12 Eylül 2010 yılında yapılan referandumda mevcut anayasanın Türkiye’yi artık taşıyamadığı, değişmesi gerektiği oylandı ve halkın çoğunluğu değişmesi yönünde oy kullanmıştı. Bu değişimle ilgili Meclis, yeni yasama döneminde aktif bir çalışma içine girdi. Her şeye rağmen bir uzlaşma komisyonu kuruldu ve çalışmalar başladı. Bu çalışmalar bağlamında, Anayasa Platformu “Türkiye Konuşuyor” toplantılarının ilkini Pazar günü Konya’da yaptı.
Pazar günü çok yoğun kar yağışına rağmen, Konya’daki toplantıya katılım şaşırtıcı bir şekilde oldukça yoğundu. Bunu Türkiye’de ilk kez bir anayasanın halkın katılımıyla yapılmasına ve çağrılan kitlenin kendi görüşlerine verilen değerin önemi olarak algılayabiliriz.
Türkiye Buluşmaları’nın Konya’dan başlaması pek çok bakımından önemli. Öncelikle böyle önemli bir çalışmanın Anadolu’dan başlaması ve Anadolu halkının görüşlerinin alınması mühim bir durum. Şimdiye kadar anayasalarla ilgili sıkıntı çeken ve mağduriyetini yaşayan insanların bu kez yapan tarafta bulunması gerçekten Türkiye’nin normalleştiğinin göstergesidir.
Bu normalleşmeyi Platformun açılış konuşmasında Meclis Başkanı Cemil Çiçek’ten de duyduk. Meclis Başkanı diyor ki; “Biz yeni bir anayasa yazmıyoruz, yapıyoruz. Yazacak olsaydık 12 kişilik komisyon Ankara’da oturur, taslak bir metin ortaya çıkarır ve önünüze sunardık”
Gerçekten milletin tüm unsurlarıyla katılımı olacak bu anayasa en azından şimdilik izlediği yol itibariyle milletin ihtiyaçlarını giderecek görüntü içinde. Pazar günkü, Konya’dan katılım ve akşam saatlerine kadar süren müzakere ve istişarelerde umut içinde olmamız için yeterli göstergeler.
Tabi bazı çekincelerimizi de paylaşmalıyız.Yeni anayasa ile ilgili özellikle Konya STK’larının çok daha dinamik ve katılımcı olması gerekiyor. Özelliklede sosyal yönü ağır basan STK’lar. Zira Türkiye’nin %99’u Müslümanken bu anayasada Müslüman halkın ihtiyaçları net bir şekilde dile getirilmeli. Açıkçası ilk izlenim bu konuda çok pasif kalındığı, Müslümanların temel dini yaşayışlarıyla ilgili talepleri yokmuş gibi bir izlenim verildiğini düşünüyorum.
Çoğunlukla duyduğumuz, ifade özgürlüğü, düşünce hürriyeti, azınlık hakları, basın ve işçi hakları söylemlerinin yanında Müslümanların dini yaşama haklarının esamesi okunmuyor. Madem toplantılar Konya’dan başladı, Konya bu konuda net bir görüş söylemeliydi. Bu konuda çok fazla görüş bildirmek ve kamuoyu oluşturmak gerekiyor.Tabi böyle bir kaygımız varsa!
YENİ ŞAFAK 18 YAŞINDA
Pazartesi Yeni Şafak’ın 18. kuruluş yıldönümüydü. Artık ağırlığı gittikçe artan bir gazete var elimizde. Yeni Şafak’ın 18. kuruluş yıl dönümü sebebiyle tebriklerini ileten dostlarımızın hepsine teşekkür ederim.
Bu konuda özellikle bizim için güzel bir yazı kaleme alan Türkiye Yazarlar Birliği’nin yeni Başkanı M.Ali Köseoğlu’na ayrıca teşekkür eder ve yeni görevinde içten başarılar dilerim.
TYB’nin emin ellerde olduğu, mesajında gizli olan M.Ali Köseoğlu’nun gazetemize tebrik yazısını sizlerle paylaşmak istedim.
“Yazmak gibi bir çileye talip olmak gerçek bir erdemlilik halidir. Yeni Şafak birbirinden değerli yazarları, 18 yıl boyunca Türkiye’nin ufkunu açacak kıymeti yıllar sonra bile hissedilecek kelimelerini büyük bir titizlikle yazıya dökmüşlerdir. Yeni Şafak kurumsal kimliğimin 18. yaşını kutlarken, asıl ona emek veren sizlerin değerli yazarlarınız ve gazeteci arkadaşlarımın da nice bereketli senelere ermelerini dilerim.
Türkiye’nin Birikimi sloganını hak eden Yeni Şafak Gazetesi’nin 18. yaşını bu duygularla kutluyorum.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.