Bugün Murat Menteş’in “Korkma Ben Varım” romanı için imza günü vardı. Bugün Meryem geldi; Meryem bir dönem, Ulus tren garındaki kitap standın da beraber çalıştığımdı. Bugün yine okumaya ve yazmaya dair konuştuk Meryem’le ve“Abi yazmayı istiyorsan okumayı toptan bırak!” dedi. Bugün çok sık yapmadığın bir şeyi yaptım. Bugün Selim’e bağırdım. Bugün daha sabırlı olmalıydım.
Bugün yine yalana şahit oldu kulaklarım; acı acı gülümsedim. Bugün yine kitap okudum. Bugün, “Eğer bir insan bir şeyden ama tam manasıyla vazgeçebiliyorsa, ona güvenebilirsin. Ama hiçbir şeyden fedakârlık edemeyen bir kimseye de sakın güvenme.1” ve “Ağlama Angelita; bu akşam ya sana bir ev alacağım, ya da yasımı tutacaksın.2” cümlelerinin altlarını çizdim. Bugün yakın bildiğim bir insan ile aramda kilometreler değil Türkiye olduğunu öğrendim. Bugün nümayiş yapan Tekel işçilerinin arasından geçerken eski günlerimi hatırlayıp slogan attım; onların attığı slogan emeğe benim sloganım yüreğe dairdi.
Bugün Hakan Albayrak siyahlar giyinmişti ve her zaman olduğu gibi asil ve sevimliydi. Bugün bir yıldır görüşmediğim Gökhan Özcan’la görüşüp kucaklaştım, Gökhan hep olduğu gibi sesiz, sakin ve mütevazıydi. Bugün Martin Eden ile Erskine Caldwell’e öykündüm ve Alfredo Panzini’n “Yazı yazmak… Ne budala bir oyun!” deyişini hatırladım.
Bugün İsmail Çolak ile Dilek Akıncı’yı andım. Bugün başına kocaman bir inşallah koyarak yeni kararlar aldım. Bugün bir ara daldım; yaz başlarıydı, yürüyerek yaylaya çıkıyorduk, eriyen karların sularıyla beslenerek büyüyen binlerce, milyonlarca çiçek vardı; sen çiçeklerin arasına dalmıştın, döne zıplaya yürüyordun ve kelebekler sarmıştı etrafını, dalgınlığımdan sıyrıldığımda kendi kendime konuşuyordum: Sen hiç büyüme olur mu? Diyor, gülümsüyordum.
Bugün bazı insanlarda her gün gördüğümüz aynı mimik, aynı tebessüm ve davranışların o insanları sevimli kıldığına şahit olurken yine bazı insanlarda her gün gördüğümüz kalıplaşmış davranışların o insanlarda sırıttığını müşahede ettim. Bugün bir haftadır hasta olan Hace’nin iyileştiğini duydum ve sevindim. Bugün ağız tadıyla, baklava börek yer gibi doyasıya soğan salatası yedim. Bugün çöpçülerin elinden yağmurlarla yıkanmış beş tane çınar yaprağı kurtardım.
Bugün Ahmet Altan’nın Tehlikeli Masallar romanındaki masalı yaşadım ve erken çıkardığım gömlek yüzünden muhatabım tarafımdan zehirlendim. Bugün Hindistan usulü, iki elimin arasına aldığım bir elin sıcaklığından merhameti ve gözlerime dolan gözlerde sevgiyi yaşadım. Bugün karşımızdaki insanın ne yapacağını, ne söyleyeceğini önceden bilmenin insanı adamakıllı sıktığını gördüğüm için eve gidiş yolumu değiştirdim.
Bugün bile isteye bir kez daha dalmıştım, yayla yolunda yürümeye devam ediyorduk, beni salıncakta salla diye tutturmuştun, yaşlı bir Laz nineden ip istemiştim, muzipçe ama anlayışla doluydu bakışları, kim demişti, Ballim demiştim, kahkahaların küçük bir çocuğun kahkahasıydı, sevinç ve mutluluk dalga dalga bütün benliğini kaplıyordu, serin ve taze hava ruhuna bambaşka bir zindelik vermişti, zıplamak, haykırmak, koşmak istiyorum diyordun, sormuştum nedir bu halin: Akıllım; sana deliler gibi aşığım diyordun...
Bugün, gün içinde uğradığım bir kitapçıda S.Aksu “Ağla, Ağla Firuze” derken biraz sonra N. Ertaş “Gönlüm Hep Seni Arıyor Neredesin Sen?” diye soruyordu; ben dışarı çıkıp amele yürüyüşümle Kızılay’ı adımlarken “Sen gülüm İdun”i mırıldanıyordum. Bugün çiçeklerin yüzlerini güneşe döndükleri gibi insanların da yüzünü sevgiye döndüğünü, bir yanıyla taptaze ama bir yanıyla da kanatları kırık bir hasretle yolcu beklemeyi yaşıyordum.
Bugünü böyle yaşamıştım, yarın ne yaşayacağımı Allah bilirdi.
1: Ve Aşkı Bulamadılar / Pearl Buck
2: Yasımı Tutacaksın / Domınıque Lapıerre/Larry Collıns : ( Manuel Benitez El Cordobes, İspanya’nın vahşi boğalarıyla ilk kez dövüşmeye çıkacağı gün ablasına böyle demişti. )
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.