Ümmiye Yılmaz Erçevik
Ümmiye Yılmaz Erçevik

DON KİŞOT

 Kendimi son zamanlarda yel değirmenleri ile savaşan don kişot gibi hissetmeye başladım.50 li yaşlardaki bu yaşlı kaçık ihtiyar sürekli şövalyelerle ilgili kitaplar okurdu. Benimde pek farkım bu aralar ondan yok gibi diyebilirim… Kahramanlık adına olmasa da, ne bulsam okuduğum kitapların içinde kendimi bulmaya başladım. Belki de okumanın güzel olduğunu anladığım en son demimdeyimdir Kim bilir!
 Sancho yu da hepiniz bilirsiniz. Sancho Panza Donkişot’un tek dostudur. Hatta çevresindeki tüm onu tanıyanlar anlattığı hikâyeler nedeniyle aklını yitirdiğini düşünürken onun yanından ayrılmamış hayali olduğunu bile bile onunla yel değirmenleriyle savaşmaya gitmiştir. Ne diyelim Allah herkese böyle sağlam dostlar nasip etsin inşallah… Şimdi düşünüyorum da hangi arkadaşıma gel savaşa çıkıyoruz kalkanını al, birazda yanına peynir al desem benim suratıma öle dik dik bakmadan gelirdi… Ne savaşı kiminle, nerde sorularından sonra birde ben artık şövalye oluyoruz hadi hazırlan dediğimi düşünüyorum da… Kahkahalarımı durduramıyorum sanırım Donkişotlaşıyor olmalıyım…
 Dulcinee du toboso ise Donkişot’un hayali sevgilisidir. Sürekli yanında halkı ve vatanı için savaşlara giderken bu sevgili onu yalnız bırakmamıştır ama kimsede nitekim sancho bile dulcinee yi hiç görmemiştir. Aşk ve delilik yan yanadır diyen atalarımızın doğru söylediğine de burada şahit olmuş oluyoruz…
 Ama ne yalan söyleyeyim ben Donkişot’un hayal gücüne hayran kaldım. Aşkını sahiplenişi vatan sevgisi bana hep bizdeki keloğlanı hatırlatmıştır. Oda öyle değil miydi? İmkânsız aşkların peşindeydi nerde sultan bulsa, padişahla karşılaşsa onun kızındaydı gönlü… Belki de Aşk zor olanı seviyordu… Ya da deli olanlar yalnızca sevebiliyordu…
 Halkını ve vatanını bu kadar çok seven bir adamın ise neden bu savaşlarda hep yenik kaldığını ise asla anlamlandıramadım. Evet, koskoca Donkişot bizim keloğlanımız kadar olamamıştı. Keloğlan halk kahramanımız her finalde kötü adamı yenerdi. Ne de olsa ama Donkişot hep yenilen olurdu bu durumunu yıllar geçse de ne yalan söyleyeyim halen sindiremiyorum. Yoksa bize öğretilen her şey sadece romanlardaki gibi değil miydi? Minik detaylarda gizlenmiş sahte sırlarla mı kaplıydı? Yahut keloğlan kel birde yenilip daha da sacları dökülmesin diye ortada bir ilahi adalet mi mevcuttu?
 Peki, ben anladım biz Türk halkı mutlu sonları daha çok seviyoruz. O nedenle de kahramanlarımızın hepsi hikâyesini mutlu sonla bitiriyorlar. İçim rahatladı nedir öle kötü sonla biten romanlar, filmler falan her şeyde biraz iyilik olmalı…
 Hayal gücünü de iyi kullanabilmeli insanoğlu… Çocuklar çok daha fazla okumalı mesela yetişkinlerden bu tatil dönemini iyi değerlendirmeliler. Yetişkinler çocuklarına yeni birkaç kitap daha fazla almalılar. Neyse nerden geldik bu konuya bilmiyorum ama bol bol güzel romanlar okumanız dileği ile dostça kalın…

                                                                   

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ümmiye Yılmaz Erçevik Arşivi