Siret mi...? Sûret mi...?

            Suret:dış güzellik,yalancı ve ruhsuz..(Okyanusun rengi,maviliği gibi)..

Siret:Gönül güzelliği,hakikat,bazen acı,bazen sevinç,bazen ayıp,bazen yasak,ama hep hakikatin kendisi..(Okyanusun derinliği)gibi...

            Yaşadığımız modern çağ,cilaların,allıkların,maskaralıkların dünyası,görüntü ve imaj geçerli akçe...Hakikat namına bir emare taşımayan suretler,siretlerindeki bozulmuşluğu hırpalanmışlığı örselenmişliği gizleyebilme yarışındalar.....Oysaki ''Allah sizin suretinize ve mallarınıza bakmaz..Yalnız ve yalnız sizin amellerinize ve gönüllerinize bakar'' buyuruyordu..Allah Rasûlû..YARADAN siretlere bakarken biz suretlere takılı kalıyorduk..Hoca Nasreddin'in dediği gibi...Ye kürküm ye...!

            Suret dediğimiz şey toprak olup gidecekti..Ya siret..? Senin onu yücelttiğin kadar oda seni yüceltecekti..Vakti gelip musallaya konulduğunda..Nasıl bilirdiniz?Merhumu diye sorulduğunda.İyi bilirdik..Demekle son bulmayacaktı..İyi bir Ad'ın.Anılmışlığın kalacaktı,belkide hoş bir sâdâ...

            Yazar durursunuz satırlarca oysa anlatmak istediğiniz herşey,ibretlik bir hikayede gizlidir. Yaşanmışlıklardan alırız çoğu kez hissemizi,tıpkı şimdi nakletmek istediğim hikayede olduğu gibi..

            Sultan Murad Han:Garip bir rüya görür.Veziri sorar..Hayırdır Sultanım.!Bakıcaz der Sultan Hayır mı..?Şer mi..?Hazırlan dışarı çıkıyoruz der vezirine Sultan.!Molla kılığına girip çıkarlar yola..
    Sultan gördüğü rüyanın tesiriyle gideceği yeri bilir gibi seri ve kararlı adımlarla Beyazıt'a çıkar... Ordan vefa'ya döner,zeyrekten aşşağılara salınır..Unkapanı civarında soluklanır..Etrafına dikkatlice bakınır,tam o sırada yerde yatan bir ceset görür.Sorarlar,kimdir bu?Ahali;aman Hocam hiç bulaşma!

Ayyaşın berduşun biri işte.Sultan;Nerden biliyorsunuz der.?Ahali:Müsade etde bilelim Hocam kırk yıllık komşumuz..Bir başkası lafa girer biliyormusunuz aslında iyi bir sanatkârdı.Azaplar çarşısında çalışır.Nâlinin hasını yapardı.Ancak kazandıklarını içkiye fuhuşa harcar,şişe şişe şarap taşırdı evine!

    Hele yaşlının biri öyle öfkelidirki,isterseniz komşulara sorun birkez camide cemaatle gören varmı? Ahali döner arkasını gider.Sultanla vezir kalırlar bir başına orada.Vezirde hazırlanır gitmeye!Sultan; Keser yolunu nereye.?Bilmem bu adamdan uzak durmayı yeğlersiniz sanıyordum,der..Sultan;Millet bu çeker gider Bir şey diyemem,ama bizim naaşı kaldırmamız defin işlemini tamamlamamız gerek.

    Hem rüyadaki hikmeti çözebilmiş değilim hala der..Mollalığa devam eder.Vezir aman efendim yap mayın etmeyin bunun yıkanması,tekfini telkini var..Sultan;sen kaygı etme ben biliyorum beceririm diye cevap verir...Ama önce bir gasilhane bulmalıyız,şurda bir mahalle mescidi var ama olmaz..Sen olsaydın nerden kalkmak isterdin diye sorar vezire.?O'da...Ne bileyim Ayasofya,Süleymaniye Ya da Fatih Camii diye cvp verir.Ayasofya ve Süleymaniye'de devlet erkanı çoktur bizi tanıyabilirler deyip naaşı Fatih Camii ne getirirler oraya buraya koşturup kefen bulurlar.

        Sultan bakır kazanı vuru ocağa erkanınca bir güzel yıkar, naaş ayan-beyan güzelleşir sanki, yüzü sakilere benzemez,bir tebessüm okunur dudaklarında Sultan'ın ve vezirin kanı ısınmıştır bu meçhul nalinciye daha vakit vardır,vezir huzursuzlanır,Sultanım yanlış yapıyoruz galiba aceleyle unuttuk belki kimi kimsesi,hanımı Ya da yetimleri vardır.
        Doğru ya!Sen başını bekle ben bir koşu gidip sorayım diyerek olayların başladığı yere gider,nalincinin oturduğu yeri öğrenir.Kapıyı çalar yaşlıca bir kadın çıkar karşısına,Sultan olanı bite ni anlatır,kadıncağız metanetle sanki bekler gibi dinler,sonra çöküverir oraya başını ellerinin arasına  koyar..Biliyormusun evladım bizim efendi âlemdi..Akşama kadar nalin yapar birinin elinde şarap şişe si görse elindeki olanı biteni verir onları satın alır,eve getirip helaya dökerdi..

        Niye.?Ümmet-i Muhammed içmesin diye..Sonra malum kadınların ücretlerini öder eve getirir ben sizin zamanınızı aldım mı aldım der,kendi çeker gider..Ben onlara menkıbeler anlatır,mızraklı ilmihâl,hücceti islam okur dum.Sultan;Bak sen millet ne sanıyor oysa..Milletin ne söylediği umrunda olmazdı.Hep uzak meclislere gider,öyle bir imamın arkasnda durmalıki,tekbir alırken kâbeyi görmeli derdi.Sultan;Öyle imam kaç tane kaldı ki diye ekler..

        Kadıncağız işte oyüzden Sofular'a kadar uzanırdı..Hatta birgün bakasın efendi,sen böyle yapıyorsun herkes seni kötü belleyecek,sonra cenazen ortada kalacak..Efendi'de öyle ya deyip kimseye zahmet olmasın diye mezarını bahçeye kendi kazdı.Ben üsteledim iş mezarla bitiyormu seni kim yıkasın,kim kaldırsın..? Sultan; Peki 'O' Ne?dedi diye sorar...Önce uzun uzun güldü..Sonra Allah büyüktür hatun..Hem padişah'ın işi ne..?
        Hiçbirşey sûrette göründüğü gibi değildi..Sûrete bakmak gafillikti,yanılgıydı..Hikayenin
İzâhını(Ganiyyi Muhtefi)nin şu dizeleri gayet iyi açıklıyordu.''Sûretimi görüpte,şu fâkire levm eden! Siretime erebilseydi,sûretimi görmeden.!Mesele zor olsada insan olmaktan ziyade insanca yaşamak.
        Herşeyden evvel..Herşeyden sonra...! Surete bakmakla aldanma sakın..Gel sireti gör hakkı temaşa

ediyor..Neyzeni sarhoş görsen ne çıkar..Bak meyhanede Kâbe'yi inşaa ediyor..N.Tevfik..

      SELAM VE DUA İLE...

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Rukiye Tek Arşivi