GÖRDÜM, DUYDUM VE SİZLER İÇİN YAZDIM

 

-Türk Sineması 2014 yılında rekor kırdı. Çünkü 2013 yılında 52 milyon seyirci çeken sinema salonları 2014 yılında 60 milyonu geçti. Ve yılın en çok izlenen 10 filmin hepsi de yerli olması en önemli noktası. Bunda artan nüfus ve sayıları her geçen il ve ilçelerde açılan yeni sinema salonlarına bağlıyorum.

*                                                              *                                                  *

-2014 yılı Türkiye açısından seçim yılı olarak geçtiği için getirilen yayın yasaklarından dolayı TV izleyici bol bol belgesel izledi. Bu sayede klişe cümlelerden biri olan ‘’Ben TV izlemem izlesem de sadece belgesel izlerim’’ cümlesi bu yıl tam anlamıyla yerini doldurdu.

-Kanal D ana haber bülteni, rahmetli Mehmet Ali Birand döneminde total’de ve AB grubunda birinciliği kimseye kaptırmıyordu. Hatta Birand diğer ana haber bültenleriyle değil daha reytingi yüksek olacağı tahmin edilen programlarla yarışıyordu. Doğan medya grubu daha sonra aldığı karar ile CNNTÜRK’te 5N1K programını sunan Cüneyt Özdemir’i 3 Kasım’dan itibaren Kanal D ana haber bülteninin başına getirdi. Ancak 3 Kasımda yani bültenin ilk sunumunda 12.sırada yer aldı. Yılbaşı akşamı ise kanal ana haber bültenini yine reyting kaygısıyla 18.00’a aldı fakat durum daha da felaket çünkü totalde 25.sıraya oturdu. Kanal bunu ne kadar devam ettirir bilinmez ama Serdar Cebe’nin çok magazinsel olduğunu düşünüp sunucu değişikliğine gidilmesi gerekiyor diyenler acil farklı çözümler üretmeli.

           *                                                  *                                                   *

-Aralık 2014’te Show TV’de başlayan Roman Havası hepimizin bildiği üzere 1981 yapımı Gırgıriye’den uyarlanan Cennet Mahallesi ve ona benzer şekilde şuan gösterilen dizidir. Artık her sezon bir roman dizisi yada yarışma programı veya talk Show programı çok sık yapılır hale geldi. Roman havasıyla ilgili anlatmak istediğim aslında şu; Hep tartışılan bir konu var televizyonda yapılan işler sanat mıdır? Açıkçası tiyatro ve sinemanın yanında beyaz camın henüz bir sanat olarak görüleceğini sanmıyorum, bazen o kadar saçma işler yapılıyor ki seyircinin zekasıyla alay eder tarzda işler. Bir kaç örnek vermek gerekirse, 2008 yılında ATV’de yayınlanan ve başrolünde Uğur Yücel’in olduğu ‘Canım Ailem’ dizisinde rol alan bir oyuncu uçakla İstanbul’a geliyor ve bavulunda silahla. Adamın, bavulunda silahla memleketten gelirken havaalanından geçişi ve uçağa bininceye kadar her hangi bir kontrol olmaması çok ilginç değil mi. Tamam kardeşim siz çekim için havaalanında set kurdunuz, sahnelerin çekimi de tamam, ama herkeste öyle rahat bir şekilde gidip yolcuğunu yapamıyor. Sormak istiyorum her hangi bir kontrolden geçildi mi yoksa bu kadar rahat mı yanında silahlarla uçağa binmek ve birde İstanbul’a adam öldürmeye gelmek.

       *                                                           *                                                    *   

Diğer örnek ise Roman Havası’nın 4.bölümünde kaçırılan bebek için 50 bin TL fidye isteniyor ve herkes o an haberdar olup aralarında para topluyor. Ancak işin ilginç kısmı herkesin cebinde en az Bin TL çıkıyor, kimisinde dört bin, kimisinde bin beşyüz TL. Derken para toplanıyor ve ortaya 50 bin TL çıktı. Yani günlük hayatta bu insanlar ceplerinde bu kadar büyük miktarda paralarla geziyorlar demek ki. Üstelik dizide anlatılan konu ise ailelerin fakir olması, çok zor geçiniyor olmaları ve gündüz kimi çiçekçilik, gece ise çalgıcılık yaparak geçindikleri ekrana getiriliyor.

En pespaye durum ise oturdukları mahalle sahile yürüme mesafesiyle 5 dakika sürüyor. Bu ne perhiz bu ne lahana? Bu hemen her dizide yapılan durum. Yani fakir ailenin evi İstanbul’un bir tepesinde ve o tepeden bakınca bütün İstanbul ve boğaz ayaklarının altında. İstanbul’un en çok dizi çekimi için tercih edilen yerlerin başında Sarıyer ilçesi geliyor. Orada da yine akla zarar bir durum söz konusu ve genelde hep maddi durumu çok kötü olan aileler konu ediliyor. Ama Sarıyer’de evlerin, dairelerin satış fiyatı 2 milyon dolara kadar çıkıyor. Anlayacağınız deminde söylediğim gibi seyirciye bambaşka toz pembe bir hayat sunuluyor. Roman havası dizisinde dikkatimi çeken bir başka nokta Aslı karakterine hayat veren şarkıcı Petek Dinçöz’ün oynaması. Seyirci dizide Aslıyı değil gerçek hayatta ki Petek Dinçöz’ü izliyor. Roman kızından ziyade jet sosyetesinden, dergi kapaklarından fırlamış bir role bürünmüş. Yani 1,5 aydır aslı karakteri henüz ortaya çıkmadı daha.

-Toplumda meydana gelen olaylar sanırım kendisini en iyi senaristlerde ve yapımcılarda gösteriyor. Eskiden daha yumuşak, hoş, sıcak aile dizileri vardı ve isimleri de kulağa hoş gelirdi. Ama şimdi Adanalı, Ulan İstanbul, Urfalıyam ezelden….. daha bir sert ve  kulak tırmalayan isimler koyuluyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yusuf Karakaş Arşivi