Tükürün!

Tükürün cebhe-i lâkaydına Şark'ın, tükürün!

Eskiden bize derlerdi ki “Avrupa’nın medeniyetini alın gerisini çöpe atın”
 Türk milletine ilk okul sıralarından itibaren Avrupa’nın medeniyetinin büyüklüğü anlatıldı.
 Cumhuriyetin kurucusu Atatürk’ten tutunda Bu günkü başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a kadar her Türk lideri hep aynı yolu gösterdi.
 “Batı medeniyeti,”
 Tek amaç..!
 “Muasır medeniyet seviyesine erişmek.”
 İlkokula başlayan çocuklarımıza, ilk öğrettiğimiz konu bu oldu.
 Hayata yeni başlayan tazecik beyinlere ilk nakşedilen bilgilerden birisi hep batı medeniyetinin erişilmesi zor ama imkansız olmadığı anlatıldı.
 Batı medeniyeti bizim için ulaşılması gereken tek hedef olarak gösterildi, medeniyet denince batının medeniyetinden başka bir medeniyet yokmuş gibi davranıldı.
 Peki, bizim medeniyetimiz nerede idi.?
 Önümüze konan tarih kitaplarında, hep yüz bine kişiye karşı elli bin kişiyle kelle koparan muhteşem bir ordudan başka ne anlatıldı.
 Efendim batının sadece teknolojisini alın, ilminden, bilgisinden faydalanın, gerisini görmeyin telkinleri ne kadar gerçekçi idi.
 Biz bunu düşündük de batı boş mu durdu.
 O da biz ve bizim gibi ülkelerin bu düşüncelerini aldı ve üzerinde çalıştı, bir sonuca vardı.
 Öyle bedavaya teknoloji yok dedi.
 “Ben teknolojimi satarken medeniyetimi de satmam lazım.” Düşüncesini benimsedi ve öylede oldu.
 Bize batının sadece medeniyetini alın diyen Cumhuriyet kurucuları, ilk önce kendileri batının fötr şapkasını başına geçirdi, hemen ardından meclisin en tepesindeki Meclis başkanına da frank giydirdi, bununla medeni olduğunu sanan ileri görüşlü aydınlarımız(!) Anadolu da ki bacımın baş örtüsünden de rahatsız oldular. Yanlarında gezdirdikleri bayanların da başını açarak halka örnek gösterdiler.
 Neden?
 Avrupa medeniyetine uyum sağlamak için.
 Cumhuriyetimizin ilk teknolojik gelişimi şapka ile olmuş.
 Peki şapkanın içinden ne çıkmış,
 Yüzlerce hacı, hoca ve din ehli insanların kellesi..
 Çünkü, Cumhuriyet Osmanlıyı düşman görmüş, Hilafete savaş açmış, Din alimlerini Cumhuriyet düşmanı ilan etmiş, Darağaçlarına ilk önce halk içinde dini hassasiyeti ön plana çıkmış hocaları göndermiş.
 Kendi medeniyetini yok saymış,  söylem başka eylem başka olmuş hep.
 Acaba, şimdilerde İstiklal mahkemelerini yeniden masaya yatırmak istemenin arkasındaki düşünce yok saydığımız medeniyetimizi yeniden hayata geçirmek mi?
 Bu gün ise, medeniyeti, kendi halkını darağacına göndererek arayan rejimin düştüğü duruma bak.
 Geçmişte ecdadımın önüne diz çöküp yalvaranlar, bu gün karşımıza geçmiş,  Dünya karşısında milletimizi küçük düşürmek için siyaset yapıyorlar.
 Ve biz Fransa’ya, daha önce yok saydığımız ecdadımız Kanuni sultan Süleyman Han’ın medeniliğini, adaletini örnek gösteriyoruz.
 Şimdiye kadar bu medeniyeti neden görmedik bir bilen çıksın ve söylesin lütfen.
 Sözüm ona bu gün 1923’lerin hesabını sormaya kalkan Fransız parlamentosu, yirminci yüzyılda, Avrupa’nın ortasında Bosna da binlerce Müslümanı katleden dindaşlarına, o gün nedense hiç kılını kıpırdatmamıştı.
 Şunu hepimiz bilelim ki;
 Bunların tek derdi var o da İslam. 
Aslında geçmişten bu güne batı, hala aynı nakaratı söylemeye devam ediyor.
 Biz de, medeniyeti hep batıda görerek bu nakarata yüz yıldır destek çıkıyoruz.
 Ben, siyasette batının bize karşı her zaman düşman olduğunu anlatan bir tek siyasetçi tanıdım.
 Rahmetli, Prof. Dr. Necmettin Erbakan..
 Rahmetli Erbakan’ın,  siyasi hayatında, her kürsüye çıkışın da, konu batı olunca söylediği bir cümle hala kulaklarımda çınlar. “Küfür tek millettir.”
 İslam’la ilişkisi olmayan milletler, küfre gark olmuş topluluklardır ve onlar İslam karşısında her zaman tek millet olmuşlardır.
 Tarihteki haçlı savaşları buna en güzel örnektir.
 Daha dün Amerika Irak a saldırdığında Amerika başkanı George w Bush Haçlı seferlerinin devam ettiğini söylemişti.
 Bizi Avrupa birliğine almamak için direnen batının tek korkusu var, o da İSLAM
 Ama,  hiç korkunuz olmasın ki, Batı denilen o muasır medeniyet şimdi kendi  kendini sokan bir akrep haline geldi.  Artık batı denince yaşlanmış çehreler, işsiz güçsüz gençler, esrar, eroin bağımlısı nazi fırlamaları ve dağılmış aileler akla geliyor.
 Bu gün Fransa parlamentosunda yaşanan bu gelişmeler, yıllardır bizi her fırsatta sırtımızdan hançerlemeye çalışan batının uyguladığı son örnektir.
 Merhum milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy, Müslümanlara karşı her zaman vahşice davranan batının medeniyetine ve insanlığının yüzüne tükürmüş,  Çanakkale harbinden sonra şu meşhur şiirini kaleme almıştır.
 Tükürün cebhe-i lâkaydına Şark'ın, tükürün!
 Kuşkulansın, görelim, gayreti halkın, tükürün!
 Tükürün milleti alçakça vuran darbelere!
 Tükürün onlara alkış dağıtan kahpelere!
 Tükürün Ehl-i Salîb'in o hayasız yüzüne!
 Tükürün onların aslâ güvenilmez sözüne!
 Medeniyet denilen maskara mahlûku görün:
 Tükürün maskeli vicdânına asrın, tükürün!
 Hele İ'lanı zamanında şu mel'ul harbin,
 "Bize Efkar-ı umumumiye si lazım Garb'ın ";
 Oda ALLAH'ı bırakmakla olur herzesini,
 Halka iman gibi telkin ile , dinin sesini
 Susturan aptalın idrakine bol bol tükürün
 Yine hicran ile çılgınlığın üstünde bu gün ,
 Bana Vahdet gibi bir yar-ı musiad lazım
 Artık ey yolcu bırak  Ben Yanlız Ağlayayım.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali Demirayak Arşivi