Senelerin....Ardından...!

Usulca bir kış günü..Çiseleyen bir yağmur sonrası,bulutların ardından göz kırpan güneş. Gülmekle ağlamak arası farklı bir ruh halindeyim.Hani bazen film şeridi gibi geçer ya;hayat kareleri insanın gözü önünden..İşte öyle bir dem'deyim...!
Yıllar dört mevsim arasında geçip giderken,figüranlar,hayatlar,roller hızla yer değiştirmekte.

Bizim yerimizi çocuklar,büyüklerimizin yerini bizler alırken..Onlarda bir bir göçüp gitmekteler bu alem-i ekberden..Bir hüzün arefesi ıslak sokaklarda,yağmurun yere saçtığı yapraklar arasında ilerlerken kendi kendime konuşuyorum mırıldanarak..Kaç sene geçti?Kaç sonbahar.?Kaç yaz.? Hesabını bile yapamadığım onca yıl,öylesine sessiz ve habersiz gitmişti ki benden..Nemli bir tomar gibi kanatlarım, her gün bir parça daha ağırlaşıyordu..Ve heyecanların gün geçtikçe kararan pırıltısı..Alışkanlıkların insanı makineye çeviren çarkı..Artık yanarak değil tüterek yaşıyordum..Acılar hassasiyetimi kabuklaştırmıştı sanki..Ayrılıklarda fazla koymuyordu alışmış gibiydim..Belki de ihtiyarlıyordum farkına bile varmadan..Çocukken kendi kendime yaptığım bir terapi vardı,ne vakit korksam gözleri mi kapatır,olmak istediğim yerde hayal ederdim kendimi.Ne zaman burnumu üstüme vazife olmayan işlere soksam ve içinden çıkılmaz bir hale girsem,nasılsa geçecek diye züğürt tesellisine dayardım sırtımı..Çocukça ama etkili bir terapiydi..Nitekim her şey geride kalmıştı,korkular ve sıkıntılar...

Ve yine böylesi bir halet-i ruhiye içerisin deyken de okuduğum bir hikayecik geldi aklıma; Bir gün çok zengin bir adam;oğlunu yanına alarak insanların ne kadar fakir olabileceğini göstermek için köye götürür..Çok fakir bir aile'nin evinde bir gün bir gece geçirirler..Şehre dönerken..Babası oğluna sorar:Yolculuğumuzu nasıl buldun.?Oğul:çok güzeldi babacığım der.. Babası:İnsanların ne kadar fakir ve zor şartlarda yaşadığına tanık oldun değilmi..? Oğul: Evet der...Babası: peki başka ne öğrendin.?Oğul: Bizim evde bir köpeğimiz,onların dört köpeği var..Bizim evde bahçenin yarısına kadar gelen havuzumuz,onların kilometrelerce dereleri var..Bizim bahçede ithal lambalarımız,onların milyonlarca yıldızları var...Bizim terasımız ön bahçeye kadar,onlarınki ise ufka kadar..Baba şaşkın bir vaziyette oğlunu dinliyordu:Ve oğlu ekledi..Ne kadar fakir olduğumuzu gösterdiğin için teşekkür ederim Babacığım...

2004 yılı sonbaharında yine kendimle baş başa kalmak için gittiğim Eminönün'de..Taş merdivenlere oturmuş,insanları vapurları martıları seyre daldığım bir anda,bir dergi sayfasından kopmuş ayağımın altında okunmayı bekleyen bu kıssa'nın belki de anlatmak istediği çok şey vardı...
Hayat;geride bıraktıklarına ve geçip giden zamana aldırmıyordu..Yaşandığı ve yaşadığın kadardı...Geçmişe sızlanmaya devam ettiğimiz sürece önümüzdeki nimetlere kör bakacaktık..Belki de farkında bile olmadığımız yaşantımız,birçok insanın hayaliydi..Üstad B.S.N de dediği gibi güzel bakan güzel görür,güzel görende hayatından lezzet alırdı..Hayata farklı bir pencere açmak gerekiyordu..Sabır...Tevekkül...Teslimiyet..Birazda Tebessüm ile....!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Rukiye Tek Arşivi