
Lokman Koyuncuoğlu
Tam da "Abdullah Gül" olmasın derken
Yayınlanma:
Türkiye’nin 11. Cumhurbaşkanı seçimi, insanların gerçek kimliklerini ortaya koymada ne çok malzeme çıkardı ortaya. Oysa bundan önceki seçimler en çok bir ayda sonuçlanmış olağan işlerdi. Rutine bakıp, pek fazla fikir sahibi olmazdık kim ne düşünüyor diye.
22 Temmuz seçimlerden sonra kabinede “Konya mutlaka temsil edilsin” yazılarıyla meşgulken Türkiye’nin hayati konusu olan Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı olması meselesine pek fazla değinmemiştim.
Gördük ki, Türkiye Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı olmasını bitirmişken, bu meseleden kendine daha iş çıkaracaklar çoğunluktaymış. Ne diyelim, hayırlı işler o zaman!
Bizim yerel kalmamız normal tabi de. Abdullah Gül meselesi bir taraftan bakınca da yerel bir mesele. Yani hem Türkiye’nin tümünü ilgilendirmesiyle genel, hem de her şehir için ayrı bir yerel bağlantısı var.
Konya kamuoyu, 3 haftadır yüksek bir sesle her yerde dillendirdiği Konya’ya Bakan verilmesini mi yoksa Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı olmasını mı tercih eder?
Hiç şüpheniz olmasın, öncelik Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı olmasından yanadır. Bu anlamda Abdullah Gül, her Anadolu insanında yerel bir iz taşır, kendini görür o insanlar Gül’de. Bu işin bu kadar önemli hale gelmesinde aslında aslan payı da Anadolu’nundur.
Neydi o geçen hafta yazılan çizilenler. Hepsi ibretlik tarihe kayıt düşülecek türden köşe yazıları. Hayretim, kendilerini, bu ülkeden çok düşünenlerin halka rağmen bir dayatma yolu göstermelerindendi. Bunu sanki halk yiyecek, öyle olsun bari diyecekti.
Hep olumsuz değil tabi geçen hafta yazılanlar. Halkın ne istediğini anlayıp, antidemokratik her şeye karşı olanlarda azımsanmayacak çoğunlukta artık Türk medyasında. Yeni Şafak’ta geçen haftaki, Yasin Aktay, Fikri Akyüz ve Hakan Albayrak’ın bu konuda ki yazıları hiç unutulmayacak.
5 yıldır, hükümete ve Başbakan Erdoğan’a demediğini bırakmayan, Hıncal Uluç köşesinde şunları yazdı; “Köksal Toptan. Daha Adalet Partisi içindeyken ılımlı, uzlaşmacı, hoşgörülü tanınan, her kesim tarafından sevilen ve sayılan Köksal Toptan tercihi, Erdoğan'ın kendisini bekleyen zorlu dönemde, Meclis içi ve dışı tüm güç odakları ile uzlaşmacı ve iyi geçinme niyetinin ilk işareti oldu. Şimdi sıra ikinci seçiminde. Cumhurbaşkanı?.. Gül mesajı almadı. Almak istemedi.. Ama o da resmen ''Adayım'' diyemedi. Çekişme perde arkasında yürürken, medya devreye girdi. Dinci medyadan söz etmiyorum. Güya liberal, güya demokrat, aslında AKP'den fazla AKP'ci sözüm ona tarafsız medyanın silahşorları ortaya atıldılar..”
Uluç’a ilk cevap Yasin Aktay’dan “Bu şarkı böyle bitmez” yazısıyla geldi. “Ayrıca Köksal Toptan'ın bir uzlaşma ve jest olarak AKP tarafından Meclis başkanı olarak belirlenmesine gösterilen tepkilere bir bakın. Bunların uzlaşmadan anladıkları en fazla budur: Kendinizden vazgeçmeniz. Aynısını Cumhurbaşkanlığı konusunda da istiyorlar. Aslında yüzsüzlükte biraz daha yol bulsalar bir jest de Başbakanlık konusunda isteyecekler.”
Durum budur. Bugün daha pek çok önemli yazıları buraya almak istiyordum ancak gördüğünüz gibi buna gerek yok. Durum belli. Kimin ne istediği, niye istediği belli açık olarak.
Bu arada Konya Bakan meselesini unutmuş değil. Ancak, Ülke can derdindeyken, Konya’nın feraset göstereceğinden şüpheniz olmasın.
Bu son satırları sonradan yazdığımı itiraf etmeliyim.
Şimdi Abdullah Gül artık aday.Tartışılacak bir şey kaldı mı sizce?
Her şey yerli yerinde sapasağlam gidecek bundan emin olun. Bizde bir cumhurbaşkanı nasıl seçilirmiş dersi vereceğiz tüm dünyaya.
Tam da Abdullah Gül olmasın korosu dümeni eline almış işi götürürken.
Sahi Abdullah Gül bundan sonra ''olmasın'' demek için nasıl bir cümle gerekecek.?
22 Temmuz seçimlerden sonra kabinede “Konya mutlaka temsil edilsin” yazılarıyla meşgulken Türkiye’nin hayati konusu olan Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı olması meselesine pek fazla değinmemiştim.
Gördük ki, Türkiye Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı olmasını bitirmişken, bu meseleden kendine daha iş çıkaracaklar çoğunluktaymış. Ne diyelim, hayırlı işler o zaman!
Bizim yerel kalmamız normal tabi de. Abdullah Gül meselesi bir taraftan bakınca da yerel bir mesele. Yani hem Türkiye’nin tümünü ilgilendirmesiyle genel, hem de her şehir için ayrı bir yerel bağlantısı var.
Konya kamuoyu, 3 haftadır yüksek bir sesle her yerde dillendirdiği Konya’ya Bakan verilmesini mi yoksa Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı olmasını mı tercih eder?
Hiç şüpheniz olmasın, öncelik Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı olmasından yanadır. Bu anlamda Abdullah Gül, her Anadolu insanında yerel bir iz taşır, kendini görür o insanlar Gül’de. Bu işin bu kadar önemli hale gelmesinde aslında aslan payı da Anadolu’nundur.
Neydi o geçen hafta yazılan çizilenler. Hepsi ibretlik tarihe kayıt düşülecek türden köşe yazıları. Hayretim, kendilerini, bu ülkeden çok düşünenlerin halka rağmen bir dayatma yolu göstermelerindendi. Bunu sanki halk yiyecek, öyle olsun bari diyecekti.
Hep olumsuz değil tabi geçen hafta yazılanlar. Halkın ne istediğini anlayıp, antidemokratik her şeye karşı olanlarda azımsanmayacak çoğunlukta artık Türk medyasında. Yeni Şafak’ta geçen haftaki, Yasin Aktay, Fikri Akyüz ve Hakan Albayrak’ın bu konuda ki yazıları hiç unutulmayacak.
5 yıldır, hükümete ve Başbakan Erdoğan’a demediğini bırakmayan, Hıncal Uluç köşesinde şunları yazdı; “Köksal Toptan. Daha Adalet Partisi içindeyken ılımlı, uzlaşmacı, hoşgörülü tanınan, her kesim tarafından sevilen ve sayılan Köksal Toptan tercihi, Erdoğan'ın kendisini bekleyen zorlu dönemde, Meclis içi ve dışı tüm güç odakları ile uzlaşmacı ve iyi geçinme niyetinin ilk işareti oldu. Şimdi sıra ikinci seçiminde. Cumhurbaşkanı?.. Gül mesajı almadı. Almak istemedi.. Ama o da resmen ''Adayım'' diyemedi. Çekişme perde arkasında yürürken, medya devreye girdi. Dinci medyadan söz etmiyorum. Güya liberal, güya demokrat, aslında AKP'den fazla AKP'ci sözüm ona tarafsız medyanın silahşorları ortaya atıldılar..”
Uluç’a ilk cevap Yasin Aktay’dan “Bu şarkı böyle bitmez” yazısıyla geldi. “Ayrıca Köksal Toptan'ın bir uzlaşma ve jest olarak AKP tarafından Meclis başkanı olarak belirlenmesine gösterilen tepkilere bir bakın. Bunların uzlaşmadan anladıkları en fazla budur: Kendinizden vazgeçmeniz. Aynısını Cumhurbaşkanlığı konusunda da istiyorlar. Aslında yüzsüzlükte biraz daha yol bulsalar bir jest de Başbakanlık konusunda isteyecekler.”
Durum budur. Bugün daha pek çok önemli yazıları buraya almak istiyordum ancak gördüğünüz gibi buna gerek yok. Durum belli. Kimin ne istediği, niye istediği belli açık olarak.
Bu arada Konya Bakan meselesini unutmuş değil. Ancak, Ülke can derdindeyken, Konya’nın feraset göstereceğinden şüpheniz olmasın.
Bu son satırları sonradan yazdığımı itiraf etmeliyim.
Şimdi Abdullah Gül artık aday.Tartışılacak bir şey kaldı mı sizce?
Her şey yerli yerinde sapasağlam gidecek bundan emin olun. Bizde bir cumhurbaşkanı nasıl seçilirmiş dersi vereceğiz tüm dünyaya.
Tam da Abdullah Gül olmasın korosu dümeni eline almış işi götürürken.
Sahi Abdullah Gül bundan sonra ''olmasın'' demek için nasıl bir cümle gerekecek.?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.