
Ali Demirayak
Çocuğunuz, vali mi olsun, adam mı olsun?
Yayınlanma:
Hayat çok çabuk akıp geçiyor..
Şöyle bir arkanıza baksanız da, çocukluk dönemlerinizi bir hatırlasanız.
Dün gibi.
Yaşadıklarınızın bir çoğu daha tap taze hafızanızda.
İlk okula başlamanız, orta okula kayıt yaptırmanız, kolunuza takılan ilk saatiniz ve ilk bisiklete binişiniz.
Tek kanallı siyah beyaz televizyonun karşısında televizyon kapanıp ta pullama başlayana kadar beklediğiniz günler….
Hepsi tap taze değil mi?
Daha dün gibi!
Daha dün, ramazanlarda teravih namazı kılınırken en son safta arkadaşlarınızla şakalaşıyordunuz, gülüp güldürüyor, bir içeri giriyor bir dışarı çıkıyordunuz.
Çocuktunuz…
Peki, bu gün.
O gün en ön safta olan mahallenizin büyüklerini bir hatırlayın bakalım, var mı acaba onlardan şimdi ön safta?
Yoklar değil mi?..
Çünkü, en ön safta şimdi siz varsınız.
Bir arkada kalsanız dahi, birileri size ön safı gösterir.
Mahalleni büyüğü siz oldunuz artık..
Ama bu gün şöyle kendinize bir bakın.
Yaş otuz beş mi olmuş, kırk mı, elli mi altmış beş mi, yetmiş mi?
Akmış gitmiş seneler.
Geçti geçti mevsimler
Süpürüldü takvimler
Gidenlerden kalan şey
Duvarlarda resimler
Mezarlarda isimler ..
Aslında hepimizin hayatı çok kısa, arada göçüp gidenleri de bir hatırlasak diyorum, daha beş yaşında kuyuya düşenler on beşinde arabanın altında kalanlar yirmi birinde kavgaya karışanlar, kırkında belki bir küçük toprak parçası yüzünden hayatından olanlar yok mu etrafınızda?
Süpürüldü takvimler
Gidenlerden kalan şey
Duvarlarda resimler
Mezarlarda isimler ..
Aslında hepimizin hayatı çok kısa, arada göçüp gidenleri de bir hatırlasak diyorum, daha beş yaşında kuyuya düşenler on beşinde arabanın altında kalanlar yirmi birinde kavgaya karışanlar, kırkında belki bir küçük toprak parçası yüzünden hayatından olanlar yok mu etrafınızda?
Siz yaşdaşlarınızın en şanslı olanlarındansınız.
Hayattasınız ve de ön saftasınız…
***************
Cuma günü hutbede imam, kendisine dert yanan cemaatinden birinin hikayesini anlatıyor, vatandaş diyor ki;
-Hocam, Oğlumu okuttum, yemedim yedirdim giymedim giydirdim, hayatımı onun geleceği için harcadım.
-Biz köylü insanlarız hocam, cahiliz. Gün geldi oğlum mahcup olmasın diye arkadaşlarından bile kendimi sakladım, olur ya bir yanlış laf ederim de oğlum mahcup olur…
-Ama şimdi ben yaşlandım, elden ayaktan düştüm, ne arayanım var ne de soranım.
-Biliyorsunuz oğlum Doktor, Başka şehirde, benimle de hiç ilgilenmiyor. Bayramlarda dahi gelmez oldular. Kendi derdime mi yanayım, torunlarım burnumda tütüyor onamı yanayım bilemedim..
Babanın feryadı uzun ama, ben burada keseceğim.
Kısa hayat dediğimiz hayattan bir örnekti Cuma hutbesinde cami imamının anlattığı bu yaşanan örnek.
Hayatımızın her anında çokça var aslında bu örneklerden..
Hani Baba evladına demiş ya; “Oğlum sen adam olmazsın diye. Bilirsiniz oğlu okumuş vali olmuş ve babasını bir emirle huzura getirtmiş ve demiş ki;
-Baba, Bak ben senin oğlunum, Hani Demiştin ya sen adam olamazsın diye işte ben Vali oldum şimdi gördün mü?
Baba oğluna şöyle bakmış ve demiş ki:
-Oğlum ben sana Vali olamazsın demedim ki, adam olamazsın dedim ve sen yine adam olamamışsın.
-Sen, şayet Adam olsaydın, babanı böyle emir erlerine tutturup getirtmezdin, Emir erlerini arkana alır, babanı, baba ocağında ziyaret eder, elini öper hayır duasını alırdın.
İşte o zaman Adam olmuş olurdun.”
***************
Yaz Kuran kursları başladı.
Yaş sınırı da kaldırıldı.
Çocuklarımızı Kuran kurslarına göndermemek için bir bahanemizde yok artık.
Geleceğe yatırım yapmak için Allah’tan korkan kuldan utanan nesiller yetiştirmemiz lazım.
Bu günün bir de yarını var.
Doktor yetiştireyim, avukat yetiştireyim, oğlum mühendis olsun, kızım eczacı olsun derken, adam yetiştirmeyi unutmayalım. Şayet Allah’ını Kitabını, Peygamberini çocuklarımıza tanıtmazsak, bilin ki yarında onlar bizi tanımaz.
Çocuklarımızı en iyi okullarda okutalım en iyi meslek sahibi yapalım bundan daha doğal bir şey de olamaz zaten.
Ama onların kalbine küçük yaşlarda Allah sevgisini yerleştirmez isek, sadece Dünya sevgisiyle yetişen çocuktan ne Babaya, ne Anaya, ne Vatana, ne de Millete hayır gelmez.
Diyeceğim şu ki:
Bu gün çocuklarınızı fırsat varken Kuran kurslarına gönderin.
Allah’ını, Peygamberini, dinini, diyanetini onlara öğretin,
Geleceğinize doğru yatırım yapın.
Yarın kapıya çok bakarsınız da hiç geleniniz olmazsa, üzülürsünüz.
Bizim tavsiyemiz elinizi öpmeye gelebilecek bir vali yetiştirmenizdir.
O valinin yetişmesi ise, bugün vereceğiniz karara bağlı.
Çünkü, yarın ön safta başkaları olacak.
Siz mi?
Bir duaya muhtaç..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.