Aydoğan Deveci
Aydoğan Deveci

SORMAK LAZIM ŞEHİDLERE?

 

Pazar sabahı Babalar Günü habercisi değil’di sanki.  Toprak evlatlarını aldığı babalara ağlıyor, Anadolu asırlardır doymadı yiğit kanına, doymuyor…

Babalar gününün en önemli haberi şehit cenazeleriydi. Elbette tek haber Hakkari değildi ama acının büyüklüğü yaşanan her şeyi unutturdu. Sanki Türkiye bir viraj dönüyor, yolcuların bazıları ise arabanın devrilmesinden yana çaba harcıyor, kimi lastiğin havasını boşaltıyor, kimi yola mayınlar döşüyor, araba yoldan çıksın gerisi kolay…

Şehit acısı yüreğimize oturmuş, aldığımız nefes içtiğimiz su, gördüğümüz insanları bilemez hale gelmişiz, Fatiha’lar dilimizde… Siyasi rant kaygımız yok, cenaze adabına uymayan işler yapacak da değiliz. Ama acımızı haykırmak, hissiyatımızı duyurmak istiyoruz.

Memlekette terör şehitleri konusunda yapay bir uygulama var sanki. Terör dışındaki bütün olaylarda sistematik bir sorgulama yapılır. Konu ekonomi ise; veriler incelenir, yapılması gereken hamleler irdelenir, çözüm önerileri ortaya konulur. Hele bu sorgulama esnasında gizli kapaklı bir iş medyaya yansırsa ilgilinin istifası kaçınılmaz. Ama iş terörle mücadeleye gelince örgütten önce hükümet hedef alınır, tek suçlu hükümet vurgusu yapar muhalefet sözcüleri. Taraf Gazetesi saldırı istihbaratının aylar önce askeri birimlere ulaştığını yazar ama meslektaşlarına sesini duyuramaz. Birileri terörle mücadeleyle Silahlı Kuvvetlerin başarısızlığı arasında bağ kurulmasını asla istemiyor; Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin bir açıklama yapıyor 11 şehitten sonra: “Genel Kurmay’dan açıklama bekliyorum” diye. Boyalı basının en cilalısı Milliyet “Olmadı M.Ali Bey” başlığıyla eleştiriyor Meclis Başkanı’nı. Öyle ya; Kadın ve Aileden sorumlu Bakan yapmalıydı 11 şehitin izahatını… Silahlı Kuvvetler kendi görev alanına giren konularda bir başarısızlık göstermişse neden eleştirilmesin? Terör özellikle Ak Parti iktidarında, sadece Ak Parti’nin sorunuymuş gibi gösteriliyor. Asker Kuzey Irak’a girdi mi şanlı ordu, şehit verildi mi hain hükümet. Bu ikiyüzlülüğün baş aktörleri ise maalesef politikacılar ve medya tröstleri.

Oysa Abdullah Öcalan hainini idamdan kurtaran yine siyasiler ve “Usta gazeteciler” değimliydi? Siyasetiyle ekonomisiyle çakma bir dönemdi DSP-MHP-ANAP Koalisyonu. Her şey yapay ve düzmece. Dünya ekonomisi tıkırındayken Türkiye’de kriz yaşanır, bankalar hortumlanırdı. Devlet Bey iki dizini birbirine yapıştırıp Ecevit büyüğünün önünde arz-ı endam ederken, Apo’yu da ipten almayı başarmıştı. Konuşulması gereken ihanet budur. Apo’nun diyeti olarak susturulan terör, koalisyon hükümetinin başarısıydı öyle mi? O dönemin şakşakçıları Oktay Ekşi ve Emin Çölaşan’ın yazılarını arşivden bulup bir okuyun...

Bu gün karşımızdaki ise Apo’nun serbest kalma diyetidir. Devlet Bahçeli “Bu herif asılacak yoksa hükümeti yıkarım” deseydi 2010 babalar gününde böyle bir bilanço karşımıza çıkmazdı.  Tarih, sorumluluğu olanları affetmez beyler: Oktay Vural, Mehmet Şandır, Faruk Bal… Sesiniz bu yüzden mi  gür çıkıyor. Binlerce insanımızın kanı eline bulaşmış Apo’ya kıyamadığınız için mi? Mehmetlerin dağladığı yüreklerde sizin vebaliniz yok öyle mi?

Pazar günü için ne kadar da keskin gerçeklerdir bunlar. Üstelik internete düşen yüksek yargı mensubuna ait ses kaydındaki gibi Cihaner’in kurtuluşunu izlerken,  Anayasa Mahkemesi Üyesi’nin yargılamada taraf olduğu iddiaları ispatlı şahitli ortaya konmuşken, Seyfi Oktay’ın Adaleti “Ablukaya” aldığını çözmüşken, Tabi  500 Liralık gömleği ve Ecevit kasketiyle ortaya çıkmış Gandi’den bozma, Metin Akpınar destekli Halkçı Kemal yüksek yargı adaleti önünde saygıyla eğilirken…

Sormak lazım Şehidlere; Siz bunlar için mi “Toprağa düştünüz?” diye!

Sormak lazım kafirlere siz bunları örtmek için mi kan kusturdunuz millete?

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Aydoğan Deveci Arşivi