Öğretmen Ne İş Yapmaz?

Önceki yazılarımdan birinde “Öğretmen ne iş yapar?” diye sormuştum. Yazıya gelen tepkilerden konunun ne kadar hassas ve mühim olduğunu yeniden görmüş oldum. Gerek e-posta yoluyla gerekse bana ulaşarak düşüncelerini dile getiren okur ve dostlarımız, meselenin aslında ülke meselesi olduğuna vurgu yapıyorlardı.
 

Önceki yazımızda özellikle dikkat çektiğimiz bir noktayı hatırlatarak başlamak gerekir; öğretmenlik mesleğinin bir standardı yoktur. Bunu, tabir yerindeyse, çıkan ürünün çeşitliliği bakımından söylemekteyiz. Herhangi bir ölçü birimi ile ölçmeye tâbi tutamazsınız öğretimi ve eğitimi. Standart olarak, fiziksel mekânları hazırlayabilirsiniz, sınıf boyutları, donanım gibi. Müfredatı belirlersiniz, konuları dağıtır, bu konuları çeşitli malzemeler yardımıyla yayımlarsınız. Belki bir de öğretmenin maaşını belirlersiniz. Ne yazıktır ki, bu belirleme bile öğretmen memur statüsünde olduğu içindir, değilse eğitim öğretim yaptığı için değil.

 
Kırk dakikalık bir dersin ederini, sınıftaki öğrencilere kattığı değeri, verdiği terbiyenin kıymetini ölçerek verilmiş bir standart belirlemek imkânsız gibi görünüyor. Esasen bu noktayı her öğretmen de bilir ve bunun yüzünden aldığı maaşı öğretmenlik yaptığı için değil, memurluk yaptığı için hak ettiğini düşünür. Öğretmen, öğrencisinin iyi bir fert olduğunu gördüğü zaman emeğinin karşılığını alacağına inanmıştır. Bu arada, maaşla öğretmenlik ederini ölçemeyeceğime inansam da, şu şartlarda alınan maaş için şükretmeyi de ihmal etmemek gerektiği kanaatindeyim.
 
“Öğretmen ne iş yapmaz?” sorusu aslında derin bir paradoks taşıyor. Öğretmenin “ne” yapmadığı, “ne” yaptığı ile katiyen doğru orantılı değildir. Kimi zaman, kırk dakikalık bir matematik dersinde, dersi bırakmak zorunda kalan bir öğretmen, ders yapmamaktadır da belki sınıfta olan bir olayı çözmek durumunda kaldığı için, öğrencilere hayatla ilgili çok önemli ipuçları vererek, hem rehberlik hem ebeveynlik yapmış olmaktadır. Kendine verilen müfredatı ki denetmenler (eski ifadeyle müfettişler) öncelikle bunu denetler, takip etmemiş olmaktadır, lakin kimi zaman, iki ile ikinin çarpımının dört etmesi, bir çocuğun ruhunda oluşan fırtınaların dinmesinden çok da önemli değildir.
 
Öğretmenliğin, meslekler arasında kariyer olmak bakımından bence ayrı bir yeri vardır. Bugün hala çocukların ekseri önce “öğretmen olacaklarını” ifade ederler. Bu, çok doğal bir durumdur da zaten. Topluma şekil vermek öncelikle bireyden başlar ve birey öğretmenden şekil alır. Aslında, öğretmenlik öncelikle kişinin baba ve annesine düşer lakin bu görev öyle karmaşık ve geniş bir alandır ki muhakkak bir başka öğreticiye ihtiyaç duyulur.
 
Bugün, verim ve üretim arasındaki ilişki çoğunlukla istatistikî verilerle ve kapitalist bir bakış açısıyla değerlendirilmektedir. Harcanabilen ve tüketimi esas alan bir üretim anlayışı hâkim olmuştur. Materyal ve kapital konuyu hep somut çerçevede, sayılarla ifadeleştirmeye daha yatkındır. Bu durum, öğretmeni de sayısal ölçümlerle değerlendirmeyi öngörmektedir. Kırk dakikalık bir derste bir öğretmenin ortalama otuz öğrenciye, neyi nasıl verdiğini ya da hangi öğrenciye ne kadar verip vermediğini ölçebilecek bir ölçme aracı henüz yoktur. Toplumda yayılan, çalışma saati ve karşılığında alınan ücret dengesinin gözetilmesi, özellikle öğretmenlik mesleğini statikleştirme çabasının bir sonucudur. Oysa birçok meslek gibi öğretmenlik de dinamik ve donukluğu kabul etmeyen bir meslek dalıdır.
 
Bu tespitlerin yapılmış olması, bizzat eğitim öğretimle ve bunu fiziksel olarak yürüten öğretmenlikle alakalı bir durumdur. Ülke şartları, öğretmen de olsa bireyin tarzı ve yapısı, politik süreç, çağın gerekleri gibi etkenler, mesleğin gidişatını etkileyecektir. Önemli olan bu etkinin, öncelikle öğrencileri ve hemen ardından öğretmenleri olumlu yönde oluşmasını sağlamaktır.

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hakan Bahçeci Arşivi