
Taner Aydın
İskender Paşa cemaati ne yapıyor
Yayınlanma:
12 Hazirana sayılı gün kala
Seçim atmosferi iyice ısındı,
Liderler son mitinglerini yapıyorlar,
Kararsız seçmen azaldı,
Kamuoyu araştırmaları AK Partinin açık ara seçimleri kazanacağını söylüyor.
Tek soru acaba mecliste kaç parti olacak,
Üç partimi, yoksa dört partimi olacak,
İskender paşa Cemaati ve Süleymancıların oylarının rengini MHP olarak açıklayınca mecliste artık dört parti olacağından kendimce şüphem kalmadı.
MHP baraj vizesini aldı.
Ama iki cemaatin de oylarının rengini MHP olarak açıklaması, hele hele İskender paşa cemaatinin neden MHP’ye oy verilmeli açıklamaları beni tatmin etmedi,
Süleymancılaraysa diyecek lafım yok onlarınki bana hiç sürpriz olmadı !!!!
Derken bu sabah “oy vermek” başlıklı bir e-mail aldım, yazının üstat Necip Fazıl’a ait olduğu yazıyordu ancak bunu doğrulatamadım, ancak gelen e-maili içerik olarak aynen sizlerle paylaşmak istedim;
“Oy vermek, ciddi ve önemli bir eylemdir. Büyük sorumluluktur.
Bir pusulayı gidip sandığa atmaktan ibaret bir eylem değildir, oy vermek…
Düşünme, izleme, araştırma, sorup soruşturma, danışma ve yeniden düşünme eylemlerinden sonra yapılması gereken mühim bir eylemdir.
Hiçbir ön şartın ya da ön kabulün veya ön yargının etkisi altında kalmamaya çalışarak yapılması lazım olan bir tercih cehdidir.
Oy vermemek ya da oy pusulasına tercih yapmamak veya pusulayı herhangi bir şekilde heba etmek, yani bu mühim görevi hakkıyla icra etmemek, azim bir hatadır.
Hiçbir oy boşa değildir, eğer ciddi manada düşünme, araştırma, danışma neticesinde verilmişse…
Oy da Allah rızası için, O’nun rızasını kazanmayı düşünerek verilir. Her işimizin ve gücümüzün öncesinde “niyet” sorumluluğumuz vardır zaten. Oy verme eylemi de hesap verme - ahiret günü düşüncesiyle, sevap-günah sorumluluğuyla gerçekleştirilmelidir.
Ülkemiz, son 200 yıldan beri, Hakk ile Batıl, İman ile Küfür, Şirk ile Vahdaniyet mücadele ve mücahedesinin en yüksek düzeyde sürdüğü bir cephedir.
Oy vermek de bu mücadele ve mücahedenin bir süreğidir. Sandığa giden her bir Müslüman, bu büyük davayı başarıya taşımanın bilincinde olmalıdır.
Hatta her işimizde bu büyük davayı düşünmek ve öne almak zorundayız, en basit gündelik uğraşlarımızda bile…
Oy; ilk önce din için, vatan için, namus için verilir; sonra iş, güç, aş düşünülür.
Birlik ve beraberlik için, daha büyük birlik için, Müslümanların Birliği için verilir. Birliği sağlayabilecek olana verilir.
Menfaat ve dünyalık için oy vermek veya vermemek, doğru bir eylem değildir.
Kızmak ya da beğenmek ile oy verilmez. Akıl ve gönül ile beyin ve kalp ile verilir.
Yalancıya, düzenbaza, haine verilmez oy; dürüst, sadık ve doğru olana verilir; iyilere ve Salih olanlara verilir.
Beceriksize, iş bilmeyene, başarısıza değil; çalışkan ve iş bilir adamlara verilir oy.
Parası pulu olanlara değil; bilgili, görgülü ve yürekli olanlara oy verilir.
Sesi çok çıkana, yaygara yapana, hakaret edene değil, efendi ve medeni olana verilir oy.
Eline, diline, beline hâkim olanlara oy verilir.
Nefsini putlaştıranlara verilmez oy, kendini terbiye etmişlere verilir.
Makam ve mevki için, şan ve şöhret için, para ve pul için ortaya çıkanlara oy verilmez, bunlar için ortaya çıkanlara ancak ders verilir.
Millete ve onun değerlerine sırtını dönmüşlere katiyen oy verilmez, büyük vebal vardır çünkü.
İnsana, insan haklarına saygı duymayanlara oy verilmez; herkesi kendinden değerli görenlere verilir.
Mümine, Müslüman’a, Salih olanlara hatta müttakiye oy verilir.
Gruplar, topluluklar, partiler ancak Hakk ve hakikat içindirler; Hakka ve halka samimiyetle hizmet için vardırlar. Gerçeğe arkasını dönen, halka yukarıdan bakan partilere oy verilmez.
Dünya görüşü ve temel anlayışı düzgün olan partilere oy verilir.
Ruhu ve felsefesi bozuklara verilmez.
Birbirlerine saygılı olan, dava arkadaşlarını koruyan ve kollayan, iyi organize olmuş partilere oy verilir.
Reklamcılık, kapitalizmin insanları aldatma organizasyonu olmuştur; her bir reklamın arka planına çok iyi bakmak lazımdır. Çok ve iyi reklam yapana değil, doğru söyleyene ve haklı olana verilir oy.
Geçmişi temiz adamlara ve partilere verilir oy.
Geçmişindeki hatalardan pişman olup özür dinleme ve kendini düzeltme erdemine ulaşmış olanlara verilir.
Partiler, hizmet için ancak birer vasıtadır; partileri kutsallaştıranlara verilmez oy. Partizanlık bize uymaz, 1400 senelik tarih, medeniyet ve ahlakımızda asla yeri yoktur. Bizde vasıta, ancak alet hükmündedir, işe yaradığı sürece kullanılır, işi bitince bir kenara konulur. İş gören araçtan da güzelce istifade edilir.
Bir başka insana ya da partiye oy veren arkadaşımızın, dostumuzun, kardeşimizin tercihi elbette saygındır. Bununla birlikte “Şuraya, şunlar için oy verilmesi daha doğrudur” diye bir kardeşimize öneride ve hatta telkinde bulunabiliriz. Ama asla “emir” veremeyiz.
Emirle verilmez oy; verilirse emir alan isterse buna uymaz; çünkü oy, özgür irade ile verilir. Her oy, verenin sorumluluğundadır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.