FUKARA VEKİLDEN HAYIR GELMEZ!

FUKARA VEKİLDEN HAYIR GELMEZ!

Ak Parti Milletvekillerinden Anayasa profesörü  Burhan Kuzu aslında takdir ettiğim milletvekillerinden birisi.

Ama biz bu beyefendiyi seviyoruz diye onun yanlışlarını da görmemezlikten gelip halının altına süpüremeyiz.

Sayın Burhan Kuzu geçen akşam bir televizyon kanalında yeni anayasa ve güncel konular hakkında  partisinin ve kendinin görüşlerini aktarıyor.

Sıra emekli milletvekillerinin emekli maaşına yapılan olağan üstü, kanun dışı zamma gelince bakın ne cevap veriyor.

“Fakir fukara, onun eline bakan vekilden hayır gelmez.Misafirin gelmiş, yatacak yer bulamıyorsun, adam inanmaz buna O zaman da güç odakları bana iş yaptıracak. Millet bunu mu istiyor? Dünya ile mukayese edelim Bu parayı biz hiç almazsak Türkiye’de ki emekliye 25 kuruş düşmez.”

Siz, gelin şimdi, sayın Burhan Kuzu’nun ne demek istediğini tevil edin. İsterseniz biz bir kısaca yorumlayalım sonrasını halkımıza bırakalım.

En sondan başlayacak olursak:

Beyefendi diyor ki: Biz bu parayı almazsak Türkiye’de ki emekliye 25 kuruş düşmez diyor.

Sayın Burhan bey, sanki kendisi Yunan emeklisi, çünkü  anamız babamız dedemiz olan emeklilere Türkiye’de ki emekliler  tabirini kullanıyor..

Burhan kuzu kendini farklı bir emekli olarak tanımlayarak aslında Anayasanın eşitlik ilkesine de aykırı davranıyor. Üstelik, Burhan Kuzu Anayasa Hukuku profesörü.

Bu söz, biz varsak siz varsınız gibi bir söz, veya biz olmazsak sizi kim takar misali bir aşağılama..

Dünya ile kendilerinin konumunu ve Türkiye emeklisinin mukayesesini yaparak kendilerinin aslında ne kadar zor şartlarda yaşadıklarını ima etmeye çalışıyor.

Öyleyse soralım:

Siz hiç Türkiye’de,  işine yürüyerek giden bir milletvekili gördünüz mü?

Ben görmedim.

Ama emekli olduktan sonra, Askerdeki oğluna üç kuruş, üniversitedeki kızına beş kuruş harçlık verebilmek, evin geçimine katkıda bulunabilmek için, sabahın köründe elinde simit tepsisi ile, yürüyerek simit dükkanının yolunu tutan emeklileri  biliyoruz.

Siz hiç emekli kuyruğunda milletvekili gördünüz mü?

Hayır..

Ama Türkiye’nin emeklisi(!)  maaş almaya sabah namazından sonra yola çıkıyor, iki saat soğukta banka kuyruğunda bekledikten sonra parasını anca alabiliyor.

 Peki, siz, hiç parası olmadığı için araba bulamayıp sırtında annesini hastaneye taşıyan milletvekili gördünüz mü?

Hayır..

Ama ben hasta annesini sırtında taşıyan Türkiye emeklisine şahit oldum.

Hadi bunu da geçtik..

Siz hiç imkanı olmadığı için evine bilgisayar alamayan , bundan dolayı da çocukların dersi için komşusunun kapısını çalarak “Komşum müsaitseniz bizim kızın bir dersi varmış sizin bilgisayarınızdan bir bakıversek” diyen bir milletvekili tanıdınız mı?

Hayır, hayır, hayır…

Ben sadece üç örnek verdim, yerim müsait olsa üç yüz örnek daha veririm. ama ben meseleyi acite etmek için değil, gerçekleri göstermek için ele alıyorum.

Devam edelim, vekilimizin cümlelerini analiz etmeye.

Benim param az olursa güç odakları bana iş yaptırır diyor, sayın Hukuk profesörü hocamız Burhan Kuzu bey.

Yani, benim elimde kullanabileceğim bir çok imkan var, benim geçimim zora düşerse vicdanımla cüzdanım arasında kalırım ve yanlış yapabilirim diyor. Açıkça zora gelemem, benim yaşam tarzımda bir gerileme olursa millet den değil güçlüden yana olurum demeye getiriyor anlaşılan.

Açıkçası tehdit ediyor. Bana istediğimi vermezsen senin hakkını koruyamam diyor.

