RAMAZANDA, TARAFINIZI BELİRLEYİN!!

Mübarek ramazan bereketiyle geldi.

Huzur, mutluluk arttı,

İbadet arttı,
 Alışveriş arttı.
 Her yerde bir ramazan etkinliği göze çarpıyor.
 Konya bir başka, İstanbul’da Eyüp bir başka, Ankara’da Kocatepe bambaşka, Şanlıurfa da Halil İbrahim cami daha bir başka.
 Akrabalar arasında davetler artıyor, insanlar birbiriyle kaynaşıyor.
 İş yerleri işçilerine iftar programları düzenliyor,
Belediyeler iftar çadırları kuruyor.
İnsanlar biri birlerine daha saygılı davranıyor, hürmet gösteriyor.
 Bu ortam, hem  İslam dinin güzelliğini, hem de bereketini ortaya koyuyor.
 Akşam bütün İslam alemiyle aynı anda iftar etmek ne güzel bir mutluluk, yaşamadan anlatılamaz gerçekten.
Herkes “ALLAHÜEKBER” ezan nidasını bekliyor.
Kimsenin kimseyi zorladığı yok, hiç kimsenin diğerinin elini tuttuğu falan da yok, Ama sadece bir bölgede bir milyon belki de iki, belki de üç milyon, genelde Türkiye’miz için tahmini  otuz, kırk  milyon insan O nidayı bekliyor.
ALLAHÜEKBER (Allah Büyüktür) 
 O’nun için orucumuzu tutuyoruz, O’nun için iftarımızı açıyoruz, O’nun için ibadet ediyoruz.
 Ezanın okunmasıyla her bir yerde insanlar besmele ile oruçlarını açıyorlar tatlı bir telaş başlıyor sofralarda.
İbadeti başarıyla tamamlamanın bir hazzı oluşuyor insanlarda.
Allah’ım; sana verdiğim sözü tuttum Ya Rabbi.
Senin için orucumu Tuttum Allah’ım, Senin rızan ile orucumu açıyorum, Hamd olsun verdiğin nimetlere, Sağlık ve afiyete. Yeniliyor içiliyor.
Yemekten sonra eller semaya açılıyor.
 
 Şimdi ise şükür ve isteme zamanı .
 Nigmeti  Celilullah, bereketi  Halilullah, Şefaat Ya Rasulullah, Geçmişlerin ruhu için, Bakide kalanların selameti için, soframızın bereketi için Bilhassa Allah rızası için el Fatiha. 

XXXX

 

 

İslam’ın ibadet anlayışı işte bu..
 Fakat zamanımızda bazı olumsuzlukları da yaşadığımız bir gerçek.
 İslami inancının güzelliklerini, Allah’ın öğretilerini, yeni yetişen nesle tam aktaramıyoruz. Bazı şeyler zaman zaman aksıyor gibi.
 Şehirlerde, lokantalar, büfeler açık, kıraathaneler çalışıyor, çay ocaklarının müşterileri pek eksilmemiş gibi görünüyor.
 Bunlar olabilir, kimsenin namazına , orucuna karışamayız tabi ki.
 Ama, bir Müslüman şehrinde yaşıyorsak ve her hangi bir sebeple de olsa toplu yapılan ibadetlere katılamıyorsak en azından saygı göstermemiz gerekir.
 Normal bir günde dahi bir düğün ortamında ezan okundu mu davulcu dahi tokmağını sallamayı hemen bırakır.
 Hem de herhangi birinin ikazını beklemeden yapar bunu.
 Üniversite eğitimi almış gençlerin, parklarda, bahçelerde veya çay ocaklarında, veya açık lokanta mekanlarında yiyip içmeleri, gözünüzün içine baka baka yüzünüze doğru sigara üfürmeleri  can sıkıcı oluyor elbet.
 Eskiden, bilakis İstanbul da, Yahudi ve Ermeni vatandaşlarımızın çokça yaşadığı dönemlerde, onlar bile Müslüman komşusunun ibadetine saygısından, ramazan çıkana kadar açıktan bir şey yemezlermiş. Dahası akşam iftarlarına Müslüman komşularına iftariyelik ikramlarda bulunurlarmış.
 Onlar Yahudi idi,
 Onlar Hıristiyan idi.
 Allah’ın yüce dini İslam’a ve onun gereklerini yerine getiren Müslüman komşularına saygıda kusur etmediler.
 Şimdi ise açıktan oruç yemeyi demokratik özgürlükle açıklamaya çalışan Müslümanlara(!), onların durumu açıklayıcı bir örnek olur sanırım.
 Bir kişinin adını Ali, Osman, Mustafa, Ahmet veya Ayşe, Emine Zeynep olması bir taraf olduğunu gösterir.
 İsim bir kimliktir.
 Yukardaki isimleri taşıyan insanlar Müslüman tarafıdır ve ona göre davranmak zorundadır. Benim adım Ömer ise ben Hz Ömer’in yolundayım demektir, Benim Adım Ayşe ise ben Hz Aişenin ahlakına tabiyim onun yol dostuyum demektir. Değilse O isimleri taşımanın bir anlamı da kalmaz ki.
Hans ile Hüseyin’in bir mana farkı olması lazım, Agop ile Yakup bir olur mu? Taraf olmayan kişiler bana göre kimliksiz insanlardır.
Bu kişiler;
 Kendi öz kişiliğini kuramamış, kendini akıntıya bırakmış içi boş bir pet şişe, veya merdivenlerden yuvarlanırken çok ses çıkaran, aslında bir işe de yaramayan içi boş küflü bir  tenekeden farksızdırlar.
 Müslüman, Allah (c.c) tarafıdır,
 Müslüman, Hz İbrahim (a.s)’ın tarafıdır,
 Müslüman, Hz Muhammed(a.s)’ın tarafıdır.
 Olmak da zorundadır.
XXXX
Hz İbrahim (a.s)’ı ateşe atmak için Nemrut tarafından hazırlanan ateşin yakılması ile bütün gökteki kuşlar ve de yerdeki tüm  hayvanlar, ateşin azametinden  kaçışmaya başlamışlar.
Bir serçe ise,  gagasına aldığı bir su zerresi ile ateşe doğru uçuyormuş, onu gören diğer kuşlar demişler ki:
-Ey serçe ters gidiyorsun o tarafta Nemrut’un İbrahim (a.s)’ı yakmak için hazırladığı çok büyük bir ateş var, daha ileri gidersen sende yanarsın.
Serçe derki:
- Biliyorum bende gagamdaki su ile zaten ateşi söndürmek için gidiyorum.
 Bunun üzerine diğer kuşlar hayretle derler ki:
 -Sen aptalmısın ey serçe, senin gagandaki su o ateşin zerresini söndüremez, dön geri.  
 
Serçe :
-Olsun der “Hiç olmaz ise tarafım belli olur.”
 Allah İnsanoğlunu  serçeden daha üstün bir akılla donatmış.
 Kullanabilene…

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali Demirayak Arşivi