
Bir Açılım da Kendiniz İçin Yapın!
Hani “açılım” modası var ya memlekette. Herkes Türkiye’yi içinde bulunduğu açmazlardan açılımla açmaya, çıkmazlardan çıkarmaya çalışıyor. Çözüm önerilerinden geçilmiyor ortalık… Ama hiç kimsenin kendi açmazları ve çıkmazları üzerine açılımlar yapmak aklına gelmiyor… İnsanın kendisi ile uğraşması zor, başkaları ile uğraşması kolaydır. Nerden biliyorsun demeyin, kendimden tecrübeliyim! Hepimiz başkalarını düzeltmeye kalkarız, başkaları söz konusu olduğunda ahkâm keseriz, atar, tutarız. Ama kendimize gelince, kuyruğumuzu kısar, sessizliğe bürünürüz. Bu satırların yazarı, “acaba kendi problemlerimizi çözmek için ne tür açılımlara ihtiyaç var?” sorusunu bu bağlamda önemsemiş ve kendine sormuştur… Tabii ki soruya cevap verebilmek için önce kendimizi tanımak, problemlerin teşhisini yapmak ve sonra da çözüm önerilerini sıralamak gerekir. “İnsanın kendini tanıması” önemli bir konudur, biliyorsunuz… Öyle herkesin kolayca bileceği bir şey değildir. Yunus’un dizelerinden hatırlayın: “İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir…” Hakiki ilim insanın kendini bilmesidir… Ama biz kendimiz dışında her şeyi çok iyi biliyoruz, biliyorsunuz! Derine dalmadan yol alalım. Kendimiz için yapacaklarımızı düşünelim… Hayatımıza bir anlam katmış mıyız, yoksa günübirlik günleri tüketip gidiyor muyuz? Yarın “evet, zaman bitti” denilince, geriye dönüp baktığınızda arkanızda neleri görmek istersiniz? Şu an yaptıklarınızla neler görülecek? Hiç çevremizdekilere faydamız var mı, yoksa sadece kendimiz için mi yaşıyoruz? Dünyayı kurtarmaya kalkarken, kendi yakınlarımızın, komşumuzun, her gün gelip geçerken rastladığımız insanların durumları ile hiç ilgilenebiliyor muyuz? Hayatın tüm alanlarındaki sorumluluklarımızı hakkıyla yerine getirebiliyor muyuz, yoksa çoğu şeyi yüzeysel geçiştirip gidiyor muyuz? Bir yerden ayrıldığınızda insanlar arkanızdan “tüh ya, keşke gitmeseydi” mi diyor, yoksa sevinip içten ve derinden bir “oh” mu çekiyor? Dünyada yaşarken sayısızca tükettiğiniz nimete karşılık ne yaptınız? Artılarınızla eksilerinizi dökün kâğıda, hangi taraf ağır basıyor? Bütün bunları düşünün. Düşündükçe açılacaksınız ve yeni açılımlar ortaya çıkacak! Yoksa her şeyiniz tamam da kendinize ait hiçbir açılıma ihtiyaç yok mu? Belli mi olur, bazıları bu soruya “Ben mükemmelim, hiçbir yönümün düzeltilme ihtiyacı yoktur” şeklinde cevap verebilirler. Bu da başlı başına yeni bir açılım gerektiren bir konu! Sonuç olarak, kendimizin çözülmesi gereken yığınla problemi var. Zaman zaman bunlara da eğilmemiz lazım. Bunu yaparsak, ahkâm kestiğimiz birçok sosyal problemimiz daha kolay çözülebilecektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.