Ama bakın benim kıt kanaat geçinen emekli vatandaşım Dolmuş koltuğunda unutulan içi para dolu bir cüzdan bulduğunda sahibini arayıp buluyor ve teslim ediyor. Hem de hiç yanlış düşünmeden, Gazetelere manşet olan vatandaşımıza ise sorulan soru şu.

-Efendim bu kadar paraya sizin ihtiyacınız yok mu idi, neden teslim ettiniz?

Cevap çok kısa ve onurlu:

-Ben Allah’tan korkarım.

Bize de aç gözlü değil, Allahtan korkan vekil lazım, gerisi angarya.

Tabi ki, vekilimiz misafirini ağırlayamazsa buna kimseyi inandıramayacağını ve konumuna yakışmayacağını beyan ediyor.

Sormak lazım:

Zor şartlarla, vakıf burslarıyla eğitimini yapmaya çalışan bir emeklinin  çocuğunun, bademcik ameliyatı sonrası, kendisini ziyarete gelen arkadaşlarını, oda yetersizliği nedeniyle ağırlayamadığından duyduğu rahatsızlığı hiç yaşadı mı?

Yatacak misafire zaten yer yok da, Oğlunun rahatsızlığın da, onun  başında ayakta bekleyen bir emekli babanın, oğlunun arkadaşlarına yer göstermekteki vakur davranışından acaba hiç bilgisi var mı?

Vekillimiz son sözü çok daha önemli ve çok daha can sıkıcı.

“Fakir fukara, onun eline bakan vekilden hayır gelmez”

Aslında söz doğru, elindeki ile yetinmeyip onun bunun eline bakan kimseden vekil değil kim olursa olsun hayır gelmez.

Bura da ki ifade tarzı ise, milletvekillerinin geçim standardını düşürürseniz, bu vekiller, o standartları bir türlü yakalamak isterler ve yanlış yaparlar, parası olmayanın, imanı da olmaz gibi bir ifade ki, bu çok daha kötü.

Aslında, bu para meselesi, milletvekillerinde ilk aday adaylığında başlıyor. Parası olmayanları  ve gelir düzeyi düşük olan kişileri seçim zamanları, milletvekilliğine aday dahi yapmazlar. Dahası, sosyal çevresi çok geniş, halk tarafından çok istenilen biri dahi olsa, önce memnuniyetle kapılarda  karşılar, sekiz on bin tl aday müracaat parasını alırlar, daha sonrada, bu arkadaşımızda aslında  iyi hoş ama, bunun da gelir düzeyi zayıf, parası yok diye aday olmasına dahi fırsat tanımazlar..

Hal böyleyken, milletvekili seçildikten sonra ben bu parayla geçinemiyorum diyen vekillerin doğru söylediklerine insanın inanası gelmiyor. Bundan dolayı, onların, kanunların üzerine çıkarak kendilerine ek olarak sağlayacakları her kuruş emeklilik parasında, Türkiye’de ki dokuz milyon emeklinin hakkı olacaktır.

Milletvekilleri haricindeki diğer emeklilerimiz devletin kendilerine verdiği sadaka miktarı emeklilik parasını alıyor, daha sonra, önce Allaha,  sonrada vatana ve milletine şükrediyor. Bunu yaparken de kimsenin eline bakmıyor,  kimsenin parasında pulunda gözü olmuyor.

Sayın profesör ise, kendinin de içinde olduğu milletvekillerinin arzu ettiği emekli maaşını alamazsa, böyle  bir vekilden hayır  çıkmayacağını söylüyor. Biz emekli babalarımız ve dedelerimizi hep hayırla yad ederiz. onlar devletin en üst kademelerinde çalıştılar ve emekli oldular, ama hiç biri az maaş alıyorum diye  vatanına milletine ihanet etmedi, niyetini bozmadı.

Siz, bir emekliden şayet bana beş bin TL emekli parası vermez isen bak benim elimde devletin önemli bilgileri var, ben bunları güç odaklarına pazarlarım ha..  dediğini duydunuz mu?

Sayın milletvekilimiz Hukuk profesörü Burhan Kuzu beyefendiye, şunu hatırlatmak isterim; siz, biz hepimiz ana vatanımızda bu milletin vergileriyle maaşlarımızı alıyoruz.

Öyleyse, bu devlet anaya ve bu millete lütfen tepeden bakmaktan vazgeçin ve aldığınız emekli maaşına şükredin.

 Siz hiç gördünüz mü? bilmiyorum ama, Kuzular karınlarını doyurmak için analarını emerken diz çökerler, şayet, bu hali görmediyseniz görmenizi tavsiye ederim.

Bu manzara belki size bir şeyi hatırlatır.

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali Demirayak Arşivi