Tarım Bakanı Mehdi Eker de Necip Fazıl'ın Maya tutan gençlerindenmiş

Malum, içinde bulunduğumuz bu hafta,

25 Mayıs, üstadın vefat günü,

Ankara’da çeşitli ortamlarda Necip Fazıl Kısakürek anılıyor.

Bunlardan bir tanesi de, dün akşam AKP genel merkezinde, gençlik kollarının davetlisi olarak Yahya Düzenli’nin kürsüde oturacağı Necip Fazıl konferansına gidiyoruz.

Yahya Düzenli kimdir?

Kendisi tanıdığım en iyi Necip Fazıl uzmanı olup da, bu konuda tek bir kitap bile yazmamış bizim camianın entelektüellerindendir. !!!!

Dün sitemime yolda müjdeyi verdi, kitap baskıya hazırmış,

İnşallah çıkınca onu da burada yazarız,

Akşam bize sürpriz olan, Tarım Bakanı Mehdi Eker’de dinlemeye gelenler arasındaydı.

Salonda herkes, Bakan Eker, sürpriz yapıp geldi, hadi kürsüye çağırmasak ayıp olur cinsinden bir davetle kürsüye çağrıldı derken,

Karşımızda Üstadın “Büyük Doğu”  talebelerinden biriyle karşılaştık,

Açıkçası salonda Yahya Bey dâhil kimse onun bu yönünü bilmiyormuş,

Sayın Bakan, Necip Fazıl’ın 1940’da “Maya tutan gençliğin” adresi olarak ortaya koyduğu “Büyük Doğu”suna” daha ortaokul 1. sınıfta katıldığını öğrendik.

Eker, Lise 1. sınıfta Diyarbakır’da “Büyük Doğunun” şubesini açan kişidir.

Üstadın “Poetika” adlı eseri üzerine yaptığı edebi tahlil,

Necip Fazıl mücadelesi ve üzerine anlattığı ayrıntılar açıkçası benim ağzımı açık bıraktı,

Yahya Düzenli’nin de, ağzı açık kaldı ve zaten bakanın kendisine de söyledi,

Eker’le konferans sonrası biraz baş başa kaldık,

Daha başka şeylerde söyledi, ama onlarda başka bir yazının konusu olsun,

bu yazıyı Necip Fazıl’a ayırdım,

Necip Fazıl 1983’de vefat edilip İstanbul Eyüp’e defnedilene kadar,

Toplam 120 eser yazdı,

Yazıları hayatın tüm şubeleri üzerineydi,

Tam 11 kez hapse girdi,

Büyük Doğu mücadelesini 1939’da başlattı,

Necip Fazıl, 1939’da Çile’yi yazdığında doktorlar kendine entelektüel krizi koyar,

Baya bir zaman yeme içmeden kesilir,

“Sanma bu teker kalır tümsekte” dediği,

Zindandan Mehmede mektup şiirini,

27 Mayıs darbesi sonrası hapse girdiği bu günlerde ortaya çıkar,

1942’de CHP, Şükrü Saraçoğlu hükümeti sırasında,

“Allah” kelimesinin tüm matbuat neşriyatında yasaklanması emri üzerine,

Necip Fazıl, Büyük Doğu’nun bir sonraki sayısını “Allaha itaat etmeyene itaat edilmez” manşetiyle çıkardı ve hemen hapse girdi,

Fransa Sorbon mezunu felsefecidir,

Dedesi bir Osmanlı Paşasıdır,

Ama hayatını değiştiren asıl olay 1934’de, 30 yaşındayken Abdülhakim Arvasi ile tanışması sonrası başlar.

Daha 19 yaşında fikir dünyası şekillenmeden “Allah” diye yazdığı şiir ilerde gireceği virajın ilk işaretçisidir.

Yahya Bey, bu konuda yazarın hayatını 30 yaş evveli ve sonrası diye bölmek üstadın olgunlaşma evresini yok saymak olacağından bu ayrıma şiddetle tavır koyuyor ve haklı da.

Yahya Bey, üstat için, Allahın bu coğrafya ya bir lütfü derken, 1934 sonrası dere asıl yatağını buldu diye niteliyor.

Necip Fazıl romanda Balzac beğendiği yazardır,

Şair olarak Fransız Bodler ve Rimbeod’u sever,

Rimbeod’un da ölürken “Allah Kerim” diyerek öldüğü rivayet edilir,

Dönemin yazarçizerleri Peyami Safa, Abidin Dino, Bedri Rahmi Eyüpoğlu, yakın dostlarıdır,

Şair Sezai Karakoç, Büyük Doğunun sürekli yazarıdır,

Üstat, Türkiye’de İslam’ın bozulmasını, Allahın ilahı ihtarı olarak algılar, 

Son şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi Mısır’da ölene kadar Necip Fazıl’ı yakından takip eder sürekli mektuplaşırlar,

Üstat 1983’de öldüğünde arkada bıraktığı “maya tutan gençliğine” vasiyeti,

Tam bir manifesto niteliği taşır,

 “Allah dostlarını ve düşmanları sakın unutma,

 
Hele hele düşmanlarını asla ama asla” sözleridir.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Taner Aydın Arşivi