MÜCAHİT ERBAKAN

Mücahit  Erbakan, 54. Hükümetin başbakanı:

1969 yılında Türk siyasi hayatına adımı atan Erbakan,  42 yıl aralıksız Hak davası için mücadele etti.

Üç defa siyasi yasakgetirildikendisine, Dört  defa partisi kapatıldı, ama hiçbir kimse,  hiçbir zaman onun  davasına   kelepçe vurup zindanlara atamadı.

Yaşadığı topraklarda hep zenci muamelesi gördü Erbakan, Ama onun bir ideolojisi,  bir inancı  vardı.

Sanki BilaliHabeşi gibi itilip kakılmış, hayatı boyunca ellerine, ayaklarına, fikrine, zikrine kelepçe vurulmak istenmişti. İnandığı dava yolunda beraber yürüdüğü insanlara  hep başparmağını havaya kaldırarak işaret verir,  miting alanlarında bütün toplulukla beraber yemin eder,  Kırın ellerinize ayaklarınıza vurulan prangaları kırın Hakkı tutun kaldırın derdi. Dağları taşları,yeryüzünü gökyüzünü kendisine şahit ederdi.

Hz Bilalde öyle yapmamışmıydı;  kendisini,  inandığı davadan vazgeçmesi için kızgın kumlarda sürükleyenlere,  Vazgeç bu davadan dedikleri zaman “HAK” demişti.

İşte Erbakan hocanın davasıyla, Bilali Habeşi’nin davası aynı dava idi.

Hak davası.

Yeryüzü kurulduğundan beridir devam eden,  bundan sonrada devam edecek olan Hakla batılın mücadelesidir  aslında bu dava.

Onun hayatında siyaset sadece bir parti meselesi değil,  Allah yolunca cihat etmenin birbaşka  yoluydu aynı zamanda.Onun tek amacı vardı, Yeryüzünde Hakkı hakim kılmak.. Bundandır ki   o hiçbir zaman işbirlikçi olmadı. O teslimiyetçiydi. Allah’a ve Kuran’a teslim olmuştu.

Profesör Doktor Necmettin Erbakan bir hoca idi. Herkes ona Hocam diye hitap ederdi.   Ben onun hocalığını  üçeayırıyorum.

Akademisyendi ,

Siyasi bir eğitmendi,i

Dini bir liderdi.

Türkiye’nin gelişmesi ,Yeniden Osmanlının mirasını üstlenmesi onun idealleri arasındaydı. Erbakan,  Almanya’da yaşayan Türklere;
"Siz yıllardır orada çalıştınız. Şimdi de Hans gelecek bizde çalışacak" diyerek Türkiye ve Türk milleti sevdasının ne boyutlara ulaştığının örneğini veriyordu aslında. Onun amacı:

1-Yaşanabilir Türkiye

2-Yeniden büyük Türkiye

3-Yeniden büyük Dünya.

Siyasette Kullandığı ve siyasi literatürümüze soktuğu,  milli ve manevi değerlerimize sahip çıkan diğer sloganları ise:

Ağır sanayi hamlesi, Milli sanayi,Maddi ve manevi kalkınma,Ahlak ve maneviyat,Adil düzen  İdi.

Şimdi o Hakkın rahmetine kavuştu. Ama o Allah yolunda mücadeleyi sürdürecek , Mücahit bir gençlik,İmanlı bir halk  bıraktı arkasında.

540 yıllık  Fatih  cami böyle cemaat görmedi. Dünyadan ve Türkiye’nin her bir köşesinden son görev için toplandı Müslümanlar.

Onunla beraber Allaha giden yolda yürüdüler son defa. Tekbirler eşliğinde, Allaha  giden son yolculukta,  hiç tanımadığın insanların omuzunda tekbirlerle yürümek ne güzel.

İnşallah aynı merasimle karşılanırsın sayın hocam. Müslüman için Ölüm yeni bir başlangıçtır. Allah’a kavuşmadır, Mevlana’nın dediği gibi “Şeb-i arus” dur. Düğün günüdür.

Üstad Necip Fazıl Kısakürek  dizelerinde şöyle  der:

Ölüm güzel şey, budur perde arkasından haber,

Hiç güzel olmasaydı,  ölürmüydü Peygamber .(s.a.v)

Erbakan’ın hayatı hep mücadelelerle doludur. Hayatta iken  düşmanlar için korkulu bir inanç abidesi olmuştur.Onu anlatanlar onun inandığı davadan  taviz vermediğini üstüne basarak söylerler.

