Rahiple eşek arasındaki fark

Meşhur Paris Piskoposu Affre, alelade bir papaz kıyafetinde seyahat ederken yolculardan mesleği tüccar olan biri, onunla alay etmek isteyerek, sormuş:

—Aziz peder, bir rahiple eşek arasında ne fark var, bilir misiniz?

Affre nezaketle:

—Hayır, efendim, deyince öteki atılmış:

—O halde ben söyleyeyim: Rahipler haçı boyunlarında taşır, eşekler sırtlarında.

Arabadaki yolcular gülmekten kırılırken papaz, adama dönerek sormuş:

—Ya siz, bir tüccarla eşek arasında ne fark var, biliyor musunuz?

Adam düşünmüş taşınmış, bulamamış:

—Hayır, bilmiyorum demiş.

Papaz Affre gülümseyerek devam etmiş:

—Ben de bilmiyorum, demiş…

*   *   *
Bir ziyafette meşhur, fakat hayli yaşlı bir aktrise iltifat olsun diye hazır bulunan erkekler ömürlerinin kaç yılını ona vermeye hazır olduklarını söylüyorlardı. Kadın, masanın bir ucunda kendi âlemine dalıp gitmiş olan Baudelaire’inin susuşuna alındı:

—Ya siz, şairim, dedi.  Kaç yılınızı verirsiniz ömrünüzün bana?

 Baudelaire güldü:

—Aman hanımefendi, ne ihtiyacınız var?

*   *   *
Tristan Bernard, Nice’de bir lokantada yemek yerken çorba geldikten sonra garsonu çağırdı:

—Evladım, ben bu çorbayı içemeyeceğim.

Garson tabağı kaldırdı ve hemen listeyi getirdi. Tristan bu sefer bir balık çorbası ısmarladı. Fakat az sonra yine seslendi:

—Garson, bu çorbayı da içemeyeceğim.

Garson bu fazla müşkülpesent müşteriyle baş edemeyeceğini anladı ve lokanta sahibini çağırdı. Adamcağız, Tristan’a nezaketle sordu:

—Ne oldu efendim. Müşterilerimiz çorbalarımızdan çok memnundurlar umumiyetle.

Tristan Bernard cevap verdi:

—Aksini iddia etmiyorum. Yalnız içemeyeceğim. Kaşığım yok da…

*   *   *
Napolyon’un kız kardeşi Pauline Borghese, meşhur İtalyan heykeltıraşı Canova’ya çıplak bir heykelini yaptırmıştı. Rivayete göre, prensesin kusursuz vücudunun mermerde aldığı şekli gören nedimelerinden bir şaşırmış:

—Aman Altes, demiş, böyle çırılçıplak mı poz verdiniz?

—Ne mahzuru var, oda sımsıcaktı…

*   *   *
Zamanın asilzadelerinden meşhur bir Markiz, bir gün şair Voltaire’nin görünce üzerine yürümüş:

—Siz, demiş, ötede beride benim iffetim hakkında fena şeyler söylüyormuşsunuz…

Voltaire gülmüş:

—Aman efendim, nasıl olur, bir yanlışınız var, ben daima yeni ve duyulmamış şeyler söylerim, herkesin dilinde gezen havadisleri tekrarlamaktan hiç hoşlanmam…

*   *   *

Napolyon patavatsız bir adammış. Bir gece eğlentisinde karşısındaki bir çirkin kadını gösterek:

—Kimdir bu mendebur acaba?... demiş. General de:

—Eşimdir, cevabını vermiş. Bundan sıkılan Napolyon sözünü tamir etmek için:

—Onu değil canım yanındakini soruyorum… demiş.

General de derin bir üzüntü içinde tekrar cevap vermiş:

—Kızımdır, efendim…

*   *   *
Meşhur Amerikan mizahçısı Mark Twain bayanın birini sofraya doğru götürüyormuş. O gün fevkalade neşeli olan Twain kadına:

—Ne kadar güzelsiniz! demiş.

Bayan:

Maalesef aynı komplimanla size cevap veremeyeceğim, deyince Mark Twain gülmüş:

—O halde sayın bayan, siz de benim yaptığımı yapın! Yalan söyleyin!

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Memduh Nihat Arşivi