
Alaz'ım...!
den gayrısını yazmaya istek ve heves yok..Hiç bir şey Sen'i yazmak kadar güzel değil Alaz'ım...
Bilirimki kimse kimsenin yerine yanmaz,kimsenin yangın'ıda kimseye uymaz...Sen'ki acılara haz veren yanım
sın...Sen'ki âlem sürgünümde imtihânımsın...İşgale ve ihmale uğramış yüreğim davacı değil mahşerde bile...Yaktığın
OD'u seyrederken ÖZ'ümde..Katlime ferman okuyana hamd edesim geliyor...
Dertlenenemediğim bir dağ olur duygularım...Bir çocuk hassasiyetiyle incinir içim...Yüreğim'i sağır SULTAN
duyduda gözüm...Göremedi Sen'deki gözler Ben'i...
Dilime pelesenk ettim ad'ını...Notasızım..Avazım kısık...Üzgünüm Alaz'ım saçlarına dolanıyor bakışlarım...
Canım gitmezse aklıma bile razıyım...Sahi Alaz'ım..! Güneş doğar mı..? Gece'ye...!Zuhur eder mi..? Kehkeşanlar...
Yıldızlar dökülür mü..? Düşlerimin üzerine...Nehirler büyüyor alazım nehirler büyüyor gamzelerimde..Türküsüz ve
ağıtsız...Yârsız...Can'sız...Kalakalıyor bakışlarım ard'ında sonsuzluğa uzanan ray'lar gibi uçsuz bucaksız...
Züleyha'nın kalbine acı ulaşıp sınıra ulaştığı vakit;Yusuf'a bir mektup yazmaya karar verdi...İçindeki hale
tercüman olacak sözcükleri bulup Yusuf'a söylemek göstermek istedi..Dedi;her vasfın karşılığı bir sözcük var nasılsa!
Bende halimi arz edeyim Yusuf'uma...
Yusuf diye yazdı sayfanın tam ortasına...İçinden binlerce Yusuf ses verdi...
Ey içimdeki yıldızlar mütercimim...Ölü olmayan kuşlarım benim...
Mısır'ın sularına dökülmüş kandilerrin aydınlığı;
Konuşan ağacım..Coşan ırmağım benim..
Gözlerimle gören...Gözleriyle gördüğüm...
Yusuf dedi Züleyha....İçinden yine binlerce Yusuf ses verdi...
En derin kuyusunda kaybolduğum Eyyy...
Nil'in sesi geliyor,gelsin....Sesim Nil'e gitmiyor gitmesin...
Sesi bana gelmeyenim...Sesim O'na gitmeyenim Eyyy..!
Devam etti Züleyha...
Eyyy Kalbiyle Seven...!
Eyy Kalbimle SEVDİĞİM..!
Muhabbeti kolay giyilir libas olmayan...
Vahayı terk edip çölün rahmetine düşen defterim...
Yitik tahtına gönlünce kurulan çöl misillemesi sevdiceğim...
Dağ lalesi...
Çöl çiçeğim...
Ah benim yitik ezel gülü vasfınca sahiplendiğim...Sahiplendiğimi bilmeyenim...
Ey adı gelecek zamanların ve insanların mekanlarına adımla birlikte kalacak olan...
Ey adım adıyla birlikte yazılacak olan...
Sularıma dökülen karanlık...Yollarımı örten aydınlık...
Tezatlarım benim....Benim tekrirlerim..
Ama muhabbetinden asla dönmediğim...
Gün geçtikçe çoğalan benzetmelerim...
Sözcüklerim...Lugatımm...
Âh benim Yusuf'um..Âh benim Âh/sen/im...Dedi..Başka Bir şey diyemedi..Gödüki hitaptan öteye geçemedi..Anladıki Aşk'ın nâme'sinde ser-nâme'den öte kelam yok...
Öyle ya alazım...Maşukun kitabında Aşk'tan öte Bir şey yok...Yine günün aydınlığında karanlığımdan yakalandım sana,kanayan yanlarımdan...
İşte buyüzden yüreğim'in dermansız uçurumlarında...Ben hep YÂR'DAN düşmüşüm...Hangi bana
gitsem,sana çarpıyor yüzüm...Hangi Sen'den dönsem yönsüzüm...Söyle şimdi iki gözüm...Bu gönle kaç
SEN girer...Bir Sen kaç ömre değer....
(Not:Kahramanım ALAZ... Hayal'den ibaret :) buda benden size bir tebessüm olsun hüznün hediyesi..:)) Saygılar...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.