
Ümmiye Yılmaz Erçevik
UMUDUNU KAYBETME
Yayınlanma:
''Bir daha kimsenin sana bir şey yapamayacağını söylemesine izin verme, benim bile. Bir hayalin varsa peşini bırakmamalısın (onu korumalısın) . İnsanlar, kendilerinin yapamadıkları şeyleri senin de yapamayacağını söylerler. Bir şeyi istiyorsan peşini bırakma; git ve al, o kadar ...''
Babalar gününü kutladığımız bu hafta içinde umudunu kaybetme ya da orijinal adıyla The Pursuit of Happyness izlenmeye değer en güzel filmlerden biri diyebilirim. Bir çocuğun babasıyla arasındaki diyalog öyle güzel ve anlamlı filmde işlenmiş ki izlerken bir yandan hem düşünürken diğer yandan duygu yoğunluğuna boğuluyorsunuz.
Benim ise filmde dikkatimi çeken, en çok beğendiğim kısım insanların hayalleri doğrultusunda bir hedefleri olması gerektiği ve ne yaşanırsa yaşansın asla hayata ve zorluklarına karşı boyun eğilmemesi gerektiği noktayı belirginleştirmiş olmasıydı. Özellikle bunu bir babanın çocuğuna hayat öğretisi olarak benimsetmeye çalışması aile ve çocuk eğitimi açısından örnek teşkili oluşturmaktadır.
Halk tabiriyle tuttuğunu koparan insanlara has bir özgü bir davranış olan; yılmamak, direnmek, istediği hedef için çabalamak insanın çocukluktan edindiği bir kavramdır. Bazı çocuklar vardır ki düştüğü halde o ağacın üstüne binlerce kez yeniden çıkar ve hedeflediği kirazı koparmak ister. Onun için çevresinde üç beş çocuğun beceremediği bir davranışın kendisinin de yapamayacağını aklına bile getirmez.
Sadece çocuklar mı peki umudunu kaybetmemeyi öğrenmeli biz büyüklerinde içimizdeki umudu kaybetmemeyi öğrenmemiz gerekiyor. Başarılı toplumlarda bitiş çizgisine varmasına 2 adım kala bir sporcu eyvah yapamayacağım demez tam tersi daha da hızlanır ki son dakikada biri gelip onu geçmesin anlayışını edinmiştir. Bu ne demek oluyor öyleyse umut ve başarının arasında minik bir doğru orantı işareti var demek oluyor.
Bazen güzel bir işe başlarız. Tüm çevremiz için imkânsız gözüken bu hayırlı meselenin oluşacağına sadece biz inanıyoruzdur. Kimsenin yapamadığını yapmak aslında hem zordur hem de bir nevi risk almaktır hayat içinde. Bu tür işlerde olmazsa ne olur ya diye yapamayacağını düşündüğünde insan anlık ayağı takılır ve yere düşüp yapışabilir. O nedenle asla yapamayabilirim dememelidir insan...
Çok güzel olacak biliyorum ve mutlaka olacak anlayışıyla bir yola çıkmalıyız. Hayal edebilenlerle hayal edemeyenlerin arasındaki farkı şimdide umut edebilenlerle umudunu kaybedenler arasında bu yazıda gözlemlemiş oluyoruz. Kendimizin bir bilge öğreti olarak kabul etmesi gereken bu minik kuralı hayatımızda uygulamalıyız ve filmdeki başkahraman Chris gibi çocuklarımıza öğretmeyi hedeflemeliyiz. Ve asla umudumuz kaybetmemeliyiz. Dostça kalın…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.