
Ali Demirayak
KÜRT ALEVİLERİ DE ÖZÜR DİLESİN!
Yayınlanma:
Daha Önceleri de bunun örneği yaşanmış mıdır bilmiyorum
Ama ben ilk defa Türkiye Cumhuriyeti Devleti başbakanın ağzından, bir halk dan özür dilediğini duydum.
Türkiye Cumhuriyeti başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Dersim Katliamı dolayısı ile, Dersim halkından, o günkü Dersim mağdurlarından özür diledi.
Yanlış yapılmıştır dedi.
Kabul etti ve özür diledi.
Bana göre Büyüklük örneği gösterdi.
Yanlışa yanlış demek kimseye bir şey kaybettirmez.
Fakat bu katliamı yapanların bayrağı altında siyaset yapanlar özür dilememekte ısrar etmeye devam ediyorlar.
Hem de, özür dileyen başbakanı tenkit ederek,
Hem de, kendileri Dersimli olmasına rağmen.
CHP Genel başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu bir konuşmasında Özür dileyecek bir durum yok o günün şartlarında olan olmuş der gibi bir ifade kullanıyor.
Buda ayrı bir görüş saygı duyarım.
Demokratik bir ülkede yaşıyoruz herkesin görüşüne saygı duyacağız.
Fakat CHP Kendi milletvekillerinin veya beraber siyaset yaptığı il başkanlarının açıklamalarına saygı göstermiyor.
Farklı görüş sergileyen partililerden ya savunması isteniyor, ya da görevden alınıyor.
Hali hazır da CHP de Dersim diyene dersi veriliyor kapı gösteriliyor.
İşin en tuhaf tarafı ise şu:
Dersimlilerin neredeyse yüzde sekseni solcu
Yani Dersimlilerden özür dileyen başbakana karşı bir siyaset çizgisindeler.
Dayak atan solcu
Dayak yiyen solcu
Özür dileyen sağcı, muhafazakar.
Seçim zamanı geldiğinde ise Dersimliler kendilerine dayak atan siyasete oy veriyorlar.
Onu seviyor, ondan medet umuyorlar, Onun siyasetinden huzur buluyorlar.
Bu gün dahi bu düzenin nasıl böyle bir biriyle zıt kutupların, birbirine sarıldıklarını anlamakta hepimiz güçlük çekiyoruz.
Tam bir sosyoloji konusu.
Yine de, bu çimentonun markasının, yıllardır Müslümanlara kan kusturan, kendi anladıkları gibi yorumladıkları laiklik çimentosu gibi geliyor bana.
Yeni sol Cumhuriyetin düşüncesinde olanların söylem birliği, bu zıt kutupları bir arada tutuyor.
Biraz zoraki sevgi gibi görünse de, bu böyle.
Mesela; Gazeteci yazar Ermeni Hrant Dink cinayetinden sonra sokaklara dökülüp, hepimiz Ermeni’yiz diyenler de de bu birlikteliği gördük.
Sivas katliamını Müslümanların üzerine yıkarak siyasi rant elde edenlerde de aynı birlikteliği gördük.
Sayıştay cinayeti ve diğerlerin de de hep bunu gördük.
Bu çimentonun temeli Türkiye’de uygulanış biçimiyle laiklik.
Bazıları bu durumu Stockholm sendromu diye tarif etmeye çalışsa da,
Gerçek, gerekçe;
Sünni Müslümanlara karşı işbirliği.
Bu son cümleye bir çok kişinin itiraz ettiğini fark eder gibiyim. Ama böyle malesef.
Konu böyle olmasına karşın, siyasi rakip gördükleri bu günkü hükümetin başı olan Türkiye Cumhuriyeti’nin muhafazakar başbakanı, Dersimde 1938’ler de solcu CHP’nin yapmış olduğu katliamdan dolayı Devlet adına özür diledi.
Peki diledi de ne oldu, bu özür kimi memnun etti?
Şu anda CHP’nin başında bulunan, Dersimli, alevi Kemal Kılıçdaroğlu, bu özürden memnun olmadı.
Çünkü Katliam sanığı, başında bulunduğu CHP idi.
Belki bulunduğu makamı kaybetmeme adına CHP’nin böyle hoş olmayan bir tarihi kara leke ile yüzleşmesinden çekindi.
Veya bu katliamın sorumlusu Alevi Kürtlerdir demek istedi,
Yani kendi akrabalarının da suçunun olduğunu ima etmeye çalıştı.
Öyle ya, durup dururken on beş yirmi bin insan neden yok edilmek istensin diye düşündü.
Öyleyse bu katliama davetiye çıkaran Kürtlerin de kabahati vardı.
Türkiye Cumhuriyetinin en zayıf zamanında Bir başkaldırışın, bir isyanın, bir sırtından hançerlemenin, İngilizlere mektup yazarak düşmanla ittifak kurmanın da bir karşılığı olması gerekmez mi?Yahu biz zamanında bu memleketin ekmeğini yedik suyunu içtik ama bizde bir hata yaptık öz eleştirisi yapması gerekmez mi?
Yani Kürt Alevilerin de, bu Millete, bu Devlete bir özür borcu yok mu?
Bence var.
Hiç olmazsa böylelikle Kemal bey de sıkıntıdan kurtulmuş olur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.