
"D" Tipi Medya
İpler yeni gerilmedi biliyorsunuz, ya gerenleri tanıyormusunuz? Tanıyorsunuz, tanıyorsunuz. Onlar her gün gözünüzün içine baka baka yalan söyleyen şaklabanlar… Peki inanıyormusunuz? Bunu zaman içinde göreceğiz.
Her yeni “Ergenekon dalgası” zanlıları değil medyayı sarsıyor. Dalgalanmaktan da öte öyle bir savruluyorlar ki içlerindekini tv ekranlarına, gazete köşelerine kusuyorlar. Tayip Bey’in Davos çıkışına anında verdikleri tepki gibi. Sonuç da hep aynı:Madara oluyorlar.
Kanal D Mehmet Ali Birand’ın rezil Türkçesi ile abanıyor yargıya. Birand’ın rezil olan tek yanı Türkçesi değil… Türkan Saylan'ı savunmak için yerlerde yuvarlanıyor adeta. Derdi Saylan mı? Sanmam; şu Ergenekon’u bir sulandırsam… Hemen çakma bir yardım kampanyası düzülüyor. Ciddiyet kisvesine bürünüp sözde vatanseverlik pompalıyor. Sormak lazım Mehmet Ali’ye sahi ya sen TRT’den neden kovuldun? İddialar doğrumu, devletin televizyonuna bir üç kağıt mı yaptın yoksa?
Aklı başında kanallar biraz daha temkinli, araştırmalar ortaya konuyor. Son nokta bir MİT raporu… Kimi gazeteler Türkan Saylan’ın Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin PKK’lı öğrencileri okuttuğunu yazıyor… Yayınlanan öğrenci isimleri ya otomobil kundaklamış, ya silahlı eyleme katılmış. Devletin polisine silah sıkanları desteklemek “Çağdaş Yaşamı” Desteklemek oluyor.
Türkan Saylan’ın derneği ile ilgili iddialar yeni değil. Çeşitli basın organlarına yansıyan haberleri birlikte okuyalım: "MİT İstihbarat Başkanı Cemal Uzgören imzalı 24 Nisan 2001 tarihinde hazırlanan ve dört yıl önce basına sızan rapora göre, ÇYDD ve ÇEV vakıfları misyonerlik faaliyetlerinin Türkiye ayağını oluşturuyor. Bu iki vakıf misyonerlik faaliyetlerini organize eden Dünya Kiliseler Birliği'nin ülkemizdeki temsilcisi durumundaki Amerikan Board şirketi tarafından destekleniyor ve finanse ediliyor. 1830'lu yıllardan beri ülkemizde faaliyet gösteren Amerikan Board adına Türkiye'de faaliyet gösterdiği belirtilen Sağlık ve Eğitim Vakfı'nın mütevelli heyetinin başında ise ÇEV Başkanı Gülseven Yaşer'in eşi Yaşar Yaşer'in bulunduğu anlatılıyor. ÇYDD Başkanı Türkan Saylan'ın annesi olan Lilimina Raiman'ın 1936 yılında Leyla ismini aldığına değiniliyor. ÇEV ve ÇYDD'nin faaliyetleri ile ilgili MİT raporu ilk olarak 2005 yılında 'misyonerlik' haberi yapan Üsküdar Gazetesi'nin sahibi Adnan Odabaş'ın davalık olmasıyla gündeme gelmişti. Türkiye'de Protestan Misyonerliği yapan ve Türkan Saylan'la işbirliği yaptığı ileri sürülen Sağlık Eğitim Vakfı (SEV), haberle ilgili Üsküdar Adliyesi'ne tazminat davası açtı. Dava sürerken Odabaş, SEV'in Dünya Kiliseler Birliği'ne bağlı Amerikan Board ile ilişkili olduğunu ve Türkiye'de faaliyet gösterdiğini savundu. Bu iddialar üzerine Üsküdar 4. Asliye Hukuk Mahkemesi, MİT'ten bilgi istedi. 2 Mayıs 2005 tarihinde mahkemeye cevap gönderen MİT, Odabaş'ın iddialarını doğruladı. MİT'in verdiği bilgileri değerlendiren mahkeme, SEV'in tazminat talebini reddetti."
Sevgili dostlar ÇEV'in 2. başkanının Ergenekon davasından tutuklu Orgeneral Şener Eruygur olduğunu da hatırlatayım…
Yerel gazeteyiz ama yukarıdaki alıntıyı Mehmet Ali’nin ulusal yayın yapan kanalında bulamazsınız. Bilmediklerinden değil elbette yayınlamadıklarından. İlk paragraftaki eleştirilerin dozu biraz fazla kaçmış diyenlere ithaf olunur.
Son dalgada en dikkat çekici bulduğum Koray Aydın’ın Mehmet Haberal’ı hastanede ziyaret etmesiydi. Aralarındaki ilişkiyi bilmiyorum, yargılanmış ve berat etmiş bir eski bakandır Koray Aydın. Belki de ilk seçimlerde MHP genel başkan adayıdır. Koray Beye daha çok dikkat edeceğiz sanırım…
Ne Türkan Saylan’ın anasının Hıristiyan olması, MİT raporlarında sabit olan misyonerlikleri, ne de Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin PKK’lı öğrencilere devletin resmi kayıtlarına göre burs vermesi beni şaşırtmadı. Ahmet Necdet Sezer'in affettiği terörist sayısını hatırlasanıza, daha sonra bunları pek çoğu askere, polise kurşun sıkmıştı... Ama yine de en ulusalcı Cumhurbaşkanı Sezer olmuştu; ki ben şaşırmamıştım. Beni dehşete düşüren “D” tipi medyanın her koşulda pisliğin üstünü itina ile örtme pişkinliğiydi. Sanırım yeni yüzyılın demokrasilerinde medya patronlarının da seçimle işbaşına gelecek. Demokrasinin temiz kalabilmesi için bu şart koşulacak belki de, tabi Aydın abinin ihtirası Türk Milletine yeni bir yüzyıl görme fırsatı tanırsa...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.