
Tarifli ve Tarifeli Bayram
19 Mayıs denilince milletçe bilgi olarak; Mustafa Kemal Paşa’nın 1919 yılında Samsun’a çıkışı ve ayrıntıya vâkıf olanlarca “Ben 19 Mayıs’ta doğdum” kinayeli sözü hatırımıza gelir. Ruh olarak ise, azmi, özgün bir kültürü, üslubu, hürriyete düşkünlüğü, irfanı, ideali-amacı, imanı, çilesi olan bir “millet mefhumu” yüreğimize düşer. 1919 yılının 19 Mayıs’ından bugünlere gelene kadar ne “Samsun’a çıkış”ın içeriğini dolduran; kendi milletinin varlığını tanımak ve bilmek manasındaki milli şuurun esamesi kaldı ne de o şuur birikimine götüren evvelin dinamik iç dünyası.
Ama yine 19 Mayıs…
1981 yılından itibaren resmileştirilen, lakin yılların öncesi ve sonrası ile doğru- yanlış düşüncesine, maksadına sırf adını telaffuz etmekle “geç “hakkı sağlayan Atatürk’ü anma günü.
Ve yine 19 Mayıs…
Hafta içine denk gelirse âdeta başını kaşıyacak vakti bulamayacak derecede çok çalışan(!) gençlerimizin dersten kaytarmasının resmi gerekçesi = Gençlik ve Spor Bayramı.
Sıra dışı koşullarda ulaşılanlara varis kılınan gençlerimizim hal-i pürmelâlini “bayram”dan saydığımız bir 19 Mayıs daha…
***
Atatürk, " Bir gün bu memleketi sizin gibi, beni anlamış bir gençliğe bırakacağımdan dolayı çok memnun ve mesudum" derken, bugün kimin umurunda bu vatan?
Millet yerine bireysel menfaatini düşünen gençlerin mi?
Bilgiyi kitap, kütüphane yerine facebook ve çeşitli sosyal paylaşım platformlarında arayan ve bulduğunu sanan gençlerin mi?
Laylaylom aşk dertlerini hafifleteceğine yahut unutturacağına inanarak alkol ve uyuşturucu kullanmayı “gereklilik” gören gençlerin mi?
Bol paraya sahip olmadan “adam” olunamaz diyerek efkârlanan, efkârını iş beğenmezliğin de verdiği kibirle herhangi bir işle değil de kap-kaç ile gideren, kahvehane ve bar köşelerinde zaman öldüren gençlerin mi?
Sözüm ona özgüveni, bilmem kimin saç modelinde, makyajında, kıyafetinde son model araba sahipliğinde arayan gençlerin mi?
Pusuya yatan tv programcılarının tertiplediği “xxx star” tarzı yarışmalar sayesinde kime ve neye yararı meçhul şöhreti yakaladığında dört köşe olacağı hayaliyle yatıp-kalkan gençlerin mi?
İdeoloji bezirgânlarının tekerine çomak sokacağına, onlarla el ele verip oyun kuran gençlerin mi?
Taklitle, zevk düşkünlüğüyle gününü gün eden, ân’ı yaşamak için var olduğuna inanan, “bana ne kâr kalır” hesabı yapan gençlerin mi?
***
Daha epey sıralanacak tezat var fakat “bu vatan kimin umurunda?” sorusunu “erbabı gibi” iyice unutturmadan mevzuyu bağlayalım.
Tüm resmi kurumları Türk Bayrağı ve Atatürk portreleriyle süslemekle, resmi- militarist geçit törenleriyle, Samsun’dan Ankara’ya maraton düzenlemekle, cicili-bicili kıyafetler eşliğinde jimnastikle, kurgulu, ezber hayranlık içeren cümlelerle ancak ve ancak ruhsuz, hedefsiz, iddiasız gençlere resmi izinli “felekten bir gün “yaşatılır. Ve o mukaddes ruhtan “şuur” yerine miras diye; Atatürk, Cumhuriyet, laiklik, bağımsızlık… vs namına racon kesmek kalır.
***
Sahi… yurt çapında 19 Mayıs şenliklerine katılabilecek okulluların dışında; devletin görmediği, sahipsiz bıraktığı gençlerin bayramı hangi tarihtedir?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.