
Memleket meselesi
Dünyanın hangi ülkesinde hukuk bizdeki kadar gündemdedir? Soruyu düzeltmek lazım; bizdeki kadar popüler kültürü besleyen damarlardan biridir… Hukuku magazin malzemesi yapanları ise sanırım tanıyorsunuzdur. Hukukla kimin hayatı kesişmez ki? Bu gün özgürce sokaklarda dolaşabildiğimize aldanmayın her an olumsuz bir olay karşılaşıp kanunla burun buruna gelebilirsiniz. Kimi zaman davalı kimi zaman davacı, hukuk hayatın vazgeçilmezidir. Hukuksuzluk ise tarif edilemez sıkıntı ve acıların mümbit tarlasıdı. Hukukun bittiği yer aslında insanlığın bittiği yerdir. Herkesin işi düşerde siyasetle yolu kesişmez mi adaletin. Politikacılar olmasa hukuk gündemin ilk üç maddesinden birine yerleşebilirmiydi? Türkiye’de gazetelerin yargılama sürecine müdahaleleri, hukukçu eskilerinin bir ben bilirim tavırları, soruşturma ve kovuşturma sürecindeki gizli bilgilerin etrafa saçılması işin politik yönünü anlatmaya yetmiyor mu? Hukukçular saygın insanlardır elbette. Hakim, savcı, avukat, adli personel hepsi ayrı ayrı değerlidir. Yüce bir hizmeti ifa etmektedirler. Onları yücelten duruşları, tarafsızlıklarıdır. Yanlı olduğunu düşündüklerimiz için aynı şeyleri konuşamıyoruz. Çok da fotojenik olmayanlarını kamera karşısında görünce sinirleniyor; “Kardeşim sıkıyorsa kur bir parti veya üye ol adam gibi yap siyasetini” diyoruz. Tarafsızlık çok önemli. Taraflı yargı mensubu millet için en alt derekedeki insan demektir. Malum Genel Kurmay Başkanlığı tarafından hazırlandığı iddia edilen bir plandan bahsediliyor. Aslı nedir, evrak sahtemidir, gerçekmidir… bu sorulara cevap verecek durumda değilim. Ancak süreçte karşılaştığımız tavırlar Türkiyeyi anlamamız açısından önemlidir. Deniz Baykal seri açıklamalar yapıyor. Şöyle olursa böyle olur yok öteki türlü çıkarsa sonuç başka türlü olur kavilinden… Yaşlılık ve iktidar hırsı insanı böyle konuşturuyor olsa gerek. Zira söylediklerinin iler tutar bir yanını bulmak mümkün değil. MHP daha sağlam gidiyor. Süreci akılcı yönetmeye çalışıyor. İktidar Partisi ise hazırlandığı iddia edilen planın hedefinde olduğu için hadiseyi yargıya götürüyor. Bizce de yapılması gereken buydu. Zira yıllar yılı duyduğumuz darbe planı dedikoduları aksi seda veremediği için postala endeksli demokrasi ile yönetildik durduk. Ak Parti’nin bağımsız yargıya gitmesi partiyi değil memleketi kurtarmak açısından önemli ve saygıdeğerdir. Cesaret işidir, Türkiye meselesidir. Kişisel olarak şahsımıza yapılan bir tehditte polise başvurmak neyse, rejimi tehdit edenleri hukuka havale etmek de odur. Eğer müracaat hakkı kullanılmasaydı daha ciddi sıkıntılar, dedikodular ve dozu arttırılmış tehditlerle karşı karşıya kalacaktık. Tabi Bay Baykal yine yaptı yapacağını. Ak Parti’nin müracaatını yerdi. İmzanın gerçek olup olmadığı belli değilken nasıl savcılığa başvurursunuz dedi. Baykal bu, “Dün dündür bu gün bu gündür.” (Yoksa bu bir çoban özdeyişimiydi?) Memlekette hukuku hemen her konunun içine çeken, 367 ucubesinin mimarı kendisi değilmiş gibi belgeye dayalı iddiaların araştırılmasını eleştirmek gerçekten de Baykal’ca bir davranış olsa gerek. Başbakan’ın cevabı manidardı; iddiaların açıklığa kavuşturulacağı merci hukuk makamlarıdır. Başka ülkelerde yaşansaydı son iki haftalık hadiseler nasıl bir uygulama görülürdü. Sanırım bu kadar zaman kaybedilmezdi. Adı geçen kamu görevlilerinin bütün ilişkileri incelenir, kriminal raporlar alınır suçlu suçsuzdan ayıklanır; gazete hatalıysa cezası verilir, asker bir yanlışın içindeyse yargılanır cezasını alırdı. İktidarı muhalefeti, medyası, STK’sı, üniversitesi hepsi aynı açıdan olayı değerlendirir ve birlikte hareket ederdi. Peki bizdeki ayrışmanın sebebi ne? Baykal ve bazılarının ciğerlerindeki barut kokusu mu? Postal merakı fazlaca baskın gelen medya mı? “Ordu göreve” nakaratını dillerinden düşürmeyen üniversite ağaları mı? Hesaplar yapılmış anlaşılan ancak milletin hesabı dikkate alınmamış sanırım. Millet elbette bu hadiselerin sonunu sabırla bekleyip tavrını ortaya koyacaktır. Millet tavrını koyunca ne mi olacak. Kısa vadede somut bir şey göremezsiniz, şakşakçılar hala yükselen değer, uzun vadede ise kan emicilerin yardakçılarıyla birlikte ülkeden kaçışlarına şahit olacağız. Bize düşen demokrasiyi sahiplenmek ve sabretmek…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.