat zor kim nerede neyi anlayabiliyor ki?Avucunda sakladığı yeşil siyah taşlar oysa kendini korumak için! Onları özenle sımsıkı tutuyor. Babasının ona tembihlediği gibi kendini her mermi sesinde bir bina ardına saklıyor.
Çocuk “savaşlar olmasın biz hep çikolata yiyelim. ”Diyor. Annesinin gözündeki yaşa saklanmış sevgiyi arıyor gibi. Her yer gürültülü olmalı, dumanlı, puslu ve kan kokulu…
Çikolatanın derin yalnızlığından uzak önce mahalledeki oyun arkadaşlarını birer birer ortadan kayboluyor. Hâlbuki sarılmadılar veda bile etmediler. Anlam veremediği bir çikolata dağıtan uçağın peşine koştuğunda ise tek kalan bacağını da oracıkta kaybediyor. Aslında böyle olmamalı çikolata yalnızlığı ve çikolatanın tadı. Acısı hissedilmemeli oysa çikolata tatlı olmalı…
Benim çikolata yalnızlıklarım oluyor bazen sabahları. Kimseye söyleyemediğim bir utançla güne merhaba diyorum. İnsan aynaya baktığında kendini aciz hisseder mi? İşte hissedebiliyor. Her çikolata paketi açtığımda ellerimde kan izlerini silmeye çalışıyorum. Oysa çikolatanın tadı bu kadar acı olmamalı. Boğazımda takılıyor. Yutkunamıyorum. Genzimden sıcaklığı akarken aklıma savaş ve ölümü bekleyen çocuklar geliyor.
Maalesef biz yazarlar uzakta bir çocuk aç yatarken zor uyuruz. Bizimde midemiz kasılır. O gün canımız bir şeyler yemek istemez. Üşüyorsa bir kadın ve evsizse bir aile bizde evlerimize sığamayız. Bombalarla ölümü bekliyorsa üç beş çocuk bizimde yaralarımız kanar. Ne kadar sarsak kapanmaz bazen kurşun izleri… Ne yazık ki bunu bizden başka kimse anlamayacak!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.