 İslam alemi için ise, başarılı çalışmalara imza atmıştı.

Erbakan Dünya İslam ülkeleri liderlerinibir araya toplayarak D8 İ kurdu. Ömrü siyonizmle mücadeleyle geçmiştir.

Bu gün Türkiye’mizi  onun yetiştirdiği talebeleri yönetiyor. “Oneminute” onun tedrisatının bir sonucudur.

O her zaman Kadına da  çok önem vermiş,  İslam dinin kadına verdiği önemi,  tüm hassasiyetiyle her fırsatta anlatmıştır.O Türk milletine örnek olacak, ailesine sadık  bir eş,  iyi bir aile babasıydı.

Ne tesadüftür ki onun başbakanlığı döneminde yardımcısı,  Tansu Çiller olarak,bir  kadın olmuştur.

Sayın Çillerin anlatımıyla,  Erbakan,  İnandığı değerlerden taviz vermeyen  çok nazik bir liderdi.

Öyle mücadeleci bir kimliği vardıki,  kendisine zorluklardan bahsedenlere,  yeis içinde olanlara,hocam  tek başınıza bu yollar zor olur diyenlere, “Bir çiçekle bahar olmaz ama bahar bir çiçekle başlar” derdi.

“Fırtınalara yön veren kelebeklerin kanat çırpınışlarıdır,  Bizim davamızda kimse kendisi için yaşamaz,Herkes kardeşi için yaşar. Menfaatleri öldürmenin en kolay yolu budur”  der, İnsanları birliğe çağırırdı.

Erbakan’ın cenaze namazına katılımda ben, gerçek bir Türkiye manzarası gördüm.Türkiye, birbirini Erbakan’ın cenaze namazına bakarak anlamalı diye düşünüyorum.

Cumhurbaşkanımız,  meclis başkanımız, başbakanımız oradaydı.Askerlerimizden tutunda,  Türkiye  bürokrasisinin tamamı,  Cübbeli Ahmet hoca,  cemaat liderleri, Deniz  Baykal,  solcular,  sağcılar,  Akıncılar,Ülkücüler cenazeye katıldı.

O giderken de bir mozaik oldu hepimize,  anlayabilirsek.

Sanki Allahın ayetini bize tebliğ ediyordu.

“Mü’minler”  kardeştir.

Erbakan’ın hayatında 28 Şubat hem kendisi için,  hemde Türk milleti tarihinde çok kara bir gün gibi memleketin üzerine çökmüştü.

Ama o sanki bu günü,   yeniden bir diriliş olarak gördü ki,   Allah’ın rahmetine 28 Şubatın arefesinde kavuştu.

Onun hedefi adil düzen idi.

Doğudaki bu günkü olayların din birliği ile çözülebileceğine inanmış , bunun için bazen askerle,  bazen cumhuriyetle,  bazen ilke ve inkılaplarla karşı karşıya gelmişti. “Hatırlanacağı gibi, daha kimsenin konuşmaya cesaret edemediği o günlerde (1994 Bingöl), “Bu memleketin çocukları asırlarca okula besmeleyle başlardı. Siz geldiniz, Türküm Doğruyum çalışkanım yaptınız.  Sen Türk’üm doğruyum çalışkanım’ dersen, Kürt kardeşim de çıkar, ‘ya öyle mi, ben de Kürd’üm daha doğruyum daha çalışkanım” deme hakkını elde etti. Böylece bu milletin çocuklarını birbirine düşman ettiniz” diyerek  kardeşliğin ve birlikteliğin tek yolunun din birliği olduğuna işaret etmişti.

Erbakan:

Dünya’daki mücadelesini tamamladı.

Halkı ona “mücahit” ismini layık gördü.

Cenaze töreninde konuşma yapan Oğlu F atih Erbakan,  babası için şahitlik yaptı.   “Bizler kendisinden razıyız Cenabı Allah da inşallah ondan razı olur. Bugün hayatı boyunca özlemini duyduğu Rabb'ine kavuşma günü olur." dedi.

Allahtan geldik Yine ona döneceğiz.  Dünya hayatı geçici, daim olan manevi alemdir.

Allah Rahmet eylesin.

Ölümden ne korkarsın,

Korkma ebedi varsın.(Yunus Emre)