Lokman Koyuncuoğlu
Lokman Koyuncuoğlu

Süleyman Okudan'ı nasıl bilirsiniz?

Türkiye’nin bilim yuvaları olarak anılması gereken üniversiteler, yıllardır farklı tartışmaların merkezinde olan kurumlar olarak bilindiler. Bunda en büyük sorumluluk ise şüphesiz YÖK’e ait.

Özellikle Anadolu Üniversitelerinin dünya ortalamasının çok altında bir verimliliğe sahip olmasının arkasında da yatan sebeplerin başında da bu geliyor. Temel amacı özgürce fikir üretmek olan bu kurumların, eğitimde özgürlüğe en çok ses çıkaran bir yapılanma içinde olmalarını uzun yıllardır tartışıyoruz.Bu tartışmanın dışında olanlarda var elbette.

Hafta sonu Selçuk Üniversitesi Rektörü Süleyman Okudan, üç yıllık görev döneminde yaptığı çalışmalarını anlattığı basın toplantısı ve üniversitedeki yatırımlarla ilgili bilgiler verdi.
Bir işin başlangıcında görüntü ve duruş çok önemlidir. Rektör Süleyman

Okudan’ın basın mensuplarını karşılamasından, hitap şekline, çalışma arkadaşlarıyla iletişimine kadar pek çok noktada oldukça farklı portreler çizdi. Kendinden emin ve olaylara hakim oluşu yanında sürekli tebessüm eden yönüyle de nazik bir kişiliği olduğunu ortaya koydu.

Alışılagelen rektör tiplemesinin ötesinde daha insan merkezli, daha konuşmaya yatkın, daha sosyal, daha şefkatli bir duruşu olan Rektör Okudan’ın öğretim görevlilerinin çoğunlu tarafından sevilmesinin arka planı da kendiliğinden ortaya çıkıyor. Böyle sevecen bir rektörle öğrencilerin ilişkilerinin nasıl olacağını tahmin etmekse hiç zor değil.

Burada tek taraflı bir bakışla Rektör Süleyman Okudan’ı tarif etme niyetinde değilim. Ancak bir üniversitenin o şehrin gelişimine nasıl bir etki doğuracağını dillendirmeye çalışıyorum.

İnsan merkezli bir anlayış, hangi işte olursa olsun mutlaka başarılı olur. Rektör Okudan’ın da bu tercihi doğru yaptığını gördüm. Bir amirin, yakın çalışma arkadaşlarına hitap tarzı onun genel yapısı hakkında da bilgi verir. Rektör Okudan’ın, yardımcısına ismiyle yada bir dekanına “bizim Hadi” diye hitap etmesi, aslında önemsenecek bir tarz. Bunu üniversitedeki tüm hocalar için de genelleştirebiliriz. İşte o zaman insan merkezli çalışma ortaya çıkıyor. Özetle Selçuk Üniversitesinde hocalar, işlerini yaparken tepelerinde bir baskı hissetmiyorlar, hatta pek çok konuda kendilerine yardımcı olacak birisini yanlarında görüyorlar.

Rektör’ün arkasındaki bu önemli destekten, üç yıl içindeki somutlaşmış değişime de geçiş yapabiliriz. En etkileyicisi ise üniversitenin bütçesi. Selçuk Üniversitesinin 2006 yılı bütçesi 275 milyon YTL olarak gerçekleşmiş. Bu şu demek; Konya merkez ilçelerinin bütçesinden daha büyük bir bütçe, Konya Büyükşehir’in ise yarısından daha büyük bir rakam. 2003 yılında 130 trilyon lira olan bütçede 3 yıl içinde ikiye katlanmış.

80 binin üzerindeki öğrencinin,2990 akademik ve 1489 idari personelle idaresi oldukça güç oluyordur. Sanırım Selçuk Üniversitesine 400’ü kesinleşmiş bin civarı daha akademik personel takviyesi yapılmalı. S.Ü. de 18 bin bilgisayar var, bu Türkiye ortalamasının üstünde ve 4 öğrenciye bir bilgisayar düştüğünü gösterir. Tabi burada tek başına bilgisayar yetmiyor, bunlara ileri düzeyde kullanabilecek öğrenciler gerekir. Belki de yeni dönemde üniversitenin en önemli fonksiyonu bu olmalı. Bilişim çağına ayak uyduracak her fakülteden donanımlı öğrencileri bekliyor Konya.

Rektör Süleyman Okudan, Selçuk Üniversitesi için bir kazanç, bunu Konya’nın iyi değerlendirmesi gerekir.
2007 Mevlana yılı sebebiyle yazılarımızı Mevlana’dan bir sözle tamamlayalım; Yalancı, doğrunun geçer akçe olduğunu görür de doğru sanırlar ümidiyle yalan söyler.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Lokman Koyuncuoğlu Arşivi