Artemaya Güzelleme

22 Temmuz seçimleri neticesi %47 oy oranı ile hükümet olan AKP, 11. Cumhurbaşkanlığı seçimlerini yapmış ve sonrasında yeni anayasa çalışmalarına başlamış fakat gelen olumsuz tepkiler nedeniyle çalışmalarına ara vermek zorunda kalmıştı. O sırada MHP ‘nin “bu konu meclise gelirse gerekeni yaparız” açıklaması ile üniversitelerde başörtüsü serbestliğini sağlayan yasanın - 411 oy ile- meclisten geçmesi üzerine CHP de Anayasa Mahkemesi’nden yasanın iptalini talep etmişti. Tam bu sancı yaşanırken Yargıtay Başsavcısı da AKP’nin kapatılması için Anayasa Mahkemesine dava açmıştı.

Yukarıda genel hatlarıyla verilen AKP’nin kapatılma süreci ile Ergenekon davasını birbirini tamamlayan nitelikte bulan Mahir Kaynak, Ergenekon- Darbecilerin Son Çırpınışları adlı kitapta şöyle bir yorumda bulunuyor;

“Kapatma davasıyla Ergenekon soruşturması birbirinin karşıtı olmak bir yana aynı projenin parçalarıydı. Bir hareket tasfiye ediliyorsa ona alternatif olacakların da tasfiyesi gerekirdi. Burada AKP ile tasfiye edilen hareketin birbirinin zıddı olduğu bu nedenle alternatif olamayacakları söylenebilir. İdeolojik açıdan doğru olan bu görüş ülkeyi kontrol edebilecek yapılar olarak düşünüldüğünde yanlıştır.”

Seri üretim halinde yapılan bu ve benzeri siyasi analizlerin tutarlılık ya da tutarsızlığı bir yana; zaman şeridine takılmadan yinelenen ve aklı zorlayan ortak kayıplarımızın varlığı daha değinilir geldiğinden “artemaya güzelleme” dedik. Ve bu “ironik güzelleme” yeni değil fakat kaleme alındığı o günlerden bugüne ne hikmetse bilinç ve mecra açısından fazla irtifa kaybetmediğinden yeni gibi duruyor.

***

Antep baklavamız, Adana kebabımız, Kayseri mantımız varken inadına artema diyorum. Enva-i tatlarımızın patentini zaman zaman kaptırır gibi olsak da mutfaklarımızın musluğu hâlâ bizde. Bu ferahlıkla; hani ne kaparsam kârdır hesabıyla elimi bir Yunan tanrıçasına!!! uzatıyorum.  “Su akıllıdır ama biz daha akıllıyız” diye nâra basıyor musluk tanrıçası artema. Hiç istifimi bozmadan kaytan bir tebessüm yerleştirmek istiyorum yüzüme ama nâmümkün.

“açıyorum kapıyorum ben bunu hep yapıyorum”  diyerek tuş ediyor beni.

Başlıyor kafa ütülemeye….

—Gâh yazmalarınızın, gâh parti kapılarınızın bir köşesine tünedim. Tanzimat’tan beri peşinizdeyim. 24 defa (bir rivayete göre 26) aç-kapa, birkaç defa laiklik sendromuna müptela ettim. Siz yılların getirisi- götürüsü içinde kendinizi hırpaladıkça ben işimi rahat yaptım.

“Su uyur, düşman uyumaz “ sözünü de dilinden sarkıttıktan sonra, hiç ileriye bakmazsınız darb-ı meseliyle ipucu verip, sustu.

“Ben de senin contanı presleyeceğim musluk tanrıçası” diye heves ettimse de düşünme ve konuşmada iktidarsız kaldım. Olması gerekenler üzerinden değil olanlar üzerinden kıyaslama yapınca “haklısın be artema” dedim, usulca.

Fişlemelerle fişeklenip tanır ve anar olduk birbirimizi ta fi tarihinden beri. Hiçbir problemi çözememiş olsak da kavramlarla, görsel öğelerle tescille(n)meyi meşrulaştırdık ya yeter bize. Yabana atmayın başardığımız işi. Şahıs şahıs değil, topyekûn yapıyor olmamız da tescil konusundaki gelişmişliğimizin göstergesi.

Genel bilânçonun arz-ı endam edişi şöyle;

İslam tek başına yetmez, bunun ılımlısı, marjinali, cennete ya da cehenneme bilet keseni, beş vakit içini temizlemeyi unutup uzuvlarını yıkamakla yetinen abdest izi olmalı.

Atatürk de tek başına yetmez. Bir tayyör, bir rozet ya da boyuna dolanan bir eşarp  olmalı insanın üzerinde,Örtülü ödenekten!! faydalananları kurtarma operasyonunda sarf edebileceği söylemler olmalı dilinde.

Laik ve demokrat taşı saklamalı koynunda, artemaya ulaşamadığında teyemmüm edebileceği.

Cumhuriyete sahip çıkmalı, cumhur(a) rağmen –riyetçilik- halkasında sekebilmeli… v.s

***

Uzun vadeli gerçekçi stratejileri olmayanların, uzun atlamaya da mecali kalmıyormuş artema. Seke seke ne hale gelmişiz. Açıp kapama yetkini ne maharetli ellere vermişsin sen artema.

—Bir ülkenin varlığının teminatı olarak görülen bir makam dahi tahkir edilebiliyorsa,

—Perakende değil, toptancı bir suçlama ile hoşa gitmeyen her şey iğdiş edilebiliyorsa,

—Popülist yaklaşımlarından şikâyetçi olunanlara  “bu ülkenin şu şu sorunlarından daha öncelikli işsizlik, eğitim, yoksulluk gibi acil çözülmesi gereken problemleri var” diyenler, gelin bunları birlikte çözelim demeyip, menfaatlerini rejime endeksledikçe

—Hak hukuktan dem vurup adaleti ıskalayanlar oldukça…

Sayıklamalarımın krize girdiğini sanan ben, yalnız olmadığımı fark ediyorum. Onca yürünen zorlu yolun sonunda gelebildiğimiz tek birlik ve beraberlik noktası da bu olsa gerek.

Görüyorsun ya artema tasavvur kabiliyetimiz tıkandı, bir niyet ölçere ihtiyacımız var. Kimdir bu işlerden nemalananlar. Söyle, içten mi kesiliyor bu fatura dıştan mı artema?

El cevap;

“Açıyorum kapıyorum, ben bunu hep yapıyorum…”

 Reklâmları izlediniz filmimize kaldığımız yerden devam ediyoruz.

  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Huriye Karnap Arşivi