Öğretmen Ne İş Yapar?

 Kasım ayı içerisinde Öğretmenler Günü kutlanır. Bu yıl da kutlandı, törenlerde Van Depreminde hayatını kaybeden öğretmenlerin acısı ve hüznü yaşandı. Uzun yıllar eğitim alarak yetişen bir öğretmenin daha baharında Dar-ı Bekaya yürümesi kalanlar için elbet ağır bir elemdir.

Başlıkta sorduğumuz soruyu, tersinden kaleme aldığımız zaman, “Öğretmen ne iş yapmaz?” gibi bir ifade ile karşılaşırız ki, belki bu soru ilk sorunun cevabını fazlasıyla vermektedir. Yeri geldiğinde baba, anne kimi zaman abla kardeş, kimi zaman arkadaş, yoldaş kimi zaman usta bir oyuncu, eğitimci, nöbetçi, hemşire, doktor, usta, çırak olur öğretmen. Bu haliyle aslında bir kamu görevi yürüttüğü halde diğer memurlardan sanki farklı bir görevdeymiş gibi algılanır. Bu durum çok da hatalı bir bakış değildir.

Zaman zaman öğretmenlerin yaptığı iş ile aldıkları ücret karşılaştırması yapılır. Sosyal haklarının çok olduğu, çalışma şartlarının rahat olduğu ve çoğu zaman da tatillerinin fazla olduğu ifade edilir. Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, hiçbir işin ücret olarak karşılığı nesnel olarak tam karşılanamaz. Sanırım bu öğretmenlik mesleği için çok daha doğru bir durumdur. Hizmetin ve işin karşılığında ne kadarı tam olarak hakkı karşılar ölçmek mümkün değildir.

Öğretmenlik mesleğinin standardı yoktur. Herhangi bir fabrika ya da üretici, ürettiği bir ürünü standart olarak piyasaya sürer. Yüzlerce otomobil üreten bir fabrikada aynı model aynı marka aynı seri arabanın neredeyse tamamı her yönüyle aynıdır. Devlet dairelerinde verilen hizmetin bir standardı vardır. Kullanılan evrakın bile santim santim ölçüsü ve şekli şemaili bellidir. Hastanın kullanacağı dozun bir standardı olmalıdır ki faydası olsun. Tüm bunlara rağmen, eğer “öğrenciye” bir ürün diyecek olursak; öğretmenlik mesleğinin standardı yoktur. Bu haliyle kim hangi ölçme aracı ile öğrenciyi yani ürünü test edebilecektir. Böyle bir durumda öğretmenlik mesleğini hangi standarda göre sınırlayacağız. Öğretmenlik işte böyle geniş ve sınırı olmayan bir uğraştır.

Öğretmenliğin öğrenciye göre mi, sınavlardaki istatistik bilgilere göre mi, aldığı maaşa göre mi değerlendirileceği bence net değildir. Eğer böyle olsaydı, tüm sınavlardan tüm öğrencilerin yüzde yüz başarılı olması gerekirdi. Öğretmen aynı konuyu birbirinin asla aynısı olmayan bir yaş gurubuna anlatmak uğraşına düştüğü zaman, artık zaman da, mekânda standardını kaybetmektedir. Bu haliyle hangi ücret hangi çalışmanın karşılığı olacaktır?

İşinin farkında ve vicdanının sesine kulak veren her vefakâr öğretmen, hiçbir zaman sınıfındaki süreci unutamaz. Gün içinde hangi öğrencisinin ne yaptığını hatırlar, sorusuna cevap veremeyen öğrenciyi düşünür, okula gelmeyen öğrencisini merak eder. Öğretmenin işi sadece okulda değildir yani.

Kadim tarihimizde hoca-talebe ilişkisinin önemine dair pek çok hikâye var. Padişahların hocalarına karşı tavrı da, medrese de okuyan bir âlimin hocasına karşı tavrı da hep aynı olmuş. Bilgiye hürmet bilene hürmeti getirmiş. Kabını alan, hocasından akan kaynaktan doldurmaya koşmuş, lakin herkesin kabı aynı büyüklükte değil ve kimisinin de kabı delikmiş işte.

Yazılı kâğıtlarını gece hazırlayıp yine bir başka gece okuyan, okurken de tek tek öğrencilerini gözünün önüne getiren, tün bunlara rağmen zayıf alan öğrencisi için hayır dua eden öğretmenden başkası değildir kanaatimce. Şimdi arkasından kalkıp, öğretmenlerin maaşlarının yetersiz olup olmadığını tartışacak değilim. Lakin önce öğretmenliğin saygınlığı arttırılmalı. Diğer artışlardan çok daha elzemdir bence.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hakan Bahçeci Arşivi