Londradaki kızın başına gelenler

 

Ailenin kızı İngiltere’de okumaktadır. Liseyi bitirdikten sonra Londra’ya gitmiştir. Kızdan uzun süreden beri mektup gelmez. Ana, baba merak içindedirler. Ne olmuştur kıza? Şimdiye kadar mektuplarını aksatmamıştır. Akıllarına bin tane kötü ihtimal gelir. Onlar böyle kara kara düşünürlerken postacı kapyı çalar. “Postacı” sesini duyan kapıya koşar. Evet, kızdan mektup gelmiştir. Baba heyecanla, elleri titreyerek zarfı açar ve mektubu yüksek sesle okumaya başlar:

 “Sevgili anne ve babacığım,

 Size uzun zamandan beri mektup yazamamanın üzüntüsü içindeyim. Beni affedeceğinizi ümit ederim. Çünkü son mektubumdan bu yana özel hayatımda bir hayli değişiklik oldu.”

 Odada sinek uçsa kanadının sesi duyulacaktır. Herkes nefesini kesmiş babanın okuduğu mektubu dinlemektedir:

 “Evet, gerçekten özel hayatımda büyük bir değişiklik oldu. Bizim üniversiteden Hintli bir çocukla tanıştım ve kısa zamanda evlenmeye karar verdik.

Odada buz gibi soğuk bir hava eser. Baba mektuba devam eder:
 “Fakat evlenmeden önce hamile kaldım. Önümüzdeki aylarda bir çocuk beklemekteyiz.”
Babanın yüzü kıpkırmızı olur, anne sararır, büyükanne oflamaya, poflamaya başlar:

 “Kocamı seveceğinizi tahmin ediyorum. Her haliyle iyi bir insan. Fakat sizin hoş karşılamayacağınız bir alışkanlığı var. Esrar içiyor.”

 Baba bir an durur, yutkunur:

 "Fakat esrar içmek sandığınız kadar kötü bir alışkanlık değil. Ben de alıştım. Esrar içmeden duramıyorum.”

 Mektubun burasında anne ile büyükanne feryadı basarlar. Babanın elleri titremektedir:

 “İkimiz de sabahtan akşama kadar esrar içip güneşli havalarda parklarda yatıyoruz. Geceleri de nerde sızarsak orada kalıyoruz. Para vaziyetimiz çok kötü. Ama buna rağmen mutluyuz. Çok sıkışınca oradan buradan bir şeyler çalıyoruz. Daha polis bizi yakalayamadı.”

 Aile perişandır. Mektup bir felaket dumanı gibi ailenin üzerine çökmüştür.

 “Önümüzdeki günlerde hippilerle birlikte Afganistan’a kadar uzanan bir geziye çıkacağız. Oraların esrarı çok güzel oluyormuş. Doğumu yolda yapacağımı sanıyorum. Bekli İstanbul’a gelince sizi görürüz. Biz Sultanahmet’te kalacağız. Eğer bize birkaç kilo esrar bulursanız memnun oluruz.

 "Şimdilik evlada.”

 Baba mektubu fırlatır atar.

 Anneanne bir köşede fenalık geçirmekte, anne hıçkıra hıçkıra ağlamakta, baba ise hırsından odayı arşınlamaktadır.

Mektubu başından beri sessizce dinleyen oğlan yerinde kalkar ve yerdeki mektubu alır. Şöyle bir baktıktan sonra babasına uzatır:

 —Baba, bak ablam, lütfen sayfayı çeviriniz, demiş, çevir de oku bakalım.

 Baba mektubu alır ve arka sayfayı çevirir:

 “Bütün bu yazdıklarım yalan, ben sınıfta kaldım!”

 Odanın içi birden bayram yerine döner. Önüne gelen birbirine sarılmakta ve kızın sınıfta kalışını kutlamaktadır.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Memduh Nihat Arşivi