Önceki gün meşhur tatil beldelerimizden birinde konaklayan yakın bir dostum geldi. “Yediğin içtiğin senin olsun…” deyişini gevelerken sözümü bitirmeme bile izin vermeden “yediğimi içtiğimi anlatacağım” dedi. Kardeş kadar yakın olan arkadaşım, ” hayırdır” diyemeden söze başladı. “Çok farklı görüşte insanlarla birlikte aynı tesiste kaldık. Ramazandan beş gün önce konaklamaya başladık. Zaman içinde yabancı yüzlere aşina olduk. Tanışmasak da her biri hakkında ister istemez kanaat sahibiydik. Küpeli erkekler, uçuk dekolte bayanlar…” Espri olsun diye: “Bu yüzden mi yemekleri anlatacaksın ” dedim. “Hayır” dedi ve kendisini çok şaşırtan hadiseyi anlatmaya başladı. “Ramazan’ın ilk gecesi sahura kalktık, tesisin restoranına ilerlerken duyduğumuz sesler dikkatimizi çekti, restorana ulaştığımızda ciddi bir kalabalık olduğunu gördük. İlk oruç için insanlar kuyruğa girmiş bekliyorlar. Hayretimiz bir süre sonra mutluluğa dönüştü… Günlerdir karşılaştığımız, açıkçası görünüşlerinden dolayı biraz da yadırgadığımız insanlar sahur için sıra bekliyor. Bu ne renkli bir tablo, ne muhteşem bir mozaik …”
Bir başka değişle yeni günü birlikte başlatmış dostlar. Görüşleri, duruşları, kıyafetleri farklı ama sabaha karşı 03.30 da buluşuvermişler işte.
Dostumun ilginç anısı gündemin hararetinin nasıl sönebileceğine de işaret ediyor sanki. Ayrılıklarımızı gözeteceğimize ortak noktalarımızı arasak akıllıca bir iş yapmış olmazmıyız? Ramazan bu milletin ortak değeri. Oruç tutsun tutmasın, ibadet etsin etmesin hepimiz Rahmet Ayından etkileniriz. Sonra yılbaşı gibi çakma bir uygulama değildir yaşanan. Ne dağlardan genç çamları köklersiniz, ne de Taksim’de Rus turist taciz edersiniz. Fakir fukaranın göz bebeği olduğu ayın adıdır Ramazan, bir başka değişle dünya çarkının tersine döndüğü 30 gündür.
Kimilerimizin aklına olumsuzluklar gelmiştir mutlaka. Ama işin başında şartı peşin koyduk ortak değerlerimizi konuşacağız diye. Yani; İslam’ın ruhuyla uyuşmayan abartılı iftar sofralarını, oruçtan hiddetlenip trafiği birbirine katan canavarları, benim de oruç tutmama özgürlüğüm var deyip oruçluların burnuna sigara dumanı üfleyen duyarsızları konuşmayacağız. (iyi ki konuşmadık)
Günün başladığı yerde buluşanlar için paylaşılacak çok şey olsa gerek. Açlık mesela; hayatlarında sadece Ramazan’da aç kalanlar için iyi bir tecrübedir. Fukaralığın ne çarpıcı ne yaman bir imtihan olduğunu oruçtan güzel ne anlatır? Hoşgörü orucun ruhudur. Hiddetlenip hiddetini yutmak; haklı bile olsa en güzel lisanla hakkına tecavüz edenle meseleni halletmek… Dostumun o çok etkilendiği kaynaşma Türkiye Mozağinden öte bir şey değil. Açıkçası memleket düşmanlarının derdi de bu. Tablodan ne koparabilirim de ihtişamını gölgeleyebilirim gayretleri. Gerçekleşir mi? Dinimiz düzgün anlaşılıp doğru yaşandıkça mümkün değil. Kimilerinin uydurma korkularının aksine İslam Dini bu ülke için en önemli birleştirici kavramdır. Gayrimüslimleri bile bu topraklara bağlar. Dinimizin insana bakışını Hz Ali şöyle ifade eder “Karşındaki Müslüman ise dinde kardeşindir, değilse insalıkta eşin…” Bu sözün üzerine daha birleştirici lafı olan beri gelsin… Son söz mü? Günün başlangıcına şahitlik edenler günün bittiği yer de de birlikte olacaklardır; Ramazanınız mübarek olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.