
Ali Demirayak
DİFRİZ KURBANLARI!
Yayınlanma:
Allah nasip ederse bir kurban bayramını daha idrak ediyoruz.
Müslümanlar için Kurban, Allaha yakınlaşma adına en önemli ibadetlerden birini teşkil eder.
Hz İbrahim (as) rüyasında görerek, oğlu İsmail’i (as) Allah yolunda kurban etmek için bıçağı çalmış fakat bıçak kesmemişti.
İbrahim’in (as) iman gücü ve İsmail’in (as) Allaha olan teslimiyetinin karşılığı olarak Allah, onları bir koçla mükafatlandırmış ve Allah yolunda onu kurban etmelerini istemişti.
Böylelikle, İbrahim’in (as) imanının büyüklüğü, İsmail’in (as) ise Allaha olan teslimiyeti sonucu Kurban, Peygamberimize farz, imkanı olan tüm Müslümanlara ise vacip oldu.
Öyleyse Kurban:
Allaha teslimiyetin ve iman sınavını geçmenin bir gösterisi, hayatta en çok sevdiğimiz varlıkları Allah yolunda feda edebilmenin bir sınavıdır. Kurban alırken ve Kurbanı keserken bu özden ayrılmamamız gerektiğini unutmayalım.
Ne yazık ki, günümüzde Kurban, sanki bir yıllık et ihtiyacını karşılamak için alınıp kesilen, difrizleri doldurmanın hesaplarının yapıldığı bir adet haline dönüşmeye başladı.
Kurban pazarlarında gördüğüm manzaralar beni oldukça düşündürdü.
Kurban kesme niyetiyle pazara gelen bir alıcı, satıcıya ilk olarak malın fiyatını arkasından “bu ne kadar et verir” diye soruyor.
Daha sonra kemikli, kemiksiz kilo oranları tespit ediliyor.
Büyükbaş hayvan üzerine ise Kurban kesecek ortakların hissesine ne kadar et düşecek onun hesabı yapılıyor.
Bazı ortaklıkların, benim hisseme az et düşüyor diye bozulduğuna şahit oluyoruz.
Kurban fiyatını pahalı gören bazı vatandaşların;
“Yahu, kasaptan et alsak bundan daha ucuza geliyor” diye pazarlık payını güçlendirmeye çalıştığı oluyor. Satıcı esnafımızda işin manevi havasından kopmuş.
O da, ne kadar çok kazanırım havasında.
Pazara çıkardığı kurbanlık hayvanın tam manasıyla kurbanlığa elverişli olup olmadığının bilincinde dahi değil.
Allah’a yapılan ibadetin bedelinin pazarlığını yapmak, hangi kurban sahibine ne kadar sevap kazandırır, yarın sıratta sahibine nasıl bir getirisi olur bilmiyorum.
Kurban satıcısı bir Müslüman’ın, din kardeşine, değerinin çok üzerinde kurban pazarlaması ise, Allah adına yapılan bir ibadetin üzerinden yolsuzluk yapan tüccar gibi geliyor bana.
Beni lütfen yanlış anlamayın; Ben, Kurban alırken pazarlık yapmayın Bayram ziyaretlerinde Kurbandan hiç bahsetmeyin demiyorum.
Sadece et pazarlığı yapmayın diyorum.
İbadetin bedeli parayla ölçülmez diyorum. . Bütçeni zorlamayan bir kurban seç kurbanını Allah’ın rızası için kes diyorum.
Kurban alışverişinde İslam’ın ticari ve ibadi kültürünü içimizde yaşamamız lazım.
Bu arada:
İmkanı olmadığı halde, konu komşuya mahcup olmayayım, veya çoluk çocuk, onun bunun eline bakmasın diyerek, borçlanarak, kredi kartıyla kesilen kurbanların Allah rızası taşımadığı için Kurban olmayacağını da bilelim.
Bir de, vekaletle kurban kesen hayır kurumlarına bakalım:
Türkiye şartlarında bir kurbanın maliyeti az çok herkes tarafından biliniyor
Diyanetin açıkladığı hisse bedeli en az 550 TL.
Hal böyleyken yurt içinde daha düşük fiyatlarla kurban kesilebileceğini açıklayan bazı kurumların, kime nasıl hizmet ettiklerini de anlamakta güçlük çekiyorum.
Şimdi de, kurbandan sonraki bayram ziyaretlerine yapılan kurban sohbetlerine bir kulak verelim:
Misafir, bayram ziyaretine gittiği ev sahibine soruyor:
-Sizde kestiniz mi?
-Kestik Allah kabul etsin.
-Ne kestiniz ya?
-Ortaklaşa Sığır kestik.
-İyi Allah kabul etsin
-Ne verdi ya?
İşte bu son soru ve bundan sonraki sohbet ibadetin bütün feyzini, bereketini, sevabını, ortadan kaldırıyor. Devam edelim:
-Valla bu sene aldandık, hayvan yağlıymış, eti de az oldu, hiçbir şey anlamadık, zarar ettik!
Ev sahibinin eşi lafı alıyor.
-Ben dedim bu sene yine bu adamdan almayalım diye ama dinletemedim ki…
Kurbanı biz ne için kesmiştik?
Allahın rızasını kazanmak için.
Kurban kesmekteki amaç ne olmalıydı?
Bizi Allah’tan uzaklaştıran içimizdeki şeytanları kesmek ve Allaha daha çok yaklaşmaktı amaç..
Sıra geldi Kurbanın fakir fukaraya dağıtılmasına;
Allah Resulü, kendi Kurbanını kestikten sonra dağıtılmasını istemişti. Akşam evde Aişe validemize; “kurbandan ne kaldı” diye sorar, Aişe validemiz ise, “sırt kemiği hariç hepsini dağıttıklarını” ifade eder. Bunun üzerine Allah’ın Resulü derki: desene kurbanın sırtı hariç diğerleri bizim oldu.
İşte, Allah Resulünün Kurbana bakışı bu. Sen ister sucuk doldur, ister dip frize doldur, istersen de fakir fukaraya dağıt.
Allah kurbanlarınızı kabul etsin,
Bayramınız mübarek olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.