Geçen hafta Konya açısından yine yoğun günlere sahne oldu. 17 Aralık Şeb-i Arus gecesi için Konya’ya gelen Başbakan Tayyip Erdoğan ve bakanların katıldığı programlar ülke gündemi oldu.
Konya Kültür Park açılışında konuşan Başbakan Erdoğan’ın ana gündemi “demokratik açılım”dı. Açıkçası Başbakan’dan bu konuda bir konuşma bekleniyordu. Gündüz ki programda yapılan konuşma özellikle muhalefet partilerine verilen önemli bir ders niteliğindeydi. Terörden kimlerin kazançlı çıktığının örneklenmesi ise pek çok yazara konu oldu. Bu konunun gerçekten yoğun bir şekilde halka anlatılması gerek. Zira 25 yılda reel 300 milyar dolar çarpanlarıyla 1 trilyon dolara ulaşan kayıpla neler yapılmaz ki? Sadece şu örneği vermek yeterli olsun o zaman. 1 trilyon doların Türkiye’de ki 20 milyon aileye bölümünden çıkan rakam 50 bin dolardır. Yani her aile bu işten öyle ya da böyle 50 bin dolar kaybetmiştir. Canlarını kaybedenlerin bedelini hiç söylemiyorum.
Kültür Park açılışında konuşan Vali Nezih Doğan ve Başkan Akyürek’in Başbakan’a Konya yatırımları noktasındaki teşekkürlerinin yanında “demokratik açılım” konusunda da söyleyecekleri olmalıydı. Ki Başbakan bundan daha hoşnut olurdu. Zira yerel anlamda bu projenin destek bulduğu her yerde gösterilmeli.
Dedeman’daki akşam yemeğinde Konya protokolünün yanında AB büyükelçileri ve bürokratları Başbakan Erdoğan’dan “medeniyet” merkezli bir konuşma dinlediler. Üstelik 17 Aralık günü Türkiye’nin AB Müzakerelerine başlangıcının kabul edildiği tarih. Bu tarihin böyle bir de önemi var. Her ne kadar gündüz ve gece konuşmaları kadar uzun olmasa da akşam ki konuşmada hedefe matuf bir konuşmaydı.
Gecenin finali Mevlana Kültür Merkezindeydi. Zaten Düğün Gecesi’nin mekanı sadece orasıdır.
17 Aralık günü yapılan sema programları için çok ciddi düzenlemeler yapılmalı. O günün önemine atfen üç sema programı yapılabilir. Gündüz ve gecenin arasına bir program daha eklenmeli. Mesela saat 17.00 gibi. Gece 21.00 de başlayacak son program ise her yıl uzun protokol konuşmaları olduğu için, sadece kısa bir sema programıyla tamamlanmalı.
Bir kez daha gördük ki, 19.00 da başlayan program çok uzun sürüyor. Açıkçası herkesin bu süreden rahatsız olduğunu düşünüyorum. Özellikle sema öncesi tasavvuf müziği konserinin, gelenleri semaya hazır hale getirmekten uzak olduğunu düşünüyorum. İnsan salavatlar, tekbirlerle kendini birazda gecenin mistik ruhuna bırakmak istiyor. Ancak batı tarzını andıran ağır besteler hiçte havaya sokacak türden olmuyor.
O geceki konuşmalar gerçekten kayda değer nitelikteydi. O gecenin Hicri Yılbaşı olduğunu Başbakan Erdoğan hatırlatmasa kimsenin aklına gelmeyecekti. Başbakan Erdoğan’ın Mevlana’dan seçtiği sözler gerçekten tamamlayıcı bir unsur gibiydi. Mesela; 'Bir mum diğer mumu tutuşturmakla ışığından bir şey kaybetmez” ne güzel bir söz. Yine 'Kuru duayı bırak. Ağaç isteyen tohum eker' sözü ne anlamlı. 17 Aralık geçti. Konya bir kez daha yoğunluğunu ve stresini atmış oldu. 17 Aralık’ın başka bir önemi de Ak Parti Konya İl Başkanı Mustafa Çevik için verilen son süre olmasıydı. Ve Mustafa Çevik Genel Merkeze istifasını verdi. Malum çok tartışmalı bir il başkanlığı süreci yaşadı Konya. Açıkçası kimseye faydası olmayan bir durum ortaya çıkmıştı. Bu işten en çok kaybedenin Konya olduğu ortadaydı. Şimdi yeni bir il başkanı için start verildi. En kısa zamanda Konya’ya yeni il başkanın atanmasını ve kargaşanın bitmesi tek temennimiz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.