“Bir gün peygamber ziyaretinize gelse,yalnızca birkaç günlüğüne kapınıza,merak ediyorum neler yapacağınızı …Biliyorum,böylesine şerefli konuğa en güzel odanızı açacağınızı,ona sunacağınız yemeklerin en iyisi olacağını,Ve inandırmaya çalışacağınızı.Onu evinizde görüyor olmaktan mutluluk duyacağınızı…”
Bir kutlu doğum haftasında yine düştün gönlüme,sadece kutlu doğum haftasında ama…Sığdıramadım seni hayatımın bütün alanına,kabul etmedi yaşantım,edemedi…Formalite icabı yaşarken seni,güllerin efendisi demekten hiç gocunmadım bile… Terde kokardın halbuki, Seni çıkardım o hayattan pembe pembe, hep güller koktun sen! Hayatıma akıtamadım ama hep andım seni ŞENLİKLERDE andım. Efendim, hemde stadları dolduran o kalabalıklarla. Ah bir görsen binlerce insan seni anıyoruz,ama sadece anıyoruz.
Birgün kutlu doğum şenlikleri yaparken ziyaretimize gelsen,yalnızca birkaç saatliğine otursan stadyumda protokol koltuklarına,merak etmiyorum neler yapacağımızı.Biliyorum böylesi şerefli konuğa salavatların en ahenklisini sunacağımızı,Ve inandırmaya çalışacağımızı,Onu statda görüyor olmaktan mutluluk duyduğumuza..
Peki ya efendim, ne derdin seni sahnede gözleri sürmeli,saçları ipek gibi omuzlarından salınan genç kızlarımızın erkeklerle beraber senin doğum gününü kutladığını gördüğünde.
“Ben” diyeceksin “Esma binti ebubekir yanıma dar elbiseyle geldiğinde başımı öne eğmiştim halbuki…"
”Ben” diyeceksin "perde arkasından konuştururken hanımlarımı ,bu ümmetime de ne olmuş?"
"Ve yine Ben" diyeceksin “sağ elime güneşi, sol elime ayı vereseniz de davamdan dönmem derken bu sema ,bu semahta nedir?
Başını öne eğerken tanıştırmaktan onur duyacağız seni ümmetinle.Gelecek kutlu doğuma tekrar davet edip seni evine salavatlarla geri gönderdikten sonra rahat bir nefes alıcağız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.