Aydoğan Deveci
Aydoğan Deveci

GERÇEKLERİ ANLAMAK VE ANLATMAK

Cuma günü Sayın Başbakan İl Başkanlarına seslendi. Daha doğrusu bütün Türkiye ye. Bazı televizyon kanalları konuşmayı “Canlı” yayınladı. Söylenenler ve satır araları son dönemde yaşanan suyu bulandırma taktiklerinin neleri örttüğünü anlatıyordu.

Ak Parti işbaşına geldiğinden beri bir medya savaşı  yaşanıyor. Sahte haber, uydurma irtica mizansenleri, satılık köşelerle hükümet devirmeyi adet haline getirenler yani; ulusal basının milli olmayan kalemşörleri Türkiye aleyhine ne varsa, yemeden içmeden saldırıyorlar. Bir de Mehmet Ali Birand, Uğur Dündar gibi biz dürüstüz, objektifiz havasında olanlar var. Onların faaliyetleri daha tehlikeli elbette… Saldırma taktiği CHP, MHP gibi iktidar özürlü partilerin geçmişteki garabetlerini de örtmek üzere kurgulanmış, dünyada ekonomi tıkır tıkır işlerken Türkiye’yi 2002 krizi ile perişan edenler biraz makyajlanıp alternatif yapılmalı…

Sayın Başbakan Cuma konuşmasında bu durumun altını çizip İl Başkanlarından Türkiye’nin yükselişini herkese anlatmalarını istedi. Hatırlasanıza dünya krizle kavrulurken, en büyük finans kurumları bir bir batarken, komşumuz Yunanistan maaş ödeyemezken bu çakma kalemşörler ekranlarda, köşelerde işsizlik yazıyorlardı. Dünya tarihinin en önemli krizini görmezden gelip, Türkiye’deki işsizlik oranını hükümetin başarısızlığıymış gibi takdim ediyorlardı. Oysa İspanya’da %25’e dayanan işsizliği gündeme bile getirmiyorlardı. İngiltere’yi hiç konuşmuyorlardı. Janjanlı gazeteciler elbette 2 puandan fazla düşen işsizlik oranını bu gün hiç gündeme getirmediler. İki ay önce memleketin en önemli sorunu olarak takdim ettikleri işsizlikteki umut veren düşüşe ve Avrupa’nın büyüme rekortmeni Türkiye’ye ayıracak bir satır bulamadılar. Krizin “Teğet geçtiği” gerçeğini dillendiremediler. Millete gerçekleri değil planlarına göre uydurdukları haberleri sundular.

Hal böyle olunca icraatları anlatmak dürüst gazetecilere ve Ak Parti İl Başkanlarının liderliğindeki teşkilatlara düşüyor. Referandumdan, açılıma, ekonomik göstergelerden, sosyal refah düzeyine kadar her konu mutlaka halkımızın önüne getirilmeli, gerçekler bütün açıklığıyla ortaya konmalıdır. Bu sadece Ak Partililerin de görevi değil; Türkiye’nin geliştiğine, güçlendiğine, uluslar arası bir aktöre dönüştüğüne inanıyorsak hepimizin vazifesidir. Yoksa “Lafla peynir gemisi yürütenler” doğruyu boğup Türkiye’yi teslim ettikleri kaos ortamına yeniden sürükleyeceklerdir.

Devlet Bahçeli, Kemal Kılıçdaroğlu ikilisini Türkiye için alternatif haline getirmek isteyenlerin hükümeti  kötülemek, Tayyip Erdoğan’ı yıpratmaktan başka çareleri yok. Ağababaları da bu naftalin kokan ağabeylerden bir hayır gelmeyeceğini biliyorlar ama; elde bunlar kaldı, mecbur piyasaya sürülecek. Devlet Bahçeli sol uyumlu bir lider (!) “koalisyon hali” hafızamdan silinmez, bırakın İsrail’e Rahşan Hanım’a bile “One minut” diyememişti. Rahşan Hanım ülkücülerin anarşist olduğundan açıp ağzını, eli kanlı katiller demeye kadar vardırmıştı. Büyük suskun bir kez konuşmuştu; krize soktuğu Türkiye için erken seçim önermişti. Belki de tek hayırlı hizmetiydi bu. Barajın altında kalınca bir söz daha etti, bırakıyorum… Yemedi, akabinde sözünü yedi. İşte size iktidar umudu lider. İdeolojisinin köşe taşı sayılacak isimleriyle kavgalı, statükocu solculara yürekten bağlı bir insan profili. Medya balonu emekli müdür Kılıçdar Beyin konuşulabilecek bir mazisi bile yok. Tabi “Dersim de analar ağlamadı mı?” sözünü duyup mecliste alkış tutan, sonra Alevi oyları tehlikeye giriyor uyarısıyla “Onur Öymen gereğini yapsın” diyebilecek kadar hızlı kıvırabilen bir lider! Bu hatası yüzünden gittiği her yerde Tunceli’li hemşerileri tarafından protesto edilen, protestolara cevap olarak da “Ak Parti provokasyonu” diyebilecek kadar pişkin, hemşerilerinden kökünden, Türkiye’den kopuk bir politikacı. Sonuç sıfırla sıfırın çarpımından farklı bir şey olmayacak.

Ben Türkiye’nin iyiye gittiğine inanıyorum. Dünyayı gezen arkadaşlarım da böyle söylüyor. Yalan ticareti, büyük karların yok olması kimilerini rahatsız ediyor elbette, ama kira öder gibi ev sahibi olanların duası sahtekarların gürültülerini bastırıyor. Sağlık alanında, eğitimde yükselen sosyal devleti görmeyen gözler kaza geçirdiklerinde ücretsiz ambulans helikopter kullanıyorlar, Adalet hak ettiği alt yapıyı saraylarla kazanıyor. 2002 krizinde aklımızın ucundan geçmeyen hızlı tren hayal değil artık; çalışıyor, Türkiye büyüyor, uluslar arası kredilendirme kuruluşları Türkiye’yi işaret ediyor, yasaklar, işkenceler ülkesi Türkiye adını özgürlükler ülkesi olarak değiştiriyor… Bunlar gerçekler ve ben bunları görüyorum. Ama görmek yetmez gerçekleri anlatmak ve sonuna kadar savunmak da gerek. Bir de bu günlere getirenlere teşekkür ve dua etmek gerek…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Aydoğan Deveci Arşivi