Aydoğan Deveci
Aydoğan Deveci

Veli Demir'in anlattıkları ve eğitimin gerçekleri

            24 Kasım klasiklerindendir, televizyonların ulusalı da yerelisi de eğitimi tartışır; konuklar, videolar, istatistikler, öğretmenlere övgüler... Öğretmene hiç kötü denilmez, kötü sistemdir, bir başka değişle öğretmenler süper ama sistem rezalet! Öğrencisine sertçe bağıran öğretmeni ana haber bültenine taşıyan basın şefkat abidesi kesilmiştir.

            Hamdi Bağcı Beyin programını izledim Konya Televizyonunda. Konuğu Eğitim İş Şube Başkanı Veli Demir’di. Basın açıklamaları ve eylemlerden tanırız yüzünü bir de 2002 seçimleri öncesi Vali Yardımcısı Mustafa IŞIK Beyin odasında pek sık bulunurdu, oradan hatırlarız.

            Minik bir parantez açıp öğretmenlerin sendikal mücadeleleri hakkında da konuşalım. Bu gün sayısını bilemediğim memur sendikalarının öğretmenlerin üye oldukları örgütlenmeleri var. Veli Bey yıllarını bu “İş” e vermiş. Her yıl “Toplu görüşme” adı altında gerçekleştirilen toplantıları hepimiz hatırlarız. Sami Evren mutlaka toplantıyı terk eder, Akın Birdal gergindir, Ahmet Gündoğdu panik! Bir de Onları Kadir İnanır’ın meşhur bakışından kopya çekerek kesen Bakan Hayati Yazıcı portresi...

            Hamdi Bey sorularını yöneltiyor Veli Bey cevaplıyor biz de izliyoruz. Konuk biraz agresif, Hamdi Bey ise her zamanki mütebessim haliyle sunuyor programı. Sayın Demir, “Okullar dört duvar, bomboş”diyor. Hamdi Bey “Akıllı tahta, bilgi ve teknoloji sınıfı, Fatih Projesi” diyecek oluyor, usta sendikacı “Bunlar göz boyama” diye yaftalıyor, ardından soruyor “Kim kullanacak o akıllı tahtaları?” Bir de siyasi iktidarın müdür atamalarından yakınıyor ve eleştiriyor, “Projeksiyon cihazı yok” diye feryat ediyor. “Ücret yetersizliği” ise dilden düşürülmüyor.

            Veli Bey 2002 yılı sonrası yani Ak Parti iktidarı dönemine ait olumlu hiçbir şey söyleyemiyor. Yani 2002 Kasım’ından önce daha iyiydik demeye getiriyor.  Düşünüyorum o yılları. Hüseyin ÖZLÜK vardı İl Milli Eğitim Müdürü, aslında üç beş müdür geldi geçti de akılda kalanı O. Hala yolda bayırda gördüğümüzden belki. Özlük’ten başka değişen nedir diye düşünüyorum, mesela Adnan Hadiye Sürmegöz diye bir okul yoktu, Niyaz Usta’da, TOKİ’ler de, adını sayamayacağım kadar çok okul yapıldı bu dönemde. Sosyal Bilimler Lisesi, Spor Lisesi bilmediğimiz kavramlardı. Çocuklara ders kitabı arardık bulamazdık, her akşam evde kavgası yapılırdı. Hanımlar kocalarını ilgisizlikle suçlar, beyler kitapçıya ağzını bozardı. Dergiler ve dergiciler pek meşhurdu. Okulun bahçesine başörtüyle giren bir öğretmen olmasın diye cengaver ilköğretim müfettişleri gizlice duvarlardan atlarlardı. Bazı okullarda müdür odasında üstü örtülü bir bilgisayar nöbet tutarken projeksiyon cihazı icat edilmemişti. İmam Hatip Liselerinin önünde eylemler ve polis eksik olmazdı. Ağlamaktan burnu kızarmış genç kız görüntüleri kim bilir o devirde kimlere keyif verirdi. Eğitim kurumlarında aklı başında spor alanı bulmak nadirattandı. Öğretmenler kriz spekülatörlerinin döviz bürosu önündeki kuyruklarına bakıp hayıflanırken üç beş kuruşu olanlar batık bankalarda hortumlanan paralarının derdine düşerdi. En büyük mesele Konya Öğretmenevinde alkol servisinin yapılmamasıydı. Rahmetli İbrahim SUR bile bir basın toplantısında bu soruyu yöneltmişti İl Milli Eğitim Müdürüne.

           2002’den bu güne eğitimin sorunları değişmiş bunu anlıyoruz Veli Beyi dinlerken. Kitap bulma derdi bitmiş mesela, yerine “Akıllı tahtayı kim kullanacak?” sorunu gelmiş. Sayın Demir; “Kurtuluş Savaşını yapan, doğuda yüzlerce şehit veren Türk Öğretmenleri, Akıllı tahtayı kullanacak “akıla” ve kabiliyete sahiptirler elbette. Sanırım Siz’de doğuda görev yapmıştınız ve bir olayda arkadaşlarınız şehit düşmüştü de çok şükür ki Siz kurtulmuştunuz, bu konuyu en iyi Siz anlarsınız. Her okulda bilgi ve teknoloji sınıfı var diye duyuyoruz, okullar buyurduğunuz gibi kuru “dört duvarsa”  burada bir yanlışlık var, Halil ŞAHİN cevap vermeli Konya’da bilgisayar bulunmayan kaç okul var? Ama ben öğretmen kardeşlerime güveniyorum öyle destanlar yazdılar ki dört duvarı olmayan köye gidip okul dikip geldiler, böyle dostlarım var iftihar ediyorum.

            Veli Bey’in SBS ile ilgili yorumlarına katılmamak mümkün değil. Ortaöğretime geçiş ile ilgili bakanlığın sağlam ve istikrarlı çözüm ürettiği söylenemez. Bir başkası ise 1. Sınıftaki okuma yazma eğitimi ile oynanması. Sayın Demir burada da yerden göğe haklı. Ama bunların çözümlerini de sunmalı. Yanlışları ifade etmek düşünce üretmedir mutlaka ama sendikalar çözümleri de seslendirmeli. Çözüm nedir sorusuna da “Atatürkçü, çağdaş, laik ve toplumcu eğitim sistemi” gibi soyut cevaplar vermek yerine somut ve ölçülebilir projeler sunmalıdır.

            Derdi çok Milli Eğitimin, Konya özelinde belki daha da çok. Okul alt ve üst yapıları bazen öyle nahoş manzaralar oluşturuyor ki insanın yüreği daralıyor. Ödenektir, maddiyattır cevapları o çirkinliği ortadan kaldırmıyor. İl Milli Eğitim Müdürlüğü yöneticileri yani Müdür Yardımcısı ve Şube Müdürleri’nin bazılarında koltuğun verdiği rehaveti gözlememek mümkün mü? Aynısı ilçeler de de söz konusu. Öylelerini tanıyorum ki neredeyse 65 yaş sınırının çok erken olduğunu söyleyecekler. Okullarda da benzer doygunluklar sergileniyor, Konya’nın en merkezi okullarından birinden bahsedeyim, kamerası da var Halil Şahin Bey kontrol ettirsin, okul müdürü bu yıl kaç defa mesai saatinde okula gelmeyi başarmış? Okulun ismi bende saklı.

            Eğitim emek ve yürek istiyor. Sığ kavgaların, suçlamaların gelecek nesillere nasıl bir faydası olur bilmiyorum, ama “Gereğini yapmamak”, “Yüreğini ortaya koymamak” bu millete karşı büyük bir vebaldir. Dünya’da da ahrette de bu sualin muhatabı eğitimin tepesindekiler olduğu kadar gördüklerine ses çıkarmayan ve eyvallah edenlerdir. Bizden söylemesi, gereği Halil Beyindir. 

 

 

 

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Aydoğan Deveci Arşivi