
Taner Aydın
Recep Konukda bir öğretmenmiş
Yayınlanma:
Ersal’ın “Öğretmenin yolculuğu” kitabından yer verdiğim manzum bir hikâye sizlerden çok fazla ilgi gördü,
Kitap yeni baskısına hazırlanıyor.
Elimdeki kitabı okumaya devam ettikçe içinden enteresan isimler de dökülmeye başladı
Bunlardan biri de Recep Konuk oldu.
Konya Şeker Fabrikası Yönetim Kurulu Başkanı.
Kendisini televizyon, gazete dışında hiç tanımam,
Hiç karşılaşmadık,
Hiçbir ortamda da bir araya gelmedik.
Bu kitaptaki bir hikâye nedeniyle,
Onun da uzun zaman, eğitim ordusunun bir neferi olduğunu öğreniyorum.
Kitap tam da Nazım Hikmet’in tarif ettiği gibi “memleketimden insan manzaraları” ile dolu.
Recep Konuk’un hikâyesi, “Dünyaya kafa tutan Türkmen Camii köyünün yoksul çocuğu diyerek başlayıp,
Konya ovasının beşinci mevsimi diyerek bitiyor”.
Ersal’ın, Öğretmenin markalaşan yolculuğu ifadesine tam bir örnek.
Bakın Konuk’un hikâyesi Konya Çumra da başlar.
Nazım Hikmetin bir Anadolu kasabası vardır ya hep gömülmek istediği o türden öyle bir yer işte..
….
Türkmen Camii Köyünün yoksul çocuğu, zengin düşlerini geleceğe hazırlıyordu
Gökkuşağının altında…
Bir kırlangıç ömrüdür çocukluk, acısıyla hep güzel hatırlanan ve çarçabuk geçen genç bir delikanlıdır artık Recep.
Üniversite yollarında kurduğu düşlerin otağını hazırlarken terör pusu kurmuştur okuma ufkunun rengine.
TRT de Tuna Huş ismini söylüyordu tok sesiyle “ Üniversite öğrencisi Recep Konuk açılan ateş sonrası ağır yaralandı”
Kutsal bir geceydi gül teninden akan kan ateş düştü baba ocağına.
Anne duası karışırken gözyaşlarına, hayata direnen gözleri “henüz yapacak çok şey var “ dercesine açıldı.
…..
O gün söz verir kendisine hayata inat yaşayacak, bir değil hem de iki üniversite okuyacaktı. İlk görev yeri peygamber diyarı Urfa olur.Heybetli görümüne inat tahta valiziyle çıkar gün ağarırken yolculuğuna..
Bilecik’te verilen molada açtın ağzını
….
Babasının sözleri gelir aklına “Milletine olan borcunu ödemelisin” bu azim ve inançla Recep Konuk’un öğretmen yolculuğu başlar.
…..
Yıllar su gibi akar. Recep öğretmen gün gelir Milli Eğitim Müdürü olur. Onu kendi ilçesine başarılı bir belediye başkanlığı dönemi takip eder.
Pusulasında kimsenin bilmediği vardır.
Köylerini çaresizlik değil cazibe merkezi yapmak vardır aklında
Pankobirlik seçimlerine aday olur ve açık ara kazanır seçimleri.
Arkasına takılanlara umut olmuştur onun adı.
Aldığı emaneti sekiz yıl taşır.
Hayallerine yetişemez arkasındakiler.
Dünyanın en modern şeker fabrikası tesislerini kurar Konya’ya,
Ülkeyi enerji tarımıyla tanıştırır,
Sıvı şeker fabrikasını Türkiye ekonominse hediye eder.
Çölleşmeye dur demek için damla sulamayı öğretir tarım köylüsüne.
Onunla birlikte ilk kez muz ağaçları poz verir bozkırın orta yerinde.
….
Şimdi yol boyu diktiği ağaçlar ismini fısıldar ovada, öğretmenin markalaşan yolculuğudur onunki,
Recep Konuk Konya’nın beşinci mevsimi…
Kitap yeni baskısına hazırlanıyor.
Elimdeki kitabı okumaya devam ettikçe içinden enteresan isimler de dökülmeye başladı
Bunlardan biri de Recep Konuk oldu.
Konya Şeker Fabrikası Yönetim Kurulu Başkanı.
Kendisini televizyon, gazete dışında hiç tanımam,
Hiç karşılaşmadık,
Hiçbir ortamda da bir araya gelmedik.
Bu kitaptaki bir hikâye nedeniyle,
Onun da uzun zaman, eğitim ordusunun bir neferi olduğunu öğreniyorum.
Kitap tam da Nazım Hikmet’in tarif ettiği gibi “memleketimden insan manzaraları” ile dolu.
Recep Konuk’un hikâyesi, “Dünyaya kafa tutan Türkmen Camii köyünün yoksul çocuğu diyerek başlayıp,
Konya ovasının beşinci mevsimi diyerek bitiyor”.
Ersal’ın, Öğretmenin markalaşan yolculuğu ifadesine tam bir örnek.
Bakın Konuk’un hikâyesi Konya Çumra da başlar.
Nazım Hikmetin bir Anadolu kasabası vardır ya hep gömülmek istediği o türden öyle bir yer işte..
….
Türkmen Camii Köyünün yoksul çocuğu, zengin düşlerini geleceğe hazırlıyordu
Gökkuşağının altında…
Bir kırlangıç ömrüdür çocukluk, acısıyla hep güzel hatırlanan ve çarçabuk geçen genç bir delikanlıdır artık Recep.
Üniversite yollarında kurduğu düşlerin otağını hazırlarken terör pusu kurmuştur okuma ufkunun rengine.
TRT de Tuna Huş ismini söylüyordu tok sesiyle “ Üniversite öğrencisi Recep Konuk açılan ateş sonrası ağır yaralandı”
Kutsal bir geceydi gül teninden akan kan ateş düştü baba ocağına.
Anne duası karışırken gözyaşlarına, hayata direnen gözleri “henüz yapacak çok şey var “ dercesine açıldı.
…..
O gün söz verir kendisine hayata inat yaşayacak, bir değil hem de iki üniversite okuyacaktı. İlk görev yeri peygamber diyarı Urfa olur.Heybetli görümüne inat tahta valiziyle çıkar gün ağarırken yolculuğuna..
Bilecik’te verilen molada açtın ağzını
….
Babasının sözleri gelir aklına “Milletine olan borcunu ödemelisin” bu azim ve inançla Recep Konuk’un öğretmen yolculuğu başlar.
…..
Yıllar su gibi akar. Recep öğretmen gün gelir Milli Eğitim Müdürü olur. Onu kendi ilçesine başarılı bir belediye başkanlığı dönemi takip eder.
Pusulasında kimsenin bilmediği vardır.
Köylerini çaresizlik değil cazibe merkezi yapmak vardır aklında
Pankobirlik seçimlerine aday olur ve açık ara kazanır seçimleri.
Arkasına takılanlara umut olmuştur onun adı.
Aldığı emaneti sekiz yıl taşır.
Hayallerine yetişemez arkasındakiler.
Dünyanın en modern şeker fabrikası tesislerini kurar Konya’ya,
Ülkeyi enerji tarımıyla tanıştırır,
Sıvı şeker fabrikasını Türkiye ekonominse hediye eder.
Çölleşmeye dur demek için damla sulamayı öğretir tarım köylüsüne.
Onunla birlikte ilk kez muz ağaçları poz verir bozkırın orta yerinde.
….
Şimdi yol boyu diktiği ağaçlar ismini fısıldar ovada, öğretmenin markalaşan yolculuğudur onunki,
Recep Konuk Konya’nın beşinci mevsimi…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.