
Serhat Atabey
Miss Turkey 2010 Güzellik Yarışması Sonuçlandı!
Yayınlanma:
Bugün gazetelere bakarken dikkatimi çekti başlık. Ne kadar da cahilmişim, haberin başlığı ile beklediğim içerik arasında hayli fark varmış…
Önce cehaletimi sergileyeyim…
“Miss Turkey 2010 Güzellik Yarışması” başlığı ile herhalde “Mis gibi hindilerin hangisi daha leziz?”, onun yarışması filan yapıldı zannettim.
Malumunuz turkey “hindi” demekti. Bunu ancak benim gibi İngilizce bilenler fark ederler diye düşünürken, yani bilen birisiyim diye hava atmaya çalışırken, ne kadar da bilmeyen (cahil) olduğumu anladım.
Bir taraftan da “hindilerin hangisi güzel ya da hangisi leziz diye yarışma mı olur, ne garip insanlar var dünyada” diye, kendi kendime eleştirilerimi içimden geçirdim. Deve güreşi, horoz kavgası, eşek yarışı türünden bir yarışmadır herhalde diye düşündüm…
Haberi tıkladığımda benim beklentilerimden çok daha farklı bilgiler çıktı. Ben güzel bir hindi beklerken Gizem Meriç isimli bir bayanın Türkiye güzeli olduğu bilgisini okudum.
Tamam, turkey sadece “hindi” demek değildi, “Türkiye” anlamına da geliyordu ama bunu yabancılar söylerlerdi. Yani Anglikanlar hindi ile Türkiye’yi aynı kelime ile ifade ediyorlardı.
Ben “Turkey” yerine her zaman “Türkiye” demeyi tercih edeceğim etmesine de bu sefer bu bayanların güzelliklerine kim karar veriyor, aklım ona takıldı…
Birkaç kişi kendilerince bayanların standartlara ne kadar uygun olduğuna karar verip, adayların ne kadar güzel olduklarına karar veriyorlarmış… Ne garip iş değil mi?
Güzelliğin standardını kim belirliyor? Baktım jüri üyelerine Okan Bayülgen, Hıncal Uluç, Müjde Ar gibi isimler var… Kendi kendime gülesim tuttu.
Onların güzel dediğine çirkin diyecek kadar önyargılıyım ben bunlara karşı… Mesela bunlar bana “güzel” derlerse, ben başıma bir bela ilişmiş gibi alınır, psikolojimi bozarım.
Yav siz kimsiniz ki, kimin güzel olduğuna karar veriyorsunuz? Ben bunların seçtiklerine “güzel” demem. Sadece çakma güzel olabilir bunlar…
Zavallı bayanlar, bir kısmı “ben güzelmişim” diye havaya girecekler, bir kısmı da dereceye giremedim diye kendi kendilerine hayıflanacaklar…
Güzel kardeşlerim, güzellik dediğiniz nedir ki? Nerde elli yıl öncenin güzel denilen kadınları?
Yazık ki, güzelliği fiziksel standartlara indirgeyip, gönül güzelliğini fark edemeyenlere…
Fiziği güzel olanın güzelliği fani, ruhu güzel olanın ise güzelliği bakidir.
Sıradan insanlar fiziki güzelliği önemser. Siz dışınızı değil, içinizi güzelleştirmenin yollarını arayın…
Hem Mecnun’a “bu Leyla dediğin kız hiç de uğruna çöllere düşülecek kadar güzel değil, kara-kuru bir kız işte” dediklerinde, Mecnun ne cevap verir?
“Siz bir de ona benim gözümle bakın!”
Aha işte güzellik standardı size…!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.