Pabuçsuz Kaçıyorum

Ayak üstü bir solukta mideye indirilebilecek envai tatlar kadar (ekserisi ithal olsa da) ateş üzerinde pişen tencere yemeklerine kadar geniş ve leziz  bir yemek alışkanlığımız vardır. Bu lezzetlerden hiçbirinin pabucunun dama atıldığı bugüne kadar vaki değildir. Çünkü gâh  tencerenin dibinde gâh kapağının altında her an ikrama hazır ve nazırdırlar.

Tencere kapağı altında Karagöz-Hacivat oynatanlar için berekettir bu birikim…haliyle cakası çok, malzemesi şükre vesile! Tencerenin dibinde kendi halinde fokurdayıp köpürenler ise çoğu kez ayrı bir sepette defe(tefe) konulup, çaktırmadan zamansız  taşan kısımları alınır. Ne de olsa felaketinden bir gram renk vermeyecek kadar maharetli bir cemiyetiz.

***
-Doğu Türkistan “ayrılıkçı hareketi” Türkiye menşeli imiş ta 2. Abdülhamid’ den beri…

-Miloşeviç’in Kosovalı Arnavutlara karşı uyguladığı  soykırıma denk imiş PKK tabanlı Kürtçülük hareketine karşı duruş…

“Bunlar aylaklığın nirvanasından devşirilme TV.lik Ç(c)in çıkarması” diyesim var ama kimi hükümet edenlerimizin zamanında kurguladığı şu reel patika masalları engelliyor işte…

-Jiang Zemin’e verilen devlet nişanı ,

-“Çin’in toprak bütünlüğünün korunması Türkiye’nin politikasıdır” sözleri,

-Uygur Türklerine yönelik “Çin’in Sincan bölgesindeki Kazaklar” tesmiyesi,

-36 numaralı Gökbayrak Genelgesiyle  sınırlarımızda yasaklanan ay yıldızlı Doğu Türkistan gökbayrağı…

Meğer Ç(c)in çarpmasından korunmaya ;3 kuruşluk ticari alışverişimiz ve ABD-İsrail inadına Filistin’den yana olunması yeterliymiş ki, ölmüş hücrelerden müteşekkil soydaş ve dindaş kardeşlerimiz var bizim.

Ne çare ki  “asıl hayat özgünlüğü ve özgürlüğüyle varolmaya çalışanlarda” diyerekten pabuçsuz kaçıyorum.
***
Çok düşündüm… 2 Temmuz’da Sivas yoluna düşüp Madımak’ın  başını mı bağlasam yoksa  5 Temmuz’da Başbağlar’a madımak toplamaya mı çıksam?

Ayni ile vaki taştı isyanlar ..alçak Tanrı(!) verdi buyruğunu “gebertin yobazları”, yüce Tanrı verdi buyruğunu “gebertin  kafirleri “

Rövanş çalımına çıkanlar bugün sükuna ermiş midir bilemem lakin bir kabı doldurmadı utanmalar. Hâlâ  nalıncı keseri bir o yana bir bu yana, bu saatten sonra pabuçsuz kaçsam kim yana?

***
Garip geliyor…  apolet ve postalların hukuk ve demokrasiye bağlılık andı vermesi ve yine bünyeme aşina değil aşındırma - yıpratma teşebbüsleriyle ”ordusuz” bırakma gayretleri.

Tehlikenin kaygısıyla ve dahi kaygının tehlikesiyle var edilen tarihin kopuk tellerini birleştirsem, sözü geçer mi bir daha?

Bilmem.. zira her bir maskenin ardında var artık ne idüğü belirsiz bir din ve ideoloji. Çemkiren kaoslar içinden hadi ortaya çıksın şimdi; darbe mi belgelendi, belge mi darbelendi???

Alayı bulmacalık .…

Bu yatalak diyarın bir ucundan diğer ucuna ben yine pabuçsuz kaçıyorum

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Huriye Karnap Arşivi