Ümmiye Yılmaz Erçevik
Ümmiye Yılmaz Erçevik

SAVAŞAN ÇOCUKLAR

Kirli, tozlu yüzüyle gülümseyen çocuk başparmağını havaya uzatarak zafer işareti yaptı…

Kazanmış olduğu sadece bir çocukluk oyunundaki galibiyetten çok öteydi…

Sevimli gülümseyişinin ardında tek bir korkusu vardı…

Annesine bakarak şu soruyu sordu “ ölüm çocukları da gelir bulur muydu?”

Birçok ülkede iç savaş adı altında insan kıyımı gerçekleşiyor. Bunlardan kaçı çocuk hiç düşündünüz mü? Her yıl binlerce çocuk bu savaşlar nedeniyle anne ya da babasız kalıyorlar. Ve sayısız çocuk ırkçı yaklaşımlara, psikolojik saldırılara maruz kalıyor. Peki, bu çocuklardan herhangi birinin sizin çocuğunuz olabileceğini aklınıza getirdiniz mi?

Ateş yanı başımıza düşüp alev almadan biz insanlar maalesef canı yananların yaralarını içimizde hissedemiyoruz. Rahatça yemek yiyip, gezip dolaşıp hatta yatağımıza yattığımızda kafamızı oldukça rahat bir şekilde yastığa dayayıp uyuyabiliyoruz.

 Savaş adı altındaki dünya haritasının değişim ideali ya bu hengâmede unutulan çocuklar…

Çanakkale savaşındaki şehitlerimizin birçoğunun çocuk olması dünya ülkelerinden hiçbirini etkilememişti. Şuan anda dünyada çocuk askerlerin sayısı net olarak bilinmemekle birlikte çocuk asker durdurma koalisyonunun tespit ettiği sayı 300. 000 civarında olduğu belirtilmektedir. En kritik çocuk asker sayısı 100.000 olduğu ve Afrika’da olduğu bu çocukların yaşlarının ise 9 yaşına kadar düştüğü bilinen ama göz önüne konulmak istenmeyen bir araştırma sonucudur.

Birçok gönüllü araştırmaya göre ise 14-18 yaş arasındaki bu çocuk askerlerin içinde kızlarında bulunduğu ve cinsel istismar, tecavüze uğramakta casus olarak kullanılmakta ve aileleri tarafından görevleri bittikten sonra dışlanmaktadırlar.

Bu çocuk askerler ne için ve ne zamana kadar savaşacaklarının bilincinde dahi olmamaları ve kendilerini kullanan kişilerin amaçlarını anlamayacak kadar küçük olmaları ise dünyanın utancını oluşturmaktadır. Aşağıda www.savaskarsitlari.org isimli bir sitede anlatılan, okuduğumda kanımı donduran hikâyeler yer almaktadır.

Kongo Demokratik Cumhuriyeti:

‘Yeni olmak, birçok zor alıştırmayı yapamıyordum. Bu yüzden her sabah dayak yiyordum. Kamptaki iki arkadaşım dayak yüzünden öldüler. Askerler onları yaktılar. Ben hala onları düşünüyorum’
Eski bir çocuk asker. 2002

Sudan:
 ‘SPLA’ya 13 yaşımdayken katıldım. Bahr Al Ghazal’lıyım. Beni 2001 yılında saf dışı bıraktılar ve Rumbek’e getirdiler, fakat ben hiçbir politik dokümanı vermemiştim. Şimdi, buradan hareket edemiyorum. Çünkü ailem hükümet güçlerinin saldırısıyla SPLA’ya katıldığım için öldürüldü. Şimdi niye geri dönüp tekrar SPLA’ya katılmadığımı merak ediyorum, arkadaşlarımın yarısı benden daha iyi görünüyor’
2004

Uganda :
‘Kardeşimle beraber yakalandık. LRA bize kardeşlerimizin iyi hizmet veremediklerini söyleyerek bizi onları izlemeye götürdüler. Daha sonra sopalarla öldürene kadar dövdüler. Bunun bize güç vereceğini söylediler. En genç kardeşim 9 yaşındaydı’
(13 yaşındaki eski bir çocuk asker..)

Zimbabwe :
‘Yurtta hiçbir görevli yoktu ve bir gece tecavüze uğradık. Adamlar ve gençler karanlıkta yurdumuza girmiş ve bize tecavüz ediyorlardı. Sadece üzerinde birinin olduğunu biliyorsun, hiçbir şekilde kim olduğunu göremiyorsun. Ağladığımız zaman bizi sopalarla dövdüler. Bağırarak bu tecavüzü rapor etmeyeceğimizi söyledik. En gencimiz 11 yaşındaydı ve defalarca tecavüze maruz kaldı.’
(19 yaşındaki bir kız...)

Hindistan :
‘Arkadaşıyla beraber gruba katılmak için ormanın dışına kaçtılar. Silahı ilk eline aldığında 14 yaşındaydı. Okula gitmeyi sevdiğini söyledi fakat ailesinin yoksulluğu yüzünden eline silah aldı. Şimdi, silahın yardımıyla kendisine ve ailesine göndereceği yeterli kadar parası var’
(16 yaşında bir çocuk asker..)

Endonezya :
‘Biliyorum çalışmak tehlikeli ve ailem benim katılmama engel olmaya çalışıyor. Fakat bir şeyler yapmak istiyordum. Savaşa çağrıldım. Bütün risklere hazırım’
(Mart 2004 17 yaşında bir çocuk asker)

Burma :
‘…diğer eğitilenler, eğer kaçmaya çalışanlar yakalanırsa ellerine ve ayaklarına ağaç dallarıyla vurulurdu. Kaçmalarına engel olmak için defalarca dövülür, sonrada bir yerlere kapatılırlardı.’
(13 yaşında hükümet güçlerinden bir çocuk asker. 2003)

Irak :
‘Mehdi’nin ordusuna Amerikalılarla savaşmak için katıldım. Dün akşam tanka bir roket fırlattım’
(Necef’te 12 yaşında bir çocuk.)

Kolombiya :
‘Sana silah veriyorlar ve sen en iyi arkadaşını öldürmek zorunda kalıyorsun. Bunu sana güvenebilmek için yaptırıyorlar. Eğer arkadaşını öldürmezsen, arkadaşının seni öldürmesini istiyorlar. Yapmak zorundasın yoksa sen ölürsün. Bu yüzden kaçtım. Daha fazla dayanamazdım.’
(7 yaşında paramiliter bir gruba katılan sokakta yaşayan bir çocuk…)

Sierra Leone :
‘Parmakları kesilen insanlar, 10 yaşında bir kızın tecavüzden sonra öldüğünü ve birçok insanın canlı canlı yakıldığını gördüm. Defalarca içimden ağladım. Çünkü sesli ağlayacak cesareti bulamadım.’
 (Ocak 1999, 14 yaşında bir kız… )

Uganda :
‘Sana bir mesaj vermek istiyorum. Lütfen dünyaya biz çocukların başına neler geldiğini söylemek için elinden gelenin en iyisini yap. Çünkü diğer çocuklar bu şiddete maruz kalmamalı.’
(15 yaşında LRA’dan kaçan bir kız...)

Bu örneklerden de anladığımız gibi dünya büyük bir utancın içinde ama görmezden geliniyor ve görmezden gelmemiz sağlanıyor. Çocuğumuzun yanında az bir yüksek sesin onların psikolojilerine ne kadar olumsuz etkileyebileceğini düşünürken acaba dünyanın her yerinde var olan bu savaşan çocukların hangi psikolojide yer aldığını düşünebiliyor muyuz? Savaşı destekleyen ülkelerin ürünlerini kullanmamakla sanıyorum bu düzeni değiştirmeye başlayabiliriz…

                                                                                           

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ümmiye Yılmaz Erçevik Arşivi