Herhangi bir olay karşısında bir insanın gösterdiği tepki ile o insanın ne kadar ham ya da olgun olduğunu anlayabiliriz. Hani insanların kişilikleri öfkeli zamanlarda belli olurmuş ya, işte öyle bir şey...
Kötü, hoşumuza gitmeyen, kabullenemeyeceğimiz, sinirlerimizi tahrip eden olaylar karşısındaki tavırlarımız, tepkilerimiz bizim kişiliğimizi ele verir. İnsanları tanımak için onların böyle zamanlarını yakalamaya çalışın...
Normal zamanlarda “ne kadar iyi bir insan” diyebilirler bize... Anormal zamanlarda da öyle isek ne mutlu. Ama her iki zaman arasında fark varsa, işe o zaman daha kırk fırın ekmek yememiz lazım!
Toplumlar da, milletler de böyledir. Hak arayış biçimleri, tepkileri, protestoları... Onlar hakkında nasıl bir değerlendirme yapacağımız konusunda bize rehberlik eder.
Bu genel girişten sonra gelelim asıl meseleye...
İnsanlarda ferdi olarak olduğu gibi, toplumların da normal ve anormal zamanlar yaşaması tabiidir. Bazen bir kitleyi, bir grubu, bir topluluğu etkisi altında bırakacak olaylar zuhur eder.
Mesela gönül verdiğiniz partiye kapatma davası açılabilir, partiniz kapatılabilir, katsayı uygulaması ile üniversiteye girişiniz zorlaşabilir, sizi yakından ilgilendiren bir takım haklar elinizden alınabilir.
Bu gibi durumlar karşısında kitlesel olarak verilen tepkiler, halk nazarında o kitlenin imajını belirler.
Son zamanlarda (eskiden de hiç de az değildi) bazı olaylar bahane edilerek otobüsler yakılıyor, hiç alakasız işyerlerinin camları kırılıyor, polisler linç edilmeye çalışılıyor...
İstanbul Küçükçekmece’de İETT otobüsü ateşe verildi ve 17 yaşındaki bir kız hayatını kaybetti. Bu ne adına yapılırsa yapılsın kabul edilebilir mi?
Bu da bizim de hiç hoşuma gitmeyecek şekilde Kürt vatandaşlarımıza mal ediliyor. Çünkü biz ayrıştırmaktan değil, kaynaştırmaktan yanayız.
O yüzden yazının başlığında genelleştirme yapmamak için “bir kısım” sınırlaması getirdik. Bu tür tepkiler ortaya koyan çiğ insanlar bir kitlenin bütününü temsil etmezler. Hatta provokatörler de olabilirler.
Burada yapılacak olan, Kürt vatandaşlarımızın, bu gibi sağa sola saldıran, otobüsleri ateşe veren, polisleri linç etmeye çalışan çapulcularla aralarına mesafe koymaları, bu tür eylemlere karşı olduklarını söz ve eylemleriyle ortaya koymaları...
Bunların soyutlanması gerekiyor. Bunlar hak aradıklarını zannederken, temsil ettikleri kitleye de zarar vermektedirler.
Aksi halde bu tür tepkiler bütün Kürtlere mal edilecektir. Bu da bir kısım barış ve kardeşlik karşıtlarının ekmeğine yağ sürecektir.
Halkı huzursuz eden, suçsuz insanların ölümlerine sebep olan, kamuya ait mallara zarar veren kişilerin de en ağır cezalara çarptırılması gerekir. Şahsen mevcut yasal düzenlemelerin bu gibi suçlar için yeterli derecede caydırıcı olmadığını düşünüyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.