20 kuruş ve ENE

Değer yargıları olmayan okumazsın zahmet edip, çünkü lafı güzaf gelir yazılanlar.

Değer yargısı olanlar okusun ki aynayı yüzümüze tutalım, hep beraber…

Londra'daki caminin yeni imamı şehre gitmek için hep aynı otobüse biniyor ve çoğu zaman aynı şoföre rastlıyormuş. Bir gün, bilet alırken şoför yanlışlıkla 20 "kuruş" fazla vermiş. İmam yanlışlığı oturunca, parasını sayınca fark etmiş. Kendi kendine düşünmüş "20 kuruşu geri versem mi şoföre?"... Ama içinden bir ses diyormuş ki "çok küçük bir para ve şoförün zaten umurunda da değil. Otobüs şirketine 20 kuruş ne fark eder? Bu parayı Allahtan gelen bir hediye gibi... düşünebilirim" İneceği durağa gelince, imam kalkmış ve fikrini değiştirmiş, inmeden önce şoförün yanına gitmiş, 20 kuruşu geri vermiş ve demiş ki : "paranın üstünü fazla verdiniz."Şoför gülümsemiş ve demiş ki : "Siz camiinin yeni imamısınız değil mi? Aslında uzun zamandır sizi ziyaret etmek istiyordum caminizde, İslam’ı öğrenmek için ve bilerek size fazla para verdim nasıl tepki vereceğinizi görmek istedim."İmam inerken nerdeyse bacaklarını hissetmiyormuş, yere yığılacakmış-casına bir direğe tutunmuş ve kendine gelmeye çalışmış, gözlerinden yaşlar dökülerek gökyüzüne bakmış ve demiş ki: "Allah’ım az daha İslam’ı 20 kuruşa satıyordum!"

Durup düşündüğümüzde insanda soğuk duş etkisi yapıyor değil mi?. Ne oldu bize ne yaptık kendimize demeden geçemiyor insan. Geçen günlerde haberlerde izledim, spikerde aynı yorumu yapmaktan kendini alamadı. Haberin konusu okul çıkışı 4-5 kişinin saldırısına uğrayan bir öğrencinin dramı. Yalnız trajikomik, bir dram; ağlarmısın gülermisin duyguları arasında gelgitler yaşıyorsunuz, izlerken. “Bir kişiye, sürü psikolojisiyle saldırılmasıyla başlıyor her şey, döverken kameraya alınıyor, birde ezan okunurken tekme sallayan arkadaşını uyarıyor ezan okunuyor diye anlık bir mola! dayak faslından sonra birde bunun internete verilmesiyle devam ediyor süreç” ve haberlere düşüyor yaşananlar. Cehaletin verdiği cesaretin bu kadarına pes diyorsunuz artık.

Spiker bayan haber başında ve sonunda “Ne oldu bizlere” sorusunu soruyor??? Şaşkın bakışlarla. Ne olması bekleniyor ki! 20 kuruşlara satılan zihniyetlerin, hesapsız kitapsız yaşayan beyinlerin ürünleri bunlar.

Gençliğin tüm değerlerini tırpanlayıp, ondan sonra takkeyi önünüze koyun düşünüyoruz… Ne oldu bize? diye. Tabi sözüm başta kendim olmakla beraber, toplumun geneline, neyi ekiyorsak onu biçiyoruz bu kadarını anlamak bile yeterli velhasıl.
Toplum bireysel değişir, biliyoruz ki toplumsal değişim biranda mümkün değil. Etki - tepki ile verileni almaz, olanı bozmaz, toplum. Zaten bizde zamanla yozlaşmadık mı? Gıdım gıdım koparmadılar mı değerlerimizi bizden, bireysel değişimlerimizle başlamadı mı her şey. Maddeci bir dünyada, insanı bir madde gibi gören nesiller yetişiyor bu topraklarda.

Ki bu topraklar hümanizmi ile kaç kıtayı kolunun kanadının altına almış, huzur veren gönüllerin merkezi olmuştu. Bugün ise tablolara bakıp, yeise kapılmak gibi lüksümüz yok! Tablolara şekil vermek sizin, bizim elimizde… bu kadar basit aslında.

Olaydan hareketle, genellersek; 20 kuruşun hesabını yapmayan ailelerin, toplumun evlatları bu evlatlar. Nerden geldiğini nereye gideceğini bilmeyen fertler, içsel hesapta kaybedenler güruhu. 20 kuruş hesabıyla başlar her şey. Siz ne kadar iman ve ibadet ehli olursanız olun rızkınızda haram varsa şeytan bile uğraşmaz sizinle, boşuna yatar kalkarsınız secdeye, örtünüz, sakalınız, okuduğunuz hatimler, ifa ettiğiniz haclar boşuna vesselam. Rızkında haram olanın duası makbul olur mu duası makbul olanın ameli şer, duası şer olur mu, yetiştirdiği evlat topluma bela olur mu?

Lütfen okurken beyninizde ki çuvaldızları birbirinize batırmayın, alın iğneyi önce kendinize batırın bakalım. Ene’yi yok etmeden hüve olmaz, ben diyenden adam olmaz. Vesselam…