
SOL GÖSTERİP
İnternet, Konya tabiri ile “Fena” bir şey. Anlattığınız fırkanın kıymeti kalmıyor zira digital ortam sizden önce memleketin kulağına fısıldamış bile. Basın elden gidiyor, gazeteler baskıyla, dağıtımla uğraşırken “gazetenetçiler” manşetleri yapıştırmış… Geçenlerde internette okuduğum bir yazı ilgimi çekmişti. İlk kez benden duymadığınızı biliyorum önemli gördüğüm birkaç hususu bu metin üzerinden anlatmak istiyorum. Ünlülerin ölürken söyledikleri son sözleri konu almıştı araştırma. Necip Fazıl’dan Fatin Rüştü Zorlu’ya, Alparslan Türkeş’den Peyami Safa’ya kadar. Benim ilgimi solun idol kahramanı Deniz Gezmiş’in dilinden dökülenler çekmişti. Şimdiki sözde solculara inat. Deniz Gezmiş’i iyi biliyorum diyemem. Ama üzerine atılı suç bulunmadığı halde asılan bir genç diye anlatılır. En azından eski sol ideoloji böyle tanımlar. Bir de şarkılar vardır Deniz için yakılmış, dokunaklı iç burkan. Erdal ÖZ’ün Gülünün Solduğu Akşam kitabı kalmış hatırımda; oldukça duygusal kaleme almış Deniz Gezmiş’in son dakikalarını. Deniz Gezmiş idamından önce şöyle haykırmış Anadolu semalarına “Yaşasın tam bağımsız Türkiye! Yaşasın Türk Kürt kardeşliği! Kahrolsun faşizm!” Konya lehçesine devam edelim: “Ne yaparsın be” Deniz, bu sözleri söyletmezler adama, ya ölmeden önce haykırır, ya da sözünü tamamlayamadan nefesini teslim edersin. Kemal Kılıçdaroğlu geliyor aklıma. Malum Onur Öymen Oratoryosunun mahcup suflörüydü. “Türk Kürt kardeşliği” sözünü duyduğunda ne yapardı ki? Önce alkışlar, sonra genel başkanına kesik atıp “Aman Allah’ım ben ne yaptım” deyip kibarca durumu kurtarır, Deniz Gezmiş’e de “Dersim’de Alevi hemşerilerimin anası ağladı, bende onların sırtlarına basıp Türkiye’nin Gandi’si oldum, Deniz’i kim asarsa assın benim siyasi hedeflerim daha önemli” mi derdi? Ya diğer Kemal? Anadol olan! Ağızda köpükler, kurduğu sosyalist partinin tüzüğünde terör örgütünü kutsayan lafların altındaki imzasını unutup, vatan millet Adapazarı istikametinde Tayyip Bey’e saldırırdı. Sahi Deniz Gezmiş “faşist” diye bu günün çakma solcularına mı gönderme yapmıştı. Deniz böyle gitti. Genç yaşında büyük lafları celladına haykırarak. CHP’nin 80’lik politikacılarının hala söyleyemediklerini yirmili yaşlarda dünyaya duyurabilmek için bağıra çağıra can verdi. İdamdan dönse veya kaçıp kurtulsaydı bu günün CHP’sini için ne hissederdi? “Boşu boşuna ipe gidiyormuşuz be” diye hayıflanmazmıydı? “Deniz parkası” giyip siyasete atılanları şimdilerde faşizme parke olmuş halde bulunca; kederlenmezmiydi? Sözün özü: Hükümetin Milli Birlik ve Kardeşlik projesini vatandaş olarak sonuna kadar destekliyorum. Kardeşliğin dışında hiçbir yolu çözüm olarak görmüyorum. Elbette devlet teröriste göz açtırmasın, ama bizi bölmek için türlü entrikaları çeviren örgütlerin de oyununa gelmesin, satılmışların ekmeğine yağ sürmesin. Ergenekon Avukatlığına soyunan çakma solculara gelince. Huzur bu memlekette en çok size battı. Millete kan kusturmayı devlet idaresi zannettiniz. Sırtına bindiğiniz fakir halk sandığa gömdüğünde zihniyetinizi darbeyle zulüm ettiniz. Size söyleyecek sözüm yok, ellerinizdeki kan, daima boynunuzda asılı duracak yaftanın altında imzası bulunan Merhum Adnan Menderes’in dir. O’nun son sözleriyle bitiriyorum yazımı, mekanı cennet olsun, duayla anıyorum: “Dirimden korkmayacaktınız. Ama şimdi milletle el ele vererek Adnan Menderes'in ölüsü ebediyete kadar sizi takip edecek ve bir gün sizi silip süpürecektir. Ama buna rağmen duam ve merhametim sizlerle beraberdir.